1. HABERLER

  2. YÖREDEN HABER

  3. RİZE

  4. PAZAR ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE DERNEĞİ ATASARAL İLE DEVAM
PAZAR ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE DERNEĞİ ATASARAL İLE DEVAM

PAZAR ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE DERNEĞİ ATASARAL İLE DEVAM

Pazar Atatürkçü Düşünce Derneği'nin 5. Olağan Genel Kurulu dernek binasında gerçekleştirildi.

A+A-

Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Pazar Şubesi 5. Olağan genel Kurulu, parti binasında gerçekleştirildi. Metin Atasaral’ın tek listesi ile girilen kongreye 129 üyeden 95’i katıldı.

add1-002.jpg

Katılan üyelerin tamamının oyu ile yeniden Atatürkçü Düşünce Derneği Pazar Şube Başkanlığına seçilen Metin Atasaral'ın Yönetim Kurulu ise şu isimlerden oluştu: İshak Kara, Muhammet Demircioğlu, Ali Kemal Özdilek, Hülya Hatırnaz Memoğlu, Ali Şimşek ve Nihat Hacisalihoğlu.

metin-atasaral.jpg

ADD Pazar Şube Başkanı Metin Atasaral yaptığı konuşmada şunları söyledi: “Atatürkçülük, Kemalizm; özü, tam bağımsızlık olan bir çağdaşlaşma modelidir. Amacı çağı yakalamak, çağdaş, aydınlık, gelişmiş bir ülke olmaktır. Atatürk’ün devrim modeli ile ümmetin yerini ulus, tebaanın yerini halk egemenliği, din esasına dayalı devlet düzeni yerini, laik hukuk devleti almıştır. Atatürk devrim modeli bir sentezdir. Osmanlı’nın son yüzyılında yaşanan toplumsal, ekonomik, siyasal olaylardan alınan ders cumhuriyet modelini oluşturmuştur. Cumhuriyet kurulduğunda batı ile aramızdaki ekonomik, toplumsal, kültürel, adli ve askeri her alanda oluşmuş mesafeyi kısa sürede kapatmak, batının sömürüsüne karşı durmak, batı gibi gelişmek ve demokrasinin alt yapısını oluşturmak için Türkiye Cumhuriyeti’nin temel nitelikleri olarak 1937’ de tamamı anayasaya giren ve altı ok olarak da adlandırdığımız milliyetçilik, halkçılık, laiklik, devrimcilik, cumhuriyetçilik ve devletçilik dediğimiz uygulamalar gerçekleşmiştir. Altı ok kısaca çağdaşlaşma ilkeleridir. Atatürkçülüğün laiklik, cumhuriyetçilik ve ulusçuluk ilkeleri Fransız Devriminden esinlenmiştir. Halkçılık, devletçilik ve devrimcilik ilkeleri ise bir bütün olarak toplumculuk çerçevesi oluşturmaktadır. Atatürkçülük, demokratik toplumculuğun 1924 Anadolu sunun koşullarında oluşan geri kalmış ülke gereksinimlerini de karşılayan özgün bir modeldir. Ulusçuluk ırk ya da din değil bin yılda oluşmuş bir kültür ortaklığı üzerinde yükselir. Etnik “alt kimlikleri” yurttaşlık bağıyla oluşan “üst kimlik” in doğal bir parçaları sayar. Bu topraklar üzerinde yaşayan herkesin, ulusun eşit haklara sahip bireyleri olduğu ilkesine dayanır. “Tam bağımsızlığı” Uluslar arasında eşitliği ve “yurtta barış, dünyada barış” anlayışını savunur. Devletçilik, özel girişimi esas kabul eder. Ama toplumun genel yararının gerektirdiği her noktada devleti görevli sayar. Bu çerçeve içinde devlet ne kutsaldır, nede ideolojik öğedir. Sadece dengeli, sağlıklı, huzurlu bir topluma ulaşmada etkili ve vazgeçilmeyecek bir araçtır. Halkçılık; emeği yüce değer sayar. Toplumsal ayrıcalıklara ve bir seçkin – halk ikilemine karşıdır. Sosyal adaleti öngörür. Mutlu azınlıkların olduğu yerde, mutsuz çoğunlukların oluşacağına dolayısıyla da toplumsal kinlerin, haksızlıkların, çatışmaların kaçınılmaz olacağını ve toplumsal barışın olanaksızlığına inanır. Devrimcilik; Değişen koşullara en çağdaş, en ileri çözümler üretmeyi gerektirir. Getirilmiş olan en ileri çözümlerin bile zaman içinde değişen koşulların gerisinde kalarak eskiyebileceği bilincinden kaynaklanır. Gençliği, toplumun en bağımsız, ileriye ve değişime en açık kesimi olarak, sürekli devrimciliğin idealist gücü sayar. Cumhuriyetçilik; katılımcı, sivil toplumcu bir demokrasi demektir. Kadın haklarından köy enstitülerine,  toplumu oluşturan en geniş kesimleri etkin ve etkili kılmak için geçmişte en ileri adımları atmakla yetinmemiştir. Türk Dil ve Tarih Kurumlarından Anadolu Ajansına, üretim ve tüketim kooperatiflerine Türk Eğitim Derneğine hatta özerk bir TRT nin temellerine kadar tüm “sivil toplum tohumlarının devlet dışında örgütlenmesinin temellerini atmıştır. Halkevlerini, sivil katılımcı toplumu yaratmanın bir demokratik eğitim aracı olarak kullanmıştır. Laiklik ise bir anlamda tüm diğer ilkelerin ön koşuludur. İnançlara saygılı ama dinin siyasal ya da kişisel çıkarlara alet edilmesine karşıdır. Hem toplumda farklı inançlara sahip kesimlerin barış içinde yan yana yaşamalarının, hem de çağın değişen koşullarının getirdiği sorunlara aklın ve bilimin ışığında çözüm arama yolunun açık tutulmasının güvencesini oluşturur."

add2-002.jpg

Konuşmasında "1980’li yıllar küreselleşme adı altında ulusal devlet yıkımının başladığı, etnik–dini ayrımcılığın körüklendiği süreçtir." ifadelerine yer veren Atasaral, sözlerini şu şekilde tamamladı: "Bir yandan cumhuriyetin bir devrimle kurulduğunu, özünün tam bağımsızlık, temelinin ulus iradesi amacının çağdaşlık olduğunu unutan yakın tarihini bilmeyen okumayan kuşaklar yetiştirildi. Diğer taraftan bugünün cemaatleşen kadrolarının yetiştirilmesine hız verildi. Türk–İslam sentezi rejimin ana ilkesi kılındı. Bugün ülkemizde emperyalist işgalden kaynaklanan sorunlar yaşanmaktadır. Akıl dışı arayışlar, yolsuzluklar ve çözümsüzlüklerle tıkanan ve çürüyen bir siyasal ortam oluşmuştur. Türkiye bugün çok zor bir dönemden geçmektedir. Ama karşı karşıya kaldığımız zorluklar,1920’lerde Anadolu Devrimini gerçekleştirenlerin aşmak zorunda kaldıkları zorluklar karşısında çok küçük kalmaktadır. Çıkış yolunun ilkeleri belidir. Atatürk İlkelerini paylaşanların demokratik birlikteliği, yozlaşmış yapıların yıkılmasına, devletin ve toplumun yeniden sağlığa kavuşmasına yetecektir.”

add3-002.jpg

galeri.gif

video1.png


PAZAR ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE DERNEĞİ ATASARAL İLE DEVAM paylaşan: pazar53

HABERE YORUM KAT

UYARI: Yeni dezenformasyon yasası ve kişisel verilerin korunması kanununa göre; kişilik haklarına yönelik her türlü yayın suç teşkil ettiğinden, kurallara aykırı yorumlar onaylanmamaktadır. Lütfen bir aşağıdaki facebook yorumları bölümünü kullanınız
4 Yorum