1. HABERLER

  2. YÖREDEN HABER

  3. RİZE

  4. Hayati Yazıcı'dan hakkındaki iddialara cevap
Hayati Yazıcı'dan hakkındaki iddialara cevap

Hayati Yazıcı'dan hakkındaki iddialara cevap

AK Parti Siyasi ve Hukuki İşlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı, hakkında çıkan iddialara cevap verdi

A+A-

İşte AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı’nın açıklamaları:

 

15 TEMMUZ GECESİ NEREDEYDİ?

15 Temmuz gecesi saat 21.50’de Ankara’dan İstanbul’a hareket ettim. Uçakta Sayın Kılıçdaroğlu da vardı. Yeşilköy Havaalanı’na iniş sırasında saat 22.45 dolaylarında köprülerde tankların bulunduğunu, jetlerin uçuş yaptığını danışmanların bilgilendirmesi ile öğrendik. Salona geçtik. Televizyonlardaki  görüntü ve yayınlar bir darbe teşebbüsü olduğunu gösteriyordu. 23.00 uçağı ile Ankara’ya dönüş için bilet aldım. Uçak kalkışları iptal edildi. Arkadaşlarımızla temas kurduk. Halkımızı ve teşkilatlarımızı darbeye karşı direnmek için yapılan çağrılar da devam ediyordu. İstanbul İl Başkanımızla konuştum. İl Başkanlığı binasının çevresinde 20 kadar asker olduğunu söyledi. Gitmem gereken yer İl binamızdı. Havalimanından çıktım, ara sokaklardan dolanarak İl’e ulaştım. Korumalar karşı yakada bulundukları için gelememişlerdi. İl’e vardığımda halk toplanmıştı. Askerlerin bir kenarda kümelendiklerini gördüm. Bahçede toplanmış kalabalığa hitap ettim.

 

LALE RESTORAN İDDİASI TAMAMEN UYDURMA VE İFTİRA..

 

15 Temmuz’u takip eden günlerde demokrasi nöbetleri çerçevesinde Rize’ye gittim. Rize’de tabii ki arkadaşlarımız veya hemşerilerimiz çok yoğun bir şekilde gece meydanda toplandı, ben de katılarak bir konuşma yaptım. Oradan Trabzon’a geçtim, Trabzon’da konuşma yaptım, tekrar Rize’ye döndüm. Ertesi gün köyüme çıktım. Bir muhtar vefat etmişti, taziyeye gittim, Çayeli’ne geldim. Çayeli’nde oturduk hemşerilerimizle sohbet ettik bir çay ocağının önünde. Sonra da kalktık araca binip Rize’ye, oradan Trabzon’a geçeceğim, İstanbul’a döneceğim. Yolumuz üzerinde birkaç esnafa da merhaba dedik. Aynı zamanda köylümüz olan bir esnafımıza da ‘merhaba, nasılsın, işler nasıl?’ dedim. İçeri davet etti, girmedim ve ayrıldım. Orada bizim Gençlik Kolu Teşkilatımız yanımızda, Kadın Kolları, hemşehrilerimiz var, o fotoğrafta bir tane de muhtar var. Çocuklar resim çektirelim, dediler. Tam araca bineceğiz, çektiler resim, resimde arkada Lale Lokantası çıkıyor. Bunu birisi tweet olarak kullanıyor. Bu lokantanın sahibi, ki bizim İstanbul’daki İl Başkanımızın babası.. Kardeşi de içeri alınmış, ertesi gün bırakılıyor. Daha sonra bir yalan, iftira, bir uydurma, bir hezeyan.. ‘Efendim Hayati Yazıcı geldi, lokantada toplantı yaptı, 3 saat toplantı yaptı.’ Bu yayınlardan bir tanesinde, ‘Selim Temurci de oradaydı, Yargıtay 9. Daire Başkanı var, yine bizim hemşehrimiz Karaloğlu, o da oradaydı, bunlar orada bu işi kotardılar, ertesi gün Ömer Temurci bırakıldı.’ Bir başkası yazı yazıyor, diyor ki; ‘Evet bunun FETÖ örgütüyle bağlantılı olduğunu Selim Temurci biliyordu, kopartmak için uğraştı ama başaramayınca bıraktı, Hayati Yazıcı geldi çıkarttı.’ Bu ne biçim mantık. Adam kardeşini bırakıyor, ben kardeşine sahip çıkacağım. Bu kabul edilemez bir durum.

 

EN UFAK BİR MÜDAHALEM OLMADI, OLAMAZ..

 

GEREKİRSE GÖREVLİ EMNİYET MÜDÜRÜ, SAVCILAR AÇIKLAMA YAPSIN

 

Ben hayatım boyunca hukuka önem veren birisiyim. İnsanlarla ilgili yaptıkları, işledikleri fiiller dolayısıyla ne işlem yapılıyorsa benzer fiiller için herkese aynı işlemin yapılmasını isteyen birisiyim ben. Eşitlik bunu gerektirir. Onların statüleri, birisine yakın olup olmamaları hukuk önünde önemli değil. Hiç böyle en ufak bir müdahalem olmadı, olmaz, olamaz. En küçük bir dahlim yok. Kim söyledi? Sorsunlar gitsinler o zaman şayet birisinin ricasıyla, birisinin talimatıyla bırakıldıysa gitsin yetkili, görevli emniyet müdürü ve savcılar sorsunlar. Aslında onların da açıklama yapması gerekir. Onlar talimatla mı iş yapıyor, hukuka göre mi yapıyorlar? Emir alarak mı iş yapıyorlar, böyle bir şey olur mu? Günlerdir bunu yayın yapıyorlar. Ya böyle bir şey olabilir mi?

 

HER ZERRESİNDE EMEĞİMİZ OLAN PARTİMİZİ BİZE KARŞI SAVUNUYORLAR, AYMAZLIĞA BAK. KİMSİNİZ SİZ?

 

Bizi bilen bilir. 3-5 kişi kalkmış, bizim kurduğumuz, her zerresinde emeğimiz olan, her noktasında terimiz olan bir partiyi bize karşı savunuyorlar; ya aymazlığa bak, kimsiniz siz? Biz nerelerden geçtik geldik. Biz doğru bildiğimiz yolda yürümüş gelmişiz, o günden bu yana birçok şeyi paylaşmışız, zorluklara karşı birlikte mücadele etmişiz diğer arkadaşlarımızla birlikte.  Bunlara asla prim vermeyiz, vermeyeceğiz.

 

 

VALİ NURULLAH ÇAKIR’IN GÖRKEMLİ TÖRENLE UĞURLANMASINI

İSTEDİĞİ İDDİASI

 

DEĞİL VALİ HİÇBİR KİMSE İÇİN BU TÜR TALEBİM OLAMAZ

 

FETÖ SUÇLAMASI İLE ALINMIŞ VALİYİ BEN Mİ  

UĞURLATACAĞIM, BU ŞEREFSİZCE BİR İSNATTIR

 

FETÖ’cü suçlamasıyla görevden alınmış, merkeze alınmış Vali Nurullah Çakır’ın görkemli bir merasimle uğurlanmasını o dönemdeki İl Başkanımızdan rica ettiğim iddiası, alçakça ve şerefsizce bir isnattır. Değil Rize Valisi, hiçbir vali için, hiçbir bürokrat için bu tür bir talebim olamaz. Ben kimseyi talimatla karşılatmam, uğurlatmam, kendime de yapılmasını istemem. Böyle bir şey olabilir mi? Ben valiyi uğurlatacakmışım? Üstelik FETÖ suçlaması ile alınmış valiyi ben mi uğurlatacağım? Böyle bir şey olabilir mi? Buna inanan hemşerilerimiz varsa üzülürüm, böyle bir mantık olabilir mi?

 

 

FETÖ TERÖR ÖRGÜTÜNÜN YAYIN ORGANINI KANIT GÖSTERİYORLAR, EDEPSİZCE İŞ GÖRÜYORLAR

 

2014 yılındaki bir söylemimi de tekrar gündeme taşıyorlar.  Benim kesinlikle ‘Paralel devlet içinde paralel yapılanma yoktur’ diye bir beyanım yok. Bu tip çalışmaları, yapılanmaları devlet içinde paralel yapılanma veya devlet içinde yapılanma diye nitelemek doğrudur demişim. Benim o günkü konuşmamı FETÖ terör örgütünün o günkü yazılı basın ayağını teşkil eden Zaman Gazetesi kendi açısından yorumlamış, manşetine almış. Bakın şimdi Zaman Gazetesinin o manşetini, terör örgütünün yayın organını beni suçlamak için kanıt gösteriyorlar adamlar. Sosyal medyada yer alan o görüntü Zaman Gazetesine ait. Bu kadar edepsizce iş yapıyorlar.

 

Mesleğimi son derece saygı duyan bir kişiyim, insan haklarını özen gösteren bir kişiyim. Kul hakkından son derece korkarım. Allah ‘bütün günahları affederim, kul hakkıyla gelmeyin’ diyor, bunlar kul hakkı. Ben bunu yazanların kul hakkı konusunda da bir hassasiyet içerisinde oldukları kanısında değilim.

 

Herkes haddini bilecek yani, haddini bilecek, durduğu yeri bilecek, kime ne söyleyeceğini bilecek. 

HABERE YORUM KAT

UYARI: Yeni dezenformasyon yasası ve kişisel verilerin korunması kanununa göre; kişilik haklarına yönelik her türlü yayın suç teşkil ettiğinden, kurallara aykırı yorumlar onaylanmamaktadır. Lütfen bir aşağıdaki facebook yorumları bölümünü kullanınız
3 Yorum