1. HABERLER

  2. YURT VE DÜNYA

  3. Dink'in delik ayakkabıları!
Dink'in delik ayakkabıları!

Dink'in delik ayakkabıları!

Bu fotoğrafa dikkatli bakın! O Agos gazetesinin sahibiydi. Sıkılan 3 kurşunla yaşama veda ederken delik ayakkabıları çok şey anlatmıyor mu?

A+A-

Konu bir Ermeni yazarın öldürülmesi değil aslında. Bir insanın katledilmesi... İnsanlar doğar, yaşar ve ölür. Bu iradenin önüne geçmeye çabalamak hangi acziyetin dışavurumudur acaba? Sebep olmak acziyetlerin en alçakça olanı değil midir oysa? Kimleri gördü bu ülke... Kimine vatan haini, kimine vatansever denildi... Hrant Dink "Türklüğe hakaretten" yargılayıp, olmadığı ve hiç olmak istemediği bir konuma sokuldu...
Ermeni diasporasının temsilcisi yapıldı, arkasında büyük güç var denildi... Denildi de denildi... Ama şu fotoğrafa bir bakın! Yerde yatan kişi, kimsesizler yurdunda büyüyen Hrant... Agos gazetesinin sahibi ve genel yayın yönetmeni... Ama bu parasızlık çektiği anlamına gelmiyordu. Bu geçim sıkıntısı çeken birçok kişi gibi ayakkabılarının delik olmasına engel değildi.
Bu fotoğrafa iyi bakın! İşte Hrant Drink...
 
 
Hangi insanın vicdanı sızlamaz?
Her ne olursa olsun bir cana kıymak bu kadar kolay mı?
Nefes alan bir varlığın bu şekilde yaşamının sonlanmasına sebep olmak kadar kötü ne olabilir!
Sokağın ortasında bu şekilde yatan bir insanın katili olmak kime ne kazandırır?
Hz. Peygamber Ashabıyla otururken bir Yahudi’nin cenazesi geçer önlerinden. Hz. Peygamber bu esnada ayağa kalkar. Akabinde de ashabı bunun bir Yahudi cenazesi olmasına rağmen bu saygının nedenini sorar. Hz. Peygamber ise, o anda karşılarından Allah’ın yaratmış olduğu bir varlık olan insanın geçtiğini, saygının Yüce Yaradan’a olduğunu buyururlar. Hangi Müslüman Hz. Peygamberin bu ilahi mesajına rağmen can almaya kalkabilir ve Müslüman olduğunu iddia edebilir. İslam’ın ilahi mesajını öğrenen, bilen hiçbir insan can alamaz, cana kıyamaz…
İster bir psikopat olsun,
İster karanlık dünyanın tetikçi maşası,
ve ister milliyetçi duyguları kabarmış bir meczup…
Ne olursa olsun insan kimliği taşıyan hiç kimse böyle bir günaha alet olamaz.
Biraz da insan olmanın onuru, sorumluluğu ve yüceliğini öne almak gerekiyor. İnsanlar hep birbirlerinin eksiklerinden faydalanıp mı başarıyı, mutluluğu yakalayacak.
İnsanların yükselmesi için birilerinin ölmesi, ortadan kalkması mı lazım.
Dünyanın kendi başına döndüğü ve bir sahibi olmadığına inanlar ancak böyle düşünebilir.
Mutluluk paylaştıkça çoğalır.
Mutluluğu kim kırıp, döküp, başkasının sırtına binip de yakalayabilmiş ki?
Var mı dünyada bir örneği?
İnsanlar aklını başına almak zorunda.
Medyası, eğitimcisi, idarecisi herkes bu sorumluluktan pay çıkarmalı kendine. Başka bir dünyada bu hayatı yaşama şansı mı var insanların?
Son ropörtajında İHA'ya konuşmuştu
Uğradığı silahlı saldırı sonucu hayatını kaybeden Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink İHA'ya verdiği son röportajında çarpıcı açıklamalarda bulunmuştu.
 
Bugün yaşanan sözde Kürt sorununun tarihte yaşanan Ermeni sorununa benzediğini belirten Hrant Dink röportajda, "Soykırımı şu ya da bu kesim yaptı diye bugüne kadar bir açıklama yapmadım. Bundan sonra da yapmam, çünkü o tarihte yaşanmış olaylar içerisinde sadece bir kesimin sorumluluğu yok. İttihak ve Terakki'ye soykırım planını hazırlatan ve uygulatan Almanların çok büyük rolü var. Ermenilere önce ümit verip sonra yalnız bırakan Fransız ve İngilizlerin çok büyük rolü var. Elbette İttihat'ın maşası olan ve özellikle Doğu Anadolu'da Ermenilere saldıran çok sayıda Kürt'ün de büyük rolü var, Türk'ün de büyük rolü var. Dolayısıyla bu olan biten de bir kesimi alıp da şu yaptı bu yaptı demem. Asıl suçlular çerçevesinde dolaşmıyorum, asıl suçlular aramıyorum. Hepimizin o yaşananlardaki sorumluluğu önemli. Bence herkesin yaşananlarda sorumluluğu vardı. Bunu bir başkasının üzerine yıkmakla da bir noktaya ulaşamayız. Burada 'evet Kürtlerin de payı vardı' derken Türkleri de masum göstermek istemiyorum. Hatta o kadar benziyor ki neredeyse tekrarı gibi. Ben o açıdan Kürt halkını Kürt kardeşlerimi de uyarıyorum. Aman dikkat edin. Geçmişte bizim düştüğümüz hatalara düşmeyin. Bizim yaptığımız yanlışları yapmayın. Nasıl birlikte yaşayabiliriz üzerine siyaset geliştirin nasıl ayrı yaşayabiliriz üzerine değil. Bu ayrılık teşebbüsü bu bölgede ne size ne başkalarına yarar sağlayacaktır. İnanın çok çok kayıplar verilir çok canlar verilir. Onun için ben şunu söyledim. İnşallah sonunuz bize benzemez" ifadelerine yer vermişti.
PKK silah bırakma fırsatını 1999 yılında kaçırdığını ifade eden Hırant Dink, "O zaman ateşkes oldu ve o zaman keşke silah bırakma gerçekleşebilseydi. PKK'nın silah bırakmasını isteyenler gerçek anlamda istiyorlar mı yoksa bugün gelinen mevzi böyle bir politikanın devam etmesini mi gerektiriyor? Ben üzülerek şunu söyleyeyim biraz üzülerek ama biraz da şans olarak bunu görüyorum. Kürt sorunu artık Türkiye'nin bir iç sorunu değildir. Kürt sorunu artık Türkiye'nin önemli oranda da bir dış sorunudur. Bugün Kürtler Kuzey Irak'ta millet olmaktan devlet olmaya giden bir süreç yaşıyor. Kürt halkı bunun hakkını bilir. İran'daki Suriye'deki Kuzey Irak'taki bütün Kürtleri kastediyorum. Bu gidişatı çatışmasız komşularıyla iyi ilişkiler kurarak komşu ülkelerde yaşayan kendi halkından insanları esas olarak yanlış yollara sevk etmeyerek bir şans olabilir mi diye bunu yakalamak lazım. O yüzden Türkiye'nin bir muhatabı var artık Kuzey Irak'ta.Talabani bir açıklama yaptığında Türkiye'den hemen cevabını alıyor. Ama PKK öyle değil. Dolayısıyla bu iyi bir şey de sayılabilir. Ama bu kötü bir şey olarak da sayılabilir. Kuzey Irak'ta oluşmaya başlayan 'Federal Kürt Devleti' bu oluşumunu sancısız bir şekilde komşularına kabul ettirebilir ve komşularıyla iyi ilişkiler kurabilirse bence o zaman İran Suriye ve Kuzey Irak'ta yaşayan kendi halkı olan Kürtlere de büyük iyilik yapmış olur ve Kürtlerin sorunlarına da demokratik yollardan çözülmesine katkıda bulunur diye düşünüyorum. Bence şimdi top Kürtlerin elinde. Bakalım onlar ne kadar akıllı davranacaklar ne kadar heyecanlı davranacaklar bence sorun orada" şeklinde konuşmuştu.
HRANT DİNK'İN HAYATI:
1954 Malatya doğumlu Hrant Dink ,1961'de ailesiyle birlikte İstanbul'a geldi. Anne ve babası boşanınca Gedikpaşa'daki Ermeni Yetimhanesi'ne yerleştirildi. İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi'nde zooloji eğitimi aldı. Yetimhanede birlikte büyüdükleri Rakel ile evlendi. Bir süre eşiyle birlikte Tuzla Ermeni Çocuk Kampı'nı yönetti ancak daha sonra devlet kampa el koydu. Yazı hayatı, cemaat gazetelerindeki kitap eleştirileri ile başladı.
1996'da ise Agos Gazetesi'ni kurdu. Dink, Ermenice ve Türkçe çıkan gazetenin yayın yönetmenliği ve başyazarlığını yapıyordu.

HABERE YORUM KAT

UYARI: Yeni dezenformasyon yasası ve kişisel verilerin korunması kanununa göre; kişilik haklarına yönelik her türlü yayın suç teşkil ettiğinden, kurallara aykırı yorumlar onaylanmamaktadır. Lütfen bir aşağıdaki facebook yorumları bölümünü kullanınız
11 Yorum