1. YAZARLAR

  2. D. Ali TAŞÇI

  3. DENİZ SEKİ HANIMEFENDİ’YE MEKTUP
D. Ali TAŞÇI

D. Ali TAŞÇI

Yazarın Tüm Yazıları >

DENİZ SEKİ HANIMEFENDİ’YE MEKTUP

A+A-

Deniz Hanımefendi, sizi tanımam. Ses sanatçısı olduğunuzu biliyorum, ama sesinizi hiç dinlemedim. Magazin dünyasını izlemediğim için de hayatınızdan kesitleri bilemiyorum. Hakkınızdaki bilgileri öğrenmek için de İnternet’e girmedim.
Son günlerde medyada gündeme geldiniz, yine de çok dikkatimi çekmedi. İçeri girdiğinizi de fark etmedim. Fakat sizinle ilgili medyaya düşen son haber, size bu mektubu yazmama vesile oldu. İnsan sevdiğini ve ilgi duyduğunu görür; bana da öyle oldu.
Haber şu:
“Deniz Seki, tutuklu bulunduğu yerde, yakınlarından kitap istemiş. Bu kitapların arasında Peygamber Efendimiz’in (AS) hayatını anlatan kitapla birlikte Yasin-i Şerif ve dualar da varmış.”
İşte Deniz Hanım, bu haber içimde yankılar buldu ve farklı renklerle ayrı mekânlarda duran kalp testilerimizin kırılmasına ve su birliğine (gönül birliği) ulaşmasına vesile oldu. Duygulanarak okudum haberi ve ağzımdan şu cümleler dökülüverdi:
“Ya Rabbim! Sana şükürler olsun! Bir kuluna daha merhametini, sevgini sundun. Deniz Hanım’a zindanı nimet ve Yusufiye eyledin.”
Acaba üzüldünüz mü deniz Hanım, benim buralarda ne işim var diye? Şükürler edin, secdeler edin halinize. Asıl zindan (nefs zindanı) dışarıda iken yaşadıklarınız mıydı, yoksa hapishane içi mi, bunu zamanla çok net göreceğinize inanıyorum.
Allah, size rahmet elini sundu, ne olur tutunun o ele. O elde kendinizi göreceksiniz. O elde, şimdiye kadar size uzanan sahte ve yapmacık ellerin hakikatini göreceksiniz.
Çileniz mübarek olsun, Deniz Hanım; pişmeye ve olmaya başladınız.
Elmasın aslı kömür değil midir? Elmas, kömürün çile çekmiş olanıdır. Ve tüm varlığın da en kıymetli elması, Hz. Peygamber (AS)’dir. Siz hayatınıza Hz. Peygamber’i katmakla, o kutlu insana yönelmekle, o insanlığın en kıymetli elmasına gönül vermekle çileye, yani olmaya, yani fıtratınızı elmasa dönüştürmeye adım attınız. Mübarek olsun!
Bundan sonra mı? Sizin için yaratılan her yeni sabahlarda, sabah rüzgârının hüzünle karışık diriltici nefesini yüzünüzde hissedeceksiniz. Yüzünüzün ve gönlünüzün rengi değişecek; fani olan sevgiler kayıp gidecek ve ebedi sevgiye ve sevgiliye kavuşacaksınız. Gerçek aşk yolu çilelidir, ama öldürücü değil, oldurucudur.
Çevrenizde boy gösteren yalancı baharlar gidecek, hakiki kışı yaşadıktan sonra gerçek bahara kavuşacaksınız. İşte o zaman gönül bahçelerinizde yapma çiçekler değil, rengârenk cennet çiçekleri boy verecek ve oraya gönül arılarınız konacaktır. Kalbinizin gerçek anlamda bir aşk kovanı olduğunu görecek ve “ Ballar balını buldum, kovanım yağma olsun.” nağmeleriyle gönül sabahlarına uyanacaksınız.
Ne olur, Hz. Peygamberimizin hayatını iyi okuyun. Gözyaşlarınızla okuyun. Bakacaksınız ki, bir seher vakti zindanınızı nurlandıracak ve siz, aşkın deryasında kendinizden geçeceksiniz.
Deniz Hanım, sevgili kardeşim; kimseye gücenmeyiniz, Kader-i İlahi sizi ödüllendiriyor. Adem, cenneti kaybetmekle, kaybedenlerden olmadı; Allah’ı buldu. Şeytan, Adem’i tanımamakla ebedi kaybedenlerden oldu.
Rabbim sizi öylesine kaybettirsin ki, kendisini buldursun. Bulduracağına inanıyorum; çünkü o yolu size açmıştır. Hangi ulu kişinin yolu zindandan, sürgünden ve terk edilmişlikten geçmemiştir? Hangimiz günahsızız? Kaldı ki kibir veren ibadetten, pişmanlık veren günah tercih edilir.
İmtihanı ağır olanların ödülleri de kıymetli olur. Allah(CC), “ Kaldıramayacak olduğunuz yükü size yüklemem.” diyor. Demek ki siz güçlü bir kişiliğe sahipsiniz.
Hz. Mevlâna’yı bilirsiniz; Mesnevi’sinde şöyle diyor:
“Sen yüksek mevkiler elde etsen, hesapsız servet sahibi olsan bile onları kaybetme korkusundan can çekişirsin.
Güzeller güzeli Allah’ın aşkından başka ne varsa, şeker gibi tatlı ve zevk verici de olsa, onların hepsi hakikatte can çekişmekten başka bir şey değildir. Can çekişmek nedir? Ab-ı hayatı elde edememek, ilahi aşkı bulamamaktır.”
Hz. Pir sözüne devam ediyor:
“O hakikat gününü, o mutlu aydınlık günü sen, karanlık gecenin içinde ara. Karanlıkları yakıp aydınlatan aklı sen önüne düşür, kendine kılavuz et. Hoşa gitmez bir renkte olan gecede çok iyilikler vardır. Ab-ı hayat karanlıkla dost olmuştur, karanlığın içine gizlenmiştir.”
Zindanı geceniz olarak görür de ab-ı hayata dudağınızı değdirirseniz, gönlünüzün içinde Rabbinizin selamını, emanını, rahmetini duyacaksınız, inanıyorum.
Konfüçyüs’ün bir sözü vardır: “Allah’ım, senden başka hiçbir şeyi olmayan ben, senden başka her şeyi olanlara acırım.”
Bir başka anonim söz de ne güzel der: “Bir insan ki Allah’a maliktir, o, neden mahrumdur; bir insan ki Allah’tan mahrumdur, o, neye maliktir?”
Gönül gülünüzü açacak olan zindan bahçenizi kutluyorum, Deniz Hanım. İç ürpertilerinizin dalgalarında cesaretle atacak olduğunuz her kulaç, sizi, sahil-i selamete ulaştıracaktır.
Rabbim yar ve yardımcınız olsun. Gönülden dualarımla.

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Yeni dezenformasyon yasası ve kişisel verilerin korunması kanununa göre; kişilik haklarına yönelik her türlü yayın suç teşkil ettiğinden, kurallara aykırı yorumlar onaylanmamaktadır. Lütfen bir aşağıdaki facebook yorumları bölümünü kullanınız
5 Yorum