1. YAZARLAR

  2. Seyfullah FIRAT

  3. Dinler arası diyalog isteyenlere
Seyfullah FIRAT

Seyfullah FIRAT

Yazarın Tüm Yazıları >

Dinler arası diyalog isteyenlere

A+A-

Bu köşede yazmakta olduğum yazılarıma çok sayıda yorum gelmektedir. Bundan dolayı lehte veya aleyhte yazı yazan saygı değer okuyucularıma müteşekkirim. Ancak bazı yorumcularımız değişik konularda yazmış olduğum yazılarımla hiç ilgisi ve alakası olmayan konularda yorumlar yazmaktadırlar.

Yorum adı altında kendi sinsi amaçları doğrultusunda kendi düşüncelerini servise koymaya çalışan bazı okuyucularıma diğer okuyucularıma duyduğum samimi muhabbeti maalesef duyamıyorum. Söz konusu arkadaşlarımızın kendilerine ait düşüncelerini okuyucuya ulaştırmak için bizim köşemizi taşıyıcı alan olarak seçme kurnazlıklarına da esasen hiç gerek yoktur. İstemeleri durumunda Sayın Hızır beyin bizlere köşe ikram ettikleri gibi söz konusu arkadaşlarımıza da fırsat tanıyacaklarını düşünüyorum.

Bendeniz hiçbir zaman zıtların tartışmasından hakikatin doğacağına inanmadım. Zıtlaşmanın, tartışmanın olduğu her yerde bereketten daha çok felaketlerin olduğuna inanırım. Bu sebeple de benim yazdığım yazılarımın tartışmaya, kavgalaşmaya sebep olmasına üzülüyorum. Benim gönlüm isterdi ki, bu ortamda tartışmadan daha çok istişare yapabilseydik. Maalesef bunu yapmamıza izin vermediler ve çok sert tartışmalara kapılarımız aralanmış oldu.

Bahse konu ettiğim bazı yorumcularımızın bunca inatlaşmalarına veya sataşmalarına rağmen bu yazıyı yazmamaya kendimi bir hayli zorladım. Yazıyı yazmama isteğimin ve sabrımın arkasındaki sebep ne bir şüphe ne de her hangi bir endişe asla değildir. Söz konusu yorumcu arkadaşlarımıza cevap teşkil edecek bu yazımı yazmamaya gayret etmemin yegane sebebi, dost ve kardeş olduğumuza inandığım bir takım kardeşlerimizi incitmemek veya dinler arası diyalog projesini sorgulamak isterken birilerini düşmüş oldukları gaflet çukuruna daha da fazla itelememektir.

İslam dininin en son din olarak gelişiyle hükmü tamamen ortadan kalkan ve bugünkü temsilcilerinin tahrifatı sonucu ehli kitap dini olmaktan tamamen uzaklaştırılan, batı emperyalizminin resmen sömürü aracı haline getirilmiş olan ve uydurma din diye insanların önüne konulan sözde dinleri din diye muhatap alıp ayağa kaldırmak isteyenlerle tartışmanın hiçbir anlamı olmadığını da bilmekteyim.

Bütün bunlara rağmen yinede bu yazımı yazmaya niyetlendim ve meselenin iç yüzünü ortaya dökmeyi inancım ve Türklüğüm gereği olarak bir görev addettim.

Bizim işimiz aldatılan veya yanıltılanlarla asla değildir. Bizim işimiz tertemiz Müslümanları aldatan veya onların zihinlerini din adına başka noktalara kilitleyenlerledir. Birileri bizi cemaat düşmanı olarak ilan ettiler. Cemaatlerin eksiklerini sorgulamak demek o güzel insanlara düşman olmak değildir. Bizim sorguladığımız bazı cemaatlerin teorik boyutudur.

Bu konularda yazı yazarken veya düşüncelerimi ortaya dökerken, mümkün olduğunca akıl frenlerimi sağlam tutmaya, çağımızın en şeytani düşüncesi olarak, inanan insanların önüne konulduğuna inandığım, dinler arası diyalog safsatasını anlatmaya veya izah etmeye çalışırım. Masum ve saf olduklarına yürekten inandığım bir takım gönül insanlarını bu dipsiz kuyuya biraz daha iterim endişesi ve korkusuyla olaylara derinliğine değinmekten hep kaçınırım.

Bütün bu iyi niyetlerim ve samimi gayretlerim bunu yapmaya yetmedi ve bu yazıyı yazmamayı bir türlü beceremedim veya birileri beni bu yazıyı kaleme almaya mecbur ettiler.

Daha önceden yazmış olduğum bazı köşe yazılarımda “dinler arası diyalog” safsata ve uydurmasına karşı ortaya koyduğum düşüncelerimde söz konusu çağımızın en şeytanı akıl ve gönül oyununu olarak telakki ettiğim bu tuzağa kenarından ve köşesinden birkaç defa değinmiştim. Ancak işin detayına fazla girmeden söz konusu şeytan değirmenine su taşıyan kardeşlerimize bazı mesajlar vermeye çalışmıştım.

Dinler arası diyalog denilen ve Müslümanların önüne konulan düşüncelere veya bu düşünce sistematiği içerisinde bu millete giydirilmek istenilen Misyonerlik gömleğindeki lekeleri insanımıza göstermeye her tevessül ettiğimizde birilerinin çok ciddi iftira ve saldırılarına hedef oldum.

İslam’ın gelişiyle batıl olan ve hiçbir geçerli hükmü kalmayan, ancak her Müslüman’ın kabul ve tasdik ettiği ehli kitap dinlerinin günümüzdeki devamları olarak takdim edilen, bir takım uydurma ve şeytanı söylemleri din diye karşımıza dikmeye kalkanlar her şeyden önce, İslam dairesinin dışına çıkarlarken, bu aldanış ve günah yetmiyormuş gibi bir de kendilerine yanlıştasınız diyen bizleri, birilerinin çok rahat bir şekilde sorgusuz sualsiz cehennemlik ilan etmelerini elbette anlamamız zor ve imkânsızdır.

Allahsız, Peygambersiz ve Kuransız (haşa) bir din peyda etmek isteyen misyonerlerin ayaklığını yapan ve bu milletin imanı üzerinde çağın deccalca düşünceleriyle gedikler açmaya çalışan çevrelere karşı bir Müslüman olarak elbette bunun ötesinde susamazdım.

Bana göre bir Vatikan projesi olan dinler arası diyalog projesi Türk Milletini Hıristiyanlaştırma projesinden başka hiçbir şey değildir. Bu projenin bizdeki ayakları olan aldatılmışlar da, misyonerlerin çıkartma yaptıkları limanlardaki ucuz hamallardan başka hiçbir şey değillerdir.

Vatikan in başındaki (papa) bir toplantıda aynen şöyle diyor. ‘İlk bin yılda Avrupa’yı Hıristiyanlaştırdık. İkinci bin yılda Amerika’yı ele geçirdik. Şimdi üçüncü bin yılda hedefimiz Asya’dır.’ Yanı Türk dünyası ve Ortadoğu coğrafyası şimdi ki hedefleriymiş. Aynı papaya göre, Asya’yı Hıristiyanlaştırmak için ilk vurulması gereken hedef, İslam in hamisi olan Türk milletidir. Çünkü Türk milletini İslam’dan koparmadan Asya’yı Hıristiyanlaştırmak imkansızdır.

Papanın başka tavsiyeleri daha vardır. Papa diyor ki, sakin ola Türklerin dinlerine karşı çıkmayınız. Siz onların dinlerini değiştirin. Kendilerini Müslüman olarak bilsinler, siz onların dinlerinin içini boşaltın. Varsın onlar kendilerini Müslüman sansınlar ama siz onları bizim değerlerimizle, bizim yaşam tarzımızla alabildiğine yüklemeye çalışın. Onlara kendi milli ve dini adet ve yaşam tarzlarını unutturun. Onların dinlerini ellerinden alamazsınız ama onların dinlerinin içini bu şekilde boşaltabilirsiniz. (Tıpkı bu gün olduğu gibi)!

Günümüzde İsevi Müslümanlık veya İlimli İslam diye tarif edilen yeni düzmece din anlayışı aynı şeytan değirmencilerinin içimize soktukları fitne ve sapkınlıktan başka hiçbir şey değildir. Bu adamlara göre Hıristiyanlarla veya Yahudilerle Amentü müşterekliğimiz varmış ve farklılıklarımız ancak teferruattaymış. Peki! Sormak lazım bu adamlara, İslam dini tevhit dini değil mi. Eğer İslam dini Tevhit dini ise ki öyledir, Ehli kitap dini olmaktan çıkarılmış söz konusu dinlerle Amentü müşterekliğimizi nereden çıkarılmaktadırlar acaba.

Misyonerlik, Haçlı ordularının önünü açan bir mayın gemisi gibidir. Bizdeki diyalogcularda bilerek veya bilmeyerek bu geminin çalışanları olan ucuz işçilerdir. Şahsen ben katılmasam da bazıları bunları “Nurlu Hıristiyanlar” olarak tarif etmektedirler. Bu tespite katılırsınız veya katılmazsınız o ayrı bir konudur. Bu tespite katılmak elbette çok sağlam tespitler veya cesaret ister. Adamlar istedikleri an seni cehenneme postalayabiliyorlar. Elleri oldukça uzun ve imkanları da sonsuzdur. Koskoca bir Haçlı dünyası var arkalarında.

Bunlara göre Edison elektriği bulmuştur ve bütün insanlık bundan faydalanmaktadır. Peki bu adam Hıristiyan’dır diye cehenneme mi gidecek gibi soruları sorup dururlar. Bunlara göre Edison cennetlikmiş. Şimdi sormak istiyoruz, kendi öz din kardeşini cehennemlik olarak paketleyip cehenneme sürgün eden sizler neden acaba Edison’a sıra gelince çok rahatça cennet bileti kesebilmektesiniz. Bu yetkiyi siz nereden aldınız veya bu nasıl bir din anlayışıdır. Yoksa sizler (haşa) Allahtan daha mı merhametlisiniz. Sizin merhametiniz yalnız papazlara mıdır?

Sizin akıl hocalarınızın söylediğine göre, ahır zamanda İsevi Hıristiyanlarla Müslümanlar ateizme karşı yardımlaşacaklar ve ittifak edeceklermiş. Peki, şimdi sormak lazım! Komünizm çoktu ve bir daha da dirilme şansı yok. Peki, şimdi sizler ne yapacaksınız veya Müslümanları şimdi hangi yalanlarla kandıracaksınız. Papazlarla, hahamlarla, keşişlerle olan bugünkü dostluğunuzun gerekçesi nedir acaba? Komünizm tehlikesi kalmadığına göre yoksa sizler uzaydan gelecek birilerine karşı mı ortak cephe oluşturmaktasınız.

Diyalogcu diye ortalarda gezinen benim saf ve temiz canlarıma sormak istiyorum. Sizler ne zaman başınızı kumdan çıkarıp da bu soru işaretleriyle yüzleşmeyi deneyeceksiniz. Müslüman insan silik insan değildir. Müslüman insan düşünen ve konuşan insandır. Müslüman insan hep başkalarının sofrasından beslenmez. Müslüman insan Allah ve Peygamberin yolundan gider. Hiçbir kimse, Allaha eş koşanlara, onun peygamberine dil uzatan sapıtmışlara merhamet etme veya onlarla anlaşma yapma hakkına sahip değildir.

Arkadaş, senin dinin sana benimki de bana. Ben bir Müslüman olarak artık her oyunu görüyor ve her taşın altında hangi yılanın yattığını az çok biliyorum. Ben bir Müslüman olarak gavurlarla dost olmak istemiyorum. Ben yalnız Müslümanlarla ortak bir gönül dili geliştirmenin sevdasındayım. Hıristiyanlarla veya Yahudilerle ortak bir inanç dili geliştirme gibi bir sevdam yok ve olmayacakta. Müslümanların dinleri Müslümanlara yeter. İlimli İslam’a falan da hiç ihtiyacımız yok. Biz Peygambersiz, Kuransız uydurma bir din kabul etmiyoruz.

Edison’un veya Papanın cennete mi yoksa cehenneme mi gideceğini de tartışmak veya gündem yapmak istemiyoruz. Biz kendimizi kurtarmanın telaş ve gayretindeyiz. Siz hangi değirmene ununuzu elerseniz eleyin. Yeter ki bu milleti ve beni rahat bırakın.

Üzerime daha fazla gelmeyin ve beni sorgulamak için tükettiğiniz enerjinizin lütfen onda birini sizi sizden çalanları tanımaya ayırın ve kendinizi düştüğünüz kapandan kurtarın.

Misyonerlerin kravatlı ayakları olacağınıza, Müslümanların yalın ayaklı hizmetkârı olmayı seçin.

Bundan sonra bu köşede bu konularda yazacağım yazılarımın dozunu gelecek tepkilere göre ayarlamaya çalışacağım. Gerekirse bütün maskeleri yırtarak kimlerin yüzlerinin ak kimlerin siyah olduğunu açıklamayı bir görev addedeceğim.

Her türlü tezgahınıza ve düşmanlığınıza hodri meydan diyorum. Allahtan başka hiçbir kimseden en ufak bir korkum yoktur. Misyonerlerin ayaklığını yapanlardan da asla korkmam. Tek korkum bu değirmenin yoluna düşmüş ve gerçekten güzel insan olan kardeşlerimizi incitmiş olmam olabilir.

Kim ki Allaha ortak koşarsa cehennemlik olur. Allah’ın oğlu ve kardeşi olduğunu söyleyenlerle dost olmak isteyenler ne olur sorusunun cevabini da çok bilenler versinler. Vereceğiniz cevap sakin okuduğunuz kitaplardan olmasın. Vereceğiniz cevap sizin beyninizden ve yüreğinizden olsun lütfen

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Yeni dezenformasyon yasası ve kişisel verilerin korunması kanununa göre; kişilik haklarına yönelik her türlü yayın suç teşkil ettiğinden, kurallara aykırı yorumlar onaylanmamaktadır. Lütfen bir aşağıdaki facebook yorumları bölümünü kullanınız
93 Yorum