1. YAZARLAR

  2. D. Ali TAŞÇI

  3. BİR AHLÂK SEFERBERLİĞİNE İHTİYACIMIZ VARDIR
D. Ali TAŞÇI

D. Ali TAŞÇI

Yazarın Tüm Yazıları >

BİR AHLÂK SEFERBERLİĞİNE İHTİYACIMIZ VARDIR

A+A-

 

            Ülke genelinde bir ahlâk seferberliği başlatmaya ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum. Köyde, şehirde, sokakta, meydanda; ailede, okulda, işyerinde… kapsamlı bir ahlâk seferberliğine ihtiyacımız vardır.

            Ahlâk, tartışmalı bir kavram olsa da bizim ondan anladığımız şudur:

            Ahlâk; Arapça bir kavram olup, “hulk” kökünden gelmektedir. Hulk; huy, tabiat, yaratılıştan getirilen haslet (özellik), seciye; insanın doğuştan veya sonradan kazandığı ruhi ve zihni haller.. olarak tanımlanır. Kısaca buna yaradılış kodu da diyebiliriz.

            Her insan fıtrat üzere doğar, her insanın yaradılışı temizdir, günahsızdır.

            Yaradılış kodu, yani fıtrat, insanın atomudur. Maddenin bölünebilen en küçük parçasına atom denildiğini biliyoruz. Atom patlayınca, madde özelliğini kaybeder ve büyük yıkımlara yol açar.

            Ahlâk, bir insanın insan kalma özelliğidir. Yaradılış kodu olan fıtratını bozan insan, ahlâkını da kaybeder. Kaybolan ahlâk hem bireysel olarak hem de toplumsal olarak büyük yıkımlara neden olur. Ahlâkını kaybeden insan tüccarsa, fırsattan istifade, malını stok eder ve toplumun da ahlâkının bozulmasına neden olur. Öğretmense, ona teslim edilen çocukların fıtratlarıyla oynar ve onları da bozarak geleceğin dünyasını karanlıklara boğar. Mühendisse, eksik demir kullanır, küçük bir depremde onlarca insanın katili olur. Bu durumu hayatın her safhasına çoğaltabilirsiniz. Hele ahlâksız bir insan, bir ülkenin başına geçerse, işte o ülkede kıyamet o zaman kopar! Çükü at, sahibine göre kişner.

            Bu nedenle bir toplumda ilk ele alınacak değer yargısı ahlâk olmalıdır; çünkü o her şeyin başıdır. İnsan, insan olarak doğar da insan olarak kalabilmesi için ahlâka ihtiyacı vardır. Siyasette, iktisatta, sosyal hayatta ahlâk erozyona uğramışsa orada adil bir düzenin oluşması ve yaşaması mümkün değildir.

            Ahlâk amaçtır, bunun dışındaki her oluşum araçtır. Siyaset amaç haline gelirse, orada dengeler sarsılır ve insanlar ayrışır; çünkü yaratılış kanunlarına ters işler yapılmış olur. Siyasetin yapısında benlik yarışı ve kavgası vardır ki, bundan da kaçınılmaz. Her benlik yarışı ise kavgayla, ayrışmayla neticelenir.

            Ahlâk; temiz fıtratın, temiz kalabilmiş, bozulmamış fıtratın sergilediği davranış biçimleri olarak karşımıza çıkar. Fıtratın temiz kalabilmesi, bozulmaması için onun, Yaratıcısının emri doğrultusunda gelişim göstermesi , hareket etmesi gerekir. Örneğin, teknolojik bir alet, ustasının yapım formülü (kodları) dışında hareket edemez, ederse önce kendine sonra çevreye zarar verir.

            Fıtratın yaratıcısı Allah’tır. Bu kod, Allah’ın nizamı dışında hareket ederse, hayat sürdürürse önce kendine zarar verir, sonra çevreyi olumsuz etkiler. Allah’ın, insanlara peygamberi vasıtasıyla bildirdiği nizam dışında bu kod asla sağlıklı gelişemez. Bir bitki bile toprağını ve iklimini bulmadan filiz veremiyor da, insan denilen muhteşem varlık hiç başıboş bırakılır mı? Duran bir saatin günde iki defa doğruyu göstermesine aldanıp “bak onlara..” ile başlayan sözlere kanmamak gerekir.

            Bugün “Batı uygarlığı” diye dünyaya lanse edilen toplumları örnek almak, başlı başına bir ahlâk sorunudur. Çünkü bu uygarlıklar temelde zulüm üzerine kurulmuş olup fıtrat yiyici canavarlara benziyor. Bunun adına dense dense “Nefsi Emmare İmparatorluğu” denir ki, orada iyilik ve hak adına bir şeye rastlayamazsınız. Sömürü odaklıdır ve en korkunç sömürüsü de insanlardan sonsuzluğu çalması ve dünya hapishanesine kilitlemesidir. Dünyanın bir hapishane olduğunu artık onlar da fark ediyor ki, uzayda koloniler kurmaya çalışıyorlar. Nemrut da öyle yapmıştı!

            Dünyaya hâkim olmaya çalışan bir de “materyalist ahlâk” vardır. Buna göre, “olmak” için değil, “sahip olmak” için yaşamalıdır. Bunun sonucudur işgaller, savaşlar, kıyımlar, sömürüler… Allah aşkına, ahlâklı bir insan Hiroşima’ya atom bombasını atabilir mi? Bu materyalist ahlâk, maddenin de ahlâkını bozdu. Nükleer silahlar, maddenin yapısı bozulduktan sonra ortaya çıkan öldürücülerdir. Çevre kirliliği, doğanın dengesini bozma gibi girişimler hep bir ahlâksızlığın ürünü olarak karşımıza çıkmaktadır.

            Yaptığı şeyin sonunda mutlaka bir hesaba çekileceğini bilen ve buna inanan insan ahlâklı insandır. Bunun dışında herkesin dünyada bir maddi karşılığı vardır ve o, onunla karşılaştığında bütün ahlâkî değerlerini sıfırlar. Kiminin paradır, kiminin şöhret, kiminin makam, karşı cins… Dünyevi hiçbir karşılığı olmayan insan, hakiki manada mümin olan insandır.

            Ahlâkın ölçüsü şudur: Sana yapılmasını istemediğin şeyi sen de başkalarına yapma!

            Ahlâkın deruni yapısına vicdan denir. Vicdan, herkesle yapamadığın şeyi yalnız kalınca da yapmamanın adıdır.

            Ahlâkı bozulan her şey, bozandan intikamını alır.

            Topluca insan ahlâkının bozulması kıyametin habercisi midir? En iyisini Allah bilir.

D. Ali TAŞÇI (dalitasci@hotmail.com) Twitter:@DAliTasci

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Yeni dezenformasyon yasası ve kişisel verilerin korunması kanununa göre; kişilik haklarına yönelik her türlü yayın suç teşkil ettiğinden, kurallara aykırı yorumlar onaylanmamaktadır. Lütfen bir aşağıdaki facebook yorumları bölümünü kullanınız