1. YAZARLAR

  2. Seyfullah FIRAT

  3. ALLAH AŞKINA KENDİNİZE GELİN
Seyfullah FIRAT

Seyfullah FIRAT

Yazarın Tüm Yazıları >

ALLAH AŞKINA KENDİNİZE GELİN

A+A-

Tarihin terazisi hiçbir zaman yanlış tartmaz ve tartmamıştır.

Tarih, kendi başına bir hâkim veya bir yargıç gibi toplumlar hakkında her zaman en doğru kararını vermiştir.

Tarihin mahkemesinde beraat edenler zaman içerisinde devlet olmuş ve millet olma şerefiyle şereflenmişlerdir. Tarihin mahkemesinde beraat edemeyenler veya mahkûm olanlar hiçbir zaman millet olamadıkları gibi, devlet de olamamışlardır.

Nasıl ki, sabıkası veya ayıbı olanlar toplum veya devlet hayatında önemli mevkilere gelemezlerse, tarihin sınavında başarılı olamamış topluluklar da hiçbir zaman bir takım suni zorlamalarla veya sicil aflarıyla yapay bir millete dönüştürülemezler.

Kürtler asırlarca bizimle yaşamış, bizim şemsiyemiz altında huzur bulmuş, bizim gittiğimiz her coğrafyaya bizimle birlikte intikal etmiş öz kardeşlerimizdirler.

Biz Türkler hiçbir zaman Kürtleri asla ayrı bir kavmin veya coğrafı kaderin aramızda barındırdığı topluluk kırıntıları olarak görmedik ve birilerine inat bundan sonra da görmeyeceğiz.

Nasıl ki biz bugüne kadar Kürtleri kardeş kabul etmiş isek bundan sonra da Türk-Kürt kardeşliği için gereken her şeyi yapacağız.

Üzülerek belirtmek zorundayız ki, Kürt kardeşlerimizin içinden çıkmış ve düşmanlarımız tarafından aldatılan bazı bedbahtlar, yakın geçmişte bu millete ihanet etmişler ve karşılıklı olarak çok acılar çekmemize sebep olmuşlardır. Bu densizler ve satılmışlar sürüsü yüzünden binlerce Türk ve Kürt can vermiş, kardeşler arasında anlamsız ve gereksiz bir savaş yaşanmıştır ve halen de yaşanmaktadır.

Şimdi birileri Kürt açılımı diyerek sözde anlamsız savaşı durdurma adına halt üstüne haltlar etmektedirler. Ülke topraklarını babalarının tarlası zannedip her önüne çıkana etnik kimlik payesi vermeye çalışmaktadırlar. Siz eğer tarihi ve sosyolojik olayları doğru okuyamazsanız, siz hiçbir zaman toplumu doğru raylar üzerinde yürütemez ve bu kafalarla çözülmenin önüne de geçemezsiniz.

Ne demek oluyormuş şu Kürt açılımı denilen uydurma dolap? Bu ifade nereleri kapsamakta veya neleri çağrıştırıp sorgulamaktadır acaba? Sizlerin aklı erer mi bu inceliklere veya gelecekte karşımıza çıkabilecek yeni problemlere.

Aynı kıbleye yönelen ve aynı ortak duaya amin diyen eli öpülesi annelerin çocuklarının birbirlerini boğazlamaları elbette bir sancının sonucudur. Bu sancının arka planında olmayan şeyleri var gibi gösterip, olanları gizlemek hangi aklın işidir acaba?

Bu ülkede Türkler Kürtlerin efendisi olsun diyen yoktur . Bir olalım ve diri olalım diyenler var bu ülkede. Kendisini misafir olarak görenler varsa, onlarda o zaman misafir adabıyla oturmaları lazım bu ülkenin sedirine. Hem kendini misafir olarak adlandıracaksın hem de ağalık çalımı satacaksın, olmaz böyle bir şey.

Siyasetçi veya entelektüellik sıfatıyla bu kavramların ardına gizlenerek tarih denilen yargıcı yanıltmaya veya yönlendirmeye soyunan sözde avukatlar en az geçmişte bunca suçu işlemiş olan kandırılmış bedbahtlar kadar gelecekte suçlu olarak anılacaklar.

Siz eğer Kürt meselesi diye ortaya çıkarsanız veya kavramların ucunun nereye gideceğini hesap etmeden bol keseden ahkam keserseniz, siz bu işe çözüm getirmek bir yana, siz bizzat çözüme engel çıkarırsınız veya işin çözümünü daha da zorlaştırmış olursunuz. Kürt açılımı derken siz yalnız Türkiye’nin huzurunu dinamitlemekle kalmaz, Kürtlerin yaşadıkları komşularımızdan Iranı, Irak’ı, Suriye ve Kafkasları da gıdıklamış oluyorsunuz.

Başka bir ifadeyle söylemek icap ederse; siz bu tavrınızla tam da İsrail’in, İngiltere’nin ve Amerika’nın işaret ettikleri veya çizdikleri haritayı işaret edersiniz ve onlara oynamış olursunuz. İşte bu nokta her aklıselim sizden şu sorunun cevabini ister; siz kimsiniz, hangi akla hizmet ediyorsunuz veya siz kime oynuyorsunuz?

Diplomatik nezaketten, siyaset dilindeki hassasiyetlerden bu kadar kopuk veya bu kadar uzak düşmüş bir siyaset dili seviyesinin bu meseleyi çözmesi çok zordur.

Siyasetçi veya ilim adamı olarak geçinenler konuşurlarken çok dikkatli olmalıdırlar. Öyle her ağzı olan konuşur gibi konuşursanız, ağzınızdan çıkan her kelime kısa bir süre sonra pimli çekilmiş patlamaya hazır bir bomba gibi avucunuzun içine sıkışıp kalır ve sizi sıkıntıya sokar.

AKP iktidarı Kürt açılımı diyerek ne yazık ki mayına basmıştır. Şimdi de ayağını kaldıramaz ve avucunu açamaz hale gelmiştir. Ayağının altında mayın, avucunun içinde ise pimi çekilmiş bir bomba vardır. Bizim bütün temennimiz daha ileri adım atmamaları ve avucunu daha fazla açmamalarıdır.

Hesap verecek veya bu işe çözüm üretecek birileri varsa bu çevreler Türkiye Cumhuriyeti hükümetleri değil, Kürt kamuoyu olmalıdır. İhanet eden, başkaldıran, eline silahı alan ve dağa çıkan bunlar olmuştur. Şimdi özür dileyecek ve devlete sığınacak bu kanı bozuklar olmalıdır.

Bu kanı bozuk ve beyni çalınmış eşkıya sürüleri yüzünden en büyük zararı Kürt kardeşlerimiz görmüş ve en büyük ihaneti Kürtlerin geleceklerine yapmışlardır. Günahı işleyen veya bunca masum insanın kanının akmasına sebep olanlar her kimse, çözümü de onlar aramalıdırlar.

Bu işin çözümü ve acıların son bulması Kürtlerin akıllanmaları ve itildikleri ihanet çukurundan çıkmalarına bağlıdır. Kürtlerin zorla bir şeyler aldıklarını zannetmeleri geleceklerini tamamen riske atmalarına eşdeğer bir komplekse girmelerine sebep olur ki, böylesi bir durum en çok Kürtlerin geleceğini tehdit eder.

Dışarılarda yazılmış ve içeride oynanan garip bir tiyatro seyrediyoruz. Türkler bugüne kadar Kürtlerin bir takım haklarını gasp etmişler gibi gerçek olmayan bir suçu, bir takım şaşırmışlar bu millet adına kabullenerek bu milletin parlak tarihine leke sürmeye meyledebiliyorlar.

Sormak lazım ve soruyoruz. Siz kimsiniz veya sizin ömrünüz bu milletin ömrünün kaç saniyesine tekabül eder acaba? Kürt açılımı derken bir takım eşkıyaya nasıl bir rütbe taktığınızı veya bu milleti nasıl bir töhmetin altına soktuğunuzu idrak edebiliyor musunuz?

Çözümün tek yolu vardır ve o yol da şudur: Kürtler getirildikleri oyundan uyanacak ve Kürt kamuoyu ayağa kalkarak dağdaki şerefsizlerden kendisini soyutlayacaklardır. Dağdaki eşkıya bozuntuları da devlete teslim olarak bugüne kadar işledikleri günahların hesabini vererek bu mesele çözülecektir.

Yoksa birilerinin zannettiği gibi bu devlet hesaba çekilerek bu mesele çözülmez ve bu yanlış yaklaşımla daha nice kellelerin havada uçuşmasına sebep olunur. Bu gerçeği en önce görmesi gerekenler geçmişte kelle hesabi yapanlar olmalıdırlar.

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Yeni dezenformasyon yasası ve kişisel verilerin korunması kanununa göre; kişilik haklarına yönelik her türlü yayın suç teşkil ettiğinden, kurallara aykırı yorumlar onaylanmamaktadır. Lütfen bir aşağıdaki facebook yorumları bölümünü kullanınız
8 Yorum