1. YAZARLAR

  2. Seyfullah FIRAT

  3. Terörle mücadele mi yoksa başka bir şey mi?
Seyfullah FIRAT

Seyfullah FIRAT

Yazarın Tüm Yazıları >

Terörle mücadele mi yoksa başka bir şey mi?

A+A-

Terörle mücadelede yeni bir döneme girileceğinin işaretlerini verdi Sayın Başbakan. Başbakanımızın iyi niyetinden elbette zerre kadar şüphemiz yoktur ve olamaz da. Terörün bitmesini, akan kanın durmasını herkes gibi Sayın Başbakanımız da yürekten arzulamaktadır. Akan kanın durması, toplumsal uzlaşmanın sağlanması konularında bu ülkede yaşayan herkes hemfikirdir.

Terörün tanımı veya insanımızın bir kesiminin, özellikle iktidar çevrelerinin bölücü teröre bakışı bir hayli karmaşıktır. Kimilerine göre terörü bu devlet bilerek hortlatmış, kimilerine göre de terör belasını bizim başımıza düşmanlarımız bela etmişlerdir. Biz âcizane ikinci gurupta yer alanların yanındayız. Bize göre terör örgütü bir ihanet örgütüdür. Türkiye’yi hırpalama ve bölme ihalesi bu canilere verilmiştir.

Sayın Başbakanımızın bu konulardaki düşünce değişikliği sevindiricidir. Bir zamanlar “Kürt” sorunundan bahseden Başbakanımızın “Kürt” sorunu yoktur, PKK ihaneti vardır demesi bundan sonra birçok insanında bakış açısını değiştirecek bir yaklaşımdır. Sayın Başbakanımızın bu yeni yaklaşımı bundan sonra terör örgütüyle uzlaşma arayışlarını da sekteye uğratacak yeni bir başlangıçtır.

Öyle ya, siz bu canilere ve ihanet çetesine göz kırparsanız, uzlaşma arayışına girerseniz elbette bu caniler sizden bir adım daha öne geçecekler ve size hayâsızca çalım satmaya kalkacaklar. Siz de ister istemez bu çalımları yiyeceksiniz veya durumu kurtarmak için ona buna çamur atmaya kalkacaksınız. Son zamanlarda Türk Askerine kesilmek istenen haksız faturanın sebeplerinden birisi de bu gaflettir.

Terör örgütünün amacı, gerekçesi ve bu örgütle nasıl mücadele edilmesi konularında maalesef henüz ortak bir akıl üretebilmiş değiliz. Bu konularda her kafadan farklı seslerin çıkması, ortak bir tavır alınamaması terörün palazlanmasına sebep olduğu gibi aynı zamanda terörle mücadelemizi de zaafa uğratmaktadır.

Yarım asra yakın bir zamandır terör örgütüyle mücadele eden bu devletin bu konuda uzun vadeli bir programının olmadığını düşünenler haklı değillerdir. Devlet bugüne kadar yalnız terör örgütüyle değil, koca bir dünya ile savaşmıştır. Şimdi gelinen en son noktada, askerin mevzilerden geri çekilerek yerlerine polisin yerleştirilmesi fikri maalesef yine sakat bir düşüncedir. Terörle mücadele konusunda askerle bu işin olamayacağı düşüncesiyle bu işin polise devredilmesi askerin ve onun şahsında bu devletin terör karşısında yenildiğini çağrıştırır ki, böylesi bir sakat düşünce terör örgütüne verilebilecek en büyük tavız anlamına gelir.

Bana göre bütün bu yeni taleplerin veya düşünülen ve kısmen uygulamaya konulan polisle mücadele tarzının arka planında askerlerin bu işi başaramadığı düşüncesi vardır. Hatta bazı yazarçizer takımının insafsızca ve izansızca açıktan iddia ettiklerine bakarsanız, askerin derin kanadının terörle içi içe olduğu bile iddia edilmektedir. Bütün bu propagandaların tek sebebi Türk Ordusunu mağlup olarak göstermekten başka hiçbir şey değildir.

Birazcık insafı olan, birazcık adamlığı olan hiçbir insan askerimizin yıllardan beri teröre karşı çetin şartlarda yürüttükleri şerefli mücadeleyi böylesine hafife alamazlar. Askerimizin verdiği mücadeleyi hafife almak, askerimizi mağlup olmuş olarak göstermeye kalkmak densizliğin çok ötelerinde başka bir şey olur ki, onunda adını buradan koymayı şimdilik milli hassasiyetlerimizden dolayı erteliyoruz.

Elbette terörle istenilen mücadele düzenli ordu disipliniyle kolayca yapılamaz. Ancak, geçen uzun yıllar içerisinde özellikle özel hareket birliklerimizin ve jandarmamızın bu konularda oldukça uzmanlaştığını ve 2002 senesi öncesinde terör örgütünü mağarasından çıkamaz hale getirmeyi başardıklarını hepimiz bilmekteyiz.

Ancak, son sekiz senede uygulanan yanlış politikalar, terör örgütünü tanımlamadaki enteresan yorum ve bakışlar terör örgütünü mağarasından dışarı çıkarması bir yana terör örgütü resmen siyasallaşarak karşımıza çıkmış ve ihanet şebekesiyle bu devlet müzakere eder hallere getirilmiştir.

Biz bu konuları dile getirirken, bazı dostlarımız bizi AKP karşıtlığıyla suçlamışlar ve kulaklarını bizim sesimize hep kapamışlardır. Herkes şunun şurasını çok iyi bilmek zorundadır. Elbette bizimde bir siyası görüşümüz vardır. Ancak, siyası görüşümüz her ne olursa olsun millet ve memleket meseleleri gündem olduğunda biz siyaset dilimiz yerine gönül dilimizi konuşturmayı insanlığımız ve memleket severliğimizin gereği sayarız.

AKP iktidara geldiği günden beri yazdığımız yazılarımız ortadadır. Yeri gelmiş AKP iktidarını haklı oldukları konularda herkesten çok savunmuş bir insan olarak yanlış addettiğimiz durumlar söz konusu olduğunda da en sert şekilde muhalefet etmişizdir.

AKP iktidarı daha düne kadar Kürt sorunu var diyordu ve biz karşı çıkıyorduk. Şimdi Sayın Başbakan Kürt sorunu yoktur, PKK sorunu vardır dediğinde de gönülden alkışlıyoruz. Biz hiçbir zaman Askerin PKK ile dirsek temasında olduğu iddialarına inanmadık ve inanmıyoruz da. Biz hiçbir zaman birilerinin iddia ettiği gibi Türk Askerinin yine Türk Askerini PKK etiketi altında şehit ettiği iddialarına ve ihanet varı düşüncelerine de itibar etmedik ve etmeyiz.

Terörün tanımı konusunda da biz iktidardan farklı düşünüyoruz. Bize göre Terör örgütü bir ihanet örgütüdür. Gayesi Türkiye’yi bölmek ve ayrı bir yapay Kürt devleti kurarak bölgeyi küresel ağalarının emrine peşkeş çekmektir. Bize göre terörist, terbiye edilmesi çok zor olan ve insanlık erdemlerinin hepsinden kopuk yaşayan ve nerede, ne zaman ne şekilde kan kusacağı hiç belli olmayan bir hayvanlar sürüsüdür. Siz bu yaratıkları insan yerine koyarsanız, bunlarla uzlaşma yolunu seçerseniz başkalarına fatura çıkarmadan bu işin en büyük günahkârlar listesinin en başında kendi adınızı yazabilirsiniz.

Teröristin nerede, ne zaman, nasıl ve hangi hedefe saldıracağı önceden bilinemediği gibi, siz onu imha etmek istiyorsanız ve bu işte samimi iseniz öyle davullu zurnalı operasyonlarla netice almazsınız. İstendik neticeyi alabilmeniz için legal görüntüden çıkıp illegal yöntemlerle karşı hamleler geliştirmeye mecbursunuz. Geçmişte bu işler kısmı olarak yapıldı ama şimdi o günlerde kelle koltukta mücadele veren kahramanların hepsi hesap veriyordur sanırım.

Şimdi bu işi polise verelim diyenlerin elbette bir takım gerekçeleri vardır. Ancak, teslimiyetçi medya organlarındaki manşetlere bakarsanız bir takım medya garsonlarının meseleyi ciddi anlamda çarpıttıklarını göreceksiniz. Böylesi düşüncelere sahip olan çevreler ciddi anlamda yanılan veya yanıltılan çevrelerdir. Bunlara göre asker bu işle yeterince ilgilenmiyormuş. Askerin içinde kötü niyetli kimseler vardır ve bu işi sabote ediyorlarmış. Allah aşkına, bu iddiaları ileri sürenlerde hiç mi insaf ve izan kalmamıştır. Bu ne kindir Allah aşkına. Bu ordu yoksa İsrail ordusu mudur ki, böylesine çirkin yakıştırmalara benim askerim muhatap edilebilmektedir. Bana göre bu mantık, terör örgütünden daha tehlikeli bir mantıktır.

Bu işi polisimize devredelim ve bir an için öyle düşünelim. Herkes takdir ederler ki, polisimiz bugün sahip olduğu imkanlarla bu işi yapamaz. Ağır silahlara, gerekirse tanklara ve uçaklara ihtiyacı olacaktır. Böylesi bir durum karşısında, birileri ortalara çıkarak Türk ordusu imha edilmek isteniyor, iktidar kendi polis ordusunu ve devletini kurmak istiyor şeklinde bir takım iddiaları ortaya sürmeleri bu ülke için başka bir kırılma noktası olmaz mı? Bu iddialar PKK’yı Türk Askeri kurdu iddiasından daha inandırıcı değil mi? İşte bu düşünce ayrılıklarımız terörü büyütmekte ve beslemektedir.

Türkiye her gün kötüden daha kötüye gitmektedir. Bu kötüye gidişin en önemli sebebi ciddi konularda yaşanılan ciddi ölçekteki akıl kaymalarıdır. Sanki bu ülkede güzel insanların kulak arkasında bir takım şeytanlar var ve bu güzel insanların akıllarını çelmeyi başarmaktalar veya bu insanları söz konusu şeytanlar çok kötü kullanmaktadırlar.

Her zaman dua ederiz ve deriz ki; ya rabbi, beni nefsimin ve şeytanların şerrinden koru. Lütfen bu duamıza şu kısmı ilave edelim. Ya rabbim, bu ülkeyi yöneten güzel insanlarımızın etraflarını kuşatan şeytanların ve nefislerinin şerrinden bu güzel insanları sen koru Allahım. Bu duaya beş vakit namazımda devam etmeye karar kıldım ve her din kardeşimi aynı duaya iştirak etmeye de davet ediyorum. Allah doğruların yar ve yardımcı olsun efendim.

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Yeni dezenformasyon yasası ve kişisel verilerin korunması kanununa göre; kişilik haklarına yönelik her türlü yayın suç teşkil ettiğinden, kurallara aykırı yorumlar onaylanmamaktadır. Lütfen bir aşağıdaki facebook yorumları bölümünü kullanınız
9 Yorum