1. YAZARLAR

  2. Osman YAZICI

  3. Bakan Efkan Ala’ya mektup.
Osman YAZICI

Osman YAZICI

Yazarın Tüm Yazıları >

Bakan Efkan Ala’ya mektup.

A+A-

 

İçişleri Bakanı Efkan Ala’yı, Trabzon –Çaykara kaymakamlığı döneminden beri tanıyorum.Genel Müdürlük, Valilik ve Başbakanlık Müsteşarlığı yapmış, devleti bilen, bürokrasiyi yakından tanıyan,milletvekili olmadan bakanlık koltuğuna  oturan bir kaç kişiden biridir.

Başbakan danışmanlığım ve Genel müdürlük dönemlerinde de yakın temaslarım olmuştur.

Kendi deyimleriyle “Paralel yapıyla” mücadele yapan, risk alan tek bakandır. Bu konuya gelecek yazımda değineceğim. Paralelle yatıp, paralelle kalkıyorlar. Ancak bu mücadele sadece sözde kalıyor.

Söylendiği gibi, onlar parallelciyseler, devletin bütün kurumlardaki bütün kadrolar hala yerini koruyorlar.

İçişleri Bakanlığı müsteşarı, hemşerimiz Sebahattin Öztürk ile Emniyet Genel Müdürü Celalettin Lekesiz’ı de yakından tanıdığım, üstün niteliklerr sahip kişilerdir.

Bakan Efkan beyi de arada bir yanıltıyorlar. İlgisi olmayan insanları suçluyorlar.Küçük bir ilin Emniyet müdürünü önce ‘bizdendir’ diyerek,büyük bir ile emniyet müdürü yapıyorlar, arkasında ‘yanıldık’ diyerek, terfi ettirerek Ankara’ya alıyorlar.

Söylenene  göre o müdürün elinde görev yaptığı  ildeki milletvekilleriyle ilgili elinde kaseti varmiş.( küçük ilde)Söz edilen o ilin milletvekillerinden biri, Mecliste en çok tartışılan bir komisyonun başkanıymış.

Gelelim konumuza.

*

Emniyet Genel Müdürlüğü'nün ihtiyaç duyduğu alanlarda alt kademe polis yetiştirmek üzere, Ankara Polis Akademisi’ne bağlı FYO Şube Müdürlüğü bünyesinde okutmak üzere; Ankara, İstanbul ve İzmir’deki İletişim Fakülteleri’nden öğrenci alımı için sınav yapmış. Bu üç ilden toplam ; iki aşamalı olarak.2500 kişi komiser muavini olarak aldılar.

Diğer gazetelerde yer aldı.Bu sınava katılan herkesi fişlemişler. Paralelci, Laz, Alevi, Kürt, Ülkücü, solcu gibi. AK Partiden referansi olmayan hiç kimseyi kazandırmadılar. Bunları geçiyorum.

Bu iki sınava Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi’nden, çok yakından tanıdığım  öğrenciler girdiler, ben de takıpçısı oldum. Fiziki mülakatı başarıyla geçenleri sözlü mülakata alındılar. Hiç birine bilgiye dayalı sorular sorulmadı. ‘En çok sevdiğin yazar kim?, ‘Hangi yazarları beğeniyorsun?, ‘Ailen ne iş yapıyor?, ‘Kendi anlat’ gibi  geyik muabeti cinsinden. Öğrenciler şahit.

Kamera  varsa bakan bey izlesin. Sadece bir tanesini örnek vereceğim. Bu bilgiler kulaktan dolma değil, net bildiğin, takip ettiğim bilgidir. Doğru olduğuna bütün değerlerim üzerine yemin ediyorum.

Serap Toruk. Çok başarılı bir öğrenci. Her anlamda kefil olduğum, aile yapısını bildiğim, genç bir yetenek. Babası taksi şöförü. Başkasına ait takside şöförlük yapıp, üç çocuğunu okutan bir babanın kızı. Kesinlikle paralelcilerle bağlantısı yok.

Serap, fiziki mülakatı kazananıp sözlü mülakata girdi. 1 Nolu komisyonun karşısına çıktı. Önce komisyonun ağır fırçalarıyla güzel bir ezildi. Hele komisyondaki bayan üyenin ‘bundan bir..b..olmaz’ sözü var ya.. Bu bayanı doğrusu merak ediyorum.

Komisyondakiler “kendini anlat” dediler. O da bir  başkasına ait bir taksi şöforunun üç çocuğundan biri olduğunu  anlattı.”Referansın kim?” diye sordular. Serap” hepinizin benim yaşında çocuğunuz var. Ben bir şöforun kizi olarak karşınıza geldim, referansım bilgim, birikimimdir” dedi.

Liste açıkladındı ve kazanamadı. Serap yıkıldı.Üç gün ağladı.

Belki bu kez olur” düşüncesiyle  bir hafta sonra yapılan ikinci sınavada katıldı Serap.İkinci sınava katılmanın yasal bir engeli yoktu.Yine aynı komisyona düştü.,özellikle komisyondaki bayan üye açtı ağzını,yumdu  gözünü” sizden polis olmaz çıkın dışarı ve dahası.

Komisyonun böyle bir yetkisi var mı? Sorusunu sorar,cevabını alır,teşekkür eder biter.Bu nasıl anlayış? Ona hakaret yapma,ve ,aşağılama yetkisini kim verdi?.Bakan bey isterse,Serap’i dinleyebilir.Dahası,İletişim Fakültesi’nin parlak bir öğrencisi iken polis olma arzusu ile yanan Serap’in hakkını yiyenlerin akibetlerini merak ediyorum.

Ve Serap yine kazandırılmadı..İşin komiği Serap,ikinci sınavda referans bile bulmuş. Bilgiye dayalı olmayan bir sözlü sınavda, ölçü neydi, ya da Serap’in hakkını kimlere verildi?.Ya da komisyondakilerin kaprislerine mi kurban gitti.?

*

Yedekler adına bir örnek daha.İsmini şimdilik vermiyorum.Aynı dilekçe kısa bir süre sonra Başbakanlık aracılığı ile Bilgi Edinme Yasası gereği  istenecek, gerekirse hukuki yollara başvurulacak. Dilekçenin aynısı. Bu olayında yakın takıpçısıydım,bütün gelişmeleri biliyorum.

İçişleri Bakanlığına,

Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi öğrencisi olarak, birinci sınavda, ……… aday numarası ile, 29 Ekim 2014 günü 3. Sınav komisyonuna girdim. Fiziki mülakatı başarıyla geçtikten sonra, sözlü mülakata alındım. Hangi kitap okuduğumu sordular.

Neticede internet sitenizde açıklanan sınav sonuç belgesinde ”Yedek “ olarak kazandığım duyurulmuş olup, sıralamada nerede bulunduğum gerek telefonla, gerekse şahsen gelerek yapmış olduğum başvurularda tarafıma açıklanmamıştır.(Herbilgi istendiğinde azarlanmış,fırçalanmış)

Bunu takiben, yine internet sitenizde yapılan bir duyuru ile  bir anlamda birinci sınavda yeterli öğrenci alımı yapılmadığından 05-11 Kasım 2014 tarihleri arasında yeniden ek bir kontenjan arttırılışına gidilmiş ve 2500 kişi daha alımı için ikinci sınav yapılmıştır.

Birinci sınavda yedek olarak kazanmama rağmen, ikinci sınavların başladığı 12 Kasım 2014 günü, diğer yedektekiler gibi,  şahsım da Ayhan Adlı polis memuru tarafından aranarak “ikinci sınav yapılmadan önce birinci yedeklerin alınacağı, bizlere öncelik verileceği” ifade edilerek tekrar sınava çağırıldık.

Biz ön kayıt beklerken, tekrar birinci sınavda olduğu gibi önce fiziki mülakata arkasından sözlü mülakata alındık.Bu son sözlü mülakatta ise hiç soru sorulmadan, komisyondakilerin” bunlardan polis olmaz” fırçasıyla dışarı atıldık.

Açıklanan ikinci sınav sonuçlarına göre, tekrar yedek olarak kazanmış olduğumu öğrenmiş bulunmaktayım. Kısacası hem birinci  sınavda, hem de ikinci sınavda yedek listesindeyim.

Telefonla ve şahsen yapmış olduğum başvurularda tarafıma açıklanmayan ;

1- Birinci sınavı kazanan kişi sayısı ve bu kişilerden kaçının kesin kayıt yaptırdığı,biz yedekler alınmadan,aynı şartlarda ikinci sınavın neden yapıldığı,

2- Birinci sınav sonuçlarına göre şahsımın kaçıncı yedekte olduğu ve  yedek listesinde bulunanlardan  kaçıncı sıraya kadar asıl olarak kayıt yapıldığı,

3- Birinci sınavın hemen arkasından, ikinci sınav için yapılan duyuruda “ Yeterli öğrenci alımı yapılmadığından 05-11 Kasım 2014’e kadar ek süre verilmiştir” denilmesi karşısında, öncelikle birinci sınavı yedek olarak kazanan kişilerin alınmamasının gerekçelerinin,

4-Birinci sınavda yedek olarak kazandırılan bizleri, birin devamı olan ikinci sınava polis memuru marifetiyle davet edilmemizin ve kazanmış biri olarak tekrar ikinci sınavın tüm boyutlarına tabi tutulmamızın hukuki gerekçelerinin,

5- İkinci sınavda kaçıncı yedekte bulunduğum,

Hususlarındaki bilgi ve dayanağı belgelerin  4982 Sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanununa göre süresi içerisinde tarafıma bildirilmesini saygıyla arz ederim.

*

Ankara’nin göbeğinde,bu bilgi ve teknoloji çağında.İletişim öğrencisi,defalarca Akademiye uğramasına rağmen muhatap  bulamiyor,derdini anlatamiyor.”Kaçıncı yedekte  olduğunu  öğrenemiyor. Bakanlar,milletvekilleri,üst düzey bürokratlar herkesle görüşürken,koskoca Polis Akademisi’nde       bunlarla ilgilenecek bilgi verecek kimse yok mu?         

Evet…Sayın Bakan,bunlar sadece iki örnek..Paralelcilerle mücadele edeyim derken,onlar etrafınızı kuşatmış olmasınlar..

Ankara’dan saygılar.

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Yeni dezenformasyon yasası ve kişisel verilerin korunması kanununa göre; kişilik haklarına yönelik her türlü yayın suç teşkil ettiğinden, kurallara aykırı yorumlar onaylanmamaktadır. Lütfen bir aşağıdaki facebook yorumları bölümünü kullanınız
3 Yorum