1. YAZARLAR

  2. Şaban Ali YILDIZ

  3. DEĞİŞİM VE AYDINLANMA ÜZERİNE BİR TEZ
Şaban Ali YILDIZ

Şaban Ali YILDIZ

Yazarın Tüm Yazıları >

DEĞİŞİM VE AYDINLANMA ÜZERİNE BİR TEZ

A+A-


         Yaşadığımız evrende canlı cansız, kimyasal-biyolojik ne varsa sürekli bir değişim halindedir. Kuantum fiziğine göre atom altı öğelerden oluşan en küçük parçacıklar, sürekli hareket halinde ve sürekli en optimum yani en ideal ortamı yaratmak peşindedirler. Onların bu davranışları önce atomlara, sonra moleküllere ve kimyasal ya da fiziksel olarak bütünleşen maddelere ve tüm evrene sirayet eder.  Bu değişim dönüşümle en ideal ortama doğru bir sürekli evrimle söz konusu olur.Nitekim jeolojik ( yer bilimi ) ve paleontolojik ( fosil bilimi ) bulgular ve araştırmalar bu değişimi net olarak kanıtlamaktadır.
     Gelgelelim bu değişimin insan yaşamına yansımalarına. İnsanlık, ne zamanki yerleşik düzene geçti, o tarihten sonra sosyalleşmesi hızlanarak irili ufaklı topluluklar halinde yaşamaya başladı. Bu birlikte yaşamı ve bu düzeni yönetecek bir idareci siyasal erke ihtiyaç duyduklarında ise değişik idareci kişi ve grupları ve yapıları ortaya çıkarmışlardır. İşte ilkel kabilelerden günümüz devlet anlayışına kadar uzanan bu süreçte sürekli iktidar mücadeleleri yapılmıştır. Bu mücadelelerde çeşitli araçlar kullanılmıştır. Bu araçların en etkili ve uzun sureli kullanılanı dindir. Tarihsel olarak dini temsil eden hangi kişi, grup, kabile vs. varsa aynı zamanda siyasal iktidarın ya başında olmuştur ya da siyasal iktidarlar onların etki alanında bulunmuştur. Dinlerin siyasal alandaki mutlak egemenliği ta 19. yüzyıla kadar nerdeyse bütün dünyada sürmüştür ve sürmektedir. Ama özellikle 19.yüzyılda ortaya çıkan sanayi devrimi ile eski feodal yaşantı ve insan- toplum ilişkileri değişmiş ve kapitalist sistem ortaya çıkarak insanlık yeni bir döneme evrilmiştir. Ve Avrupa’da yeni ortaya çıkmış olan burjuva sınıfı kiliselerin egemenliğine karşı çıkmış ve yönetime el koymak istemiştir. Çeşitli mücadelelerden sonra kilisenin siyasal egemenliğine son verilmiş ve iktidarın kaynağı ilahi güçlerin temsilcisi olanların elinden alınmış ve adına demokrasi denen, eski Yunanda bir dönem uygulanan demokrasi yöntemi çeşitli yönlerden geliştirilerek uygulamaya sokulmuştur. Ama bu değişimi tüm topluma kabul ettirmek için laik düşünce sistemi geliştirilmiş ve toplumlar bu yönde eğitilerek laik düşünce yaygınlaşmıştır... Avrupa’da yaşanan Rönesans ve reform dönemleri ile birlikte halkların eğitim düzeyleri ve demokrasi bilinçleri artmış ve kapitalist sistemin vahşi ve acımasız para hırsı karşısına örgütlü mücadelelerle çıkılmış ve siyasal iktidarlar baskı altında tutularak çeşitli sosyal politikalarla vahşi kapitalizm törpülenmiş ve insanların belli bir ekonomik ve sosyal seviyede olabilmeleri sağlanmıştır. Ama maalesef Avrupa’nın geçirdiği bu evrelerden geçmeyen günümüz az gelişmiş toplumları, ne  dini iktidarı ele geçirme aracı olmaktan kurtarabilmişler, ne de kapitalizmin vahşi sömürücü yanını törpüleyebilmişlerdir. Ne çağdaş anlamda demokrasi bilincine sahip olabilmişler ve ne de ülke kaynaklarından adil ve hakça pay alabilmişlerdir. Kapitalist sermaye uluslararası alanda her türlü emperyalist güçle işbirliği yapmakta ve ülke kaynakları alabildiğine sömürülmektedir. Az gelişmiş ülkelerin bu makûs talihi ve yazgısını değiştirme çabalarına ilişkin tarihsel birçok mücadele örneği (ki en parlak örneğini kurtuluş savaşımız ve Cumhuriyet devrimleri ile bizde görmekteyiz ) yaşanmış olmakla birlikte bu emperyalist-kapitalist güçler az gelişmiş ülkeleri acımasızca sömürmeye devam etmektedir.
          Yazının girişinde bahsetmiş olduğumuz değişim ve evrişim, ebetteki siyasal yönetimsel alanlarda da yaşanmaktadır. Ama tabii gönül ister ki bu alandaki değişim çok daha hızlı olsun ve dünya üzerinde hiçbir insan sömürülmesin ve var olan kaynaklardan adil bir biçimde payını alsın. Bu ise ancak ve ancak Cumhuriyet devrimlerimizin yapıldığı şekli ile kısa zamanda yeniden verilecek kararlı mücadelelerle olabilir. Ama görüyoruz ki ülkemizde de karşı devrim süreci maalesef etkili olmuştur ve bu devrimlerin etkisini azaltmıştır. Ama hiçbir baskı ve karşıdevrim hareket, Cumhuriyet devrimlerini yok edemedi ve edemeyecek. O devrimler, Atatürk cumhuriyetine ve makûs talihini yenememiş uluslara taşımış olduğu antiemperyalist ve antikapitalist aydınlanmacı enerjisi ile çağdaş ufuklara ulaşmada sürekli ışık tutacaktır. Baskısız sömürüsüz ve insanlığın tümünün yüzünün güldüğü aydınlık bir dünya özlemi ile… 

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Yeni dezenformasyon yasası ve kişisel verilerin korunması kanununa göre; kişilik haklarına yönelik her türlü yayın suç teşkil ettiğinden, kurallara aykırı yorumlar onaylanmamaktadır. Lütfen bir aşağıdaki facebook yorumları bölümünü kullanınız
2 Yorum