1. YAZARLAR

  2. D. Ali TAŞÇI

  3. DÜNYA BÜYÜK BİR DEĞİŞİMİN AREFESİNDEDİR
D. Ali TAŞÇI

D. Ali TAŞÇI

Yazarın Tüm Yazıları >

DÜNYA BÜYÜK BİR DEĞİŞİMİN AREFESİNDEDİR

A+A-

 

                Hayatımızda “felaket” diye gördüğümüz zamanlar, belki de bizi olgunlaştıran, içimizdeki insanla tanıştıran en kıymetli zamanlardır. Bunun böyle olduğunu, tarih içindeki bazı olay ve olguların üzerindeki şalı kaldırdığımızda görebiliriz.

            Bugün köşemde, tarih olmuş bazı başarılı insanların, başarıyı yakalamadan önceki çileli hayatlarından kısaca söz etmek istiyorum; başarıya giden yolun düz ve güllerle döşenmemiş olduğunu daha yakından görebilmek için.

            Charles Dickens (1812 – 1870): Çocukluğu ve gençliği İngiltere’de sefalet içinde acınacak halde geçti. O günlerini şöyle anlatır: “ Babam hapse girdiğinde annem de geçim korkusundan kardeşlerimi de alarak babamın yanında hapse girdi. Ben hüngür hüngür ağladım, kaçtım. Hayatım tam bir faciaydı. Aç ve perişan bir halde sokaklarda düşüp kalktım. O zaman kimse ‘neyin var?’ diye sormuyordu. Yıllar sonra ünlü olduğumda Amerika’ya gittim, on binlerce kişi beni görmek için üzerine para vererek kuyruğa girmişti.”

            Ömrü boyunca dört yıl okula gitti. Sokaklarda açlıktan yığılıp kaldığı zamanlar oldu. Fakat kendi yeteneğini keşfetti; bıkmadan usanmadan okudu ve yazdı. İlk kitabını utanarak yayınevine postaladı. Kitabı yayınlandığında o gece sabaha kadar sokaklarda yağmur altında ağlayarak dolaştı. Yayınevleri onun son kitabının her kelimesine on beş dolar ödemişti. Bir kitabına ölümünden yetmiş sene sonra yayınevleri iki milyon dolar telif ücreti ödediler.

            Aile kurumunun önemini anlatan hikâye ve romanlar yazdı. “Nesline sahip çıkmayan bir toplumun vebâl altında olduğunu” her yazısında söylüyordu.

            Madam Curie (1867 – 1934 ): Fizik ve Kimya Nobel ödüllerini aldı. Eşiyle (Pierre) birlikte uranyumla yaptığı deneyler sonucu radyoaktiviteyi keşfetti.

            “On yaşımda annemi kaybettim. İleride ailesiz yaşamanın ne kadar güç olduğunu derin acılar içerisinde hissedecektim. Aşağılandım, horlandım. Yalnız kaldığım tek odanın penceresinden ancak gökyüzünü görebiliyordum. Yakacak, ısınacak hiçbir şeyim yoktu. Günlerimi ekmek ve suyla geçirdim. Açlıktan bayıldım, ama Yüce Yaratıcıdan ümidi kesmedim. Başaracağıma inanıyordum.”

            Polonyalı zengin bir ailenin yanına hizmetçi olarak girdi. Ailenin kolejli büyük oğulları, çocuk bakıcısı bu genç kızın güzel davranışlarına, kültürüne, içten, samimi hareketlerine âşık oldu, onunla evlenmek istedi. Ailesi bunu duyar duymaz küplere bindi. “Oğlumuz yanımızda çalışan meteliksiz hizmetçi bir kızla nasıl evlenebilir?” dediler. Genç kız olmadık hakaretlere maruz kaldı ve ağlayarak evden ayrıldı.

            Daha sonrasında eşiyle birlikte radyoaktiviteyi keşfetti. Sorbon üniversitesinde profesörlüğe yükseldi. Nobel’den aldığı paraları Polonya’daki bir hastaneye çevirdi. Einstein onun için “Şöhretin yozlaştıramadığı bir kişiydi.” dedi. Hayatındaki çileleri biriktirerek zirveye ulaşan insanlardan biri oldu.

            Charlie Cahaplin (Şarlo) (1890 – 1977):  Alkolik bir baba, sinir hastası bir anne ve yetimhanede geçen çocukluk hayatı. Çok acılar çekti, geceleri yatağında çok ağladığı oldu. Anne ve babasını kaybetti, hiç kimsesi yoktu. Dünyada yapayalnız kaldı. Daha sonraları kendi yeteneğini keşfederek dünyaca ünlü palyaço oldu. Zenginliğin zirvelerine ulaştı. Bir sözü manidardır: “Dünya insanlarını güldürdüm, ama hayatımda bir kerecik olsun ben gülemedim.”

            “Fakir düşmüş zavallı insanken hiç kimse aç olduğum günlerde çeyrek ekmek vermiyordu. Yüzüme bile bakmıyorlardı. Dünyaca ünlendiğimde, milyonlarca doların sahibi olduğumda, özellikle sosyete kesim etrafımda çember oldu, beni görmek için, kafesteki şebek misali, parmaklıklarını parçaladılar.”

            “Tanrı ile barış içindeyim; benim çatışmam insanlarla.” Kızı onun için; “İnançlı biriydi, yemekte bize dua ettirirdi.” demektedir.

            (Not: Yazıyı hazırlarken, Ö. Faruk Reca’nın “Acılar İçinde Başarıyı Yakalayanlar – Akis y- isimli kitapla, “Meşhurların Bilinmeyen Yönleri, Dale Carnegie, isimli kitaplardan yararlandım.)

            Bütün bunları şunun için yazdım:

            Gazze olayları… Gazze’de dünyanın gözleri önünde hunharca bir insanlık kıyımı devam etmektedir. Dünya müstekbirleri bu kıyıma yardımcı olmaktan çekinmemektedir. Ön binin üzerinde çocuk ölümü gerçekleşmiş, sayısı tam olarak bilinmemekle birlikte, binlerce çocuk da yetim ve öksüz kalmıştır, kalmaktadır. Gelecek açısından hissiyatım şudur; Gazze’de yetim ve öksüz kalan çocuklar, bir lokma ekmeğe muhtaç, günlerce aç gezen bu yavrular inşallah, geleceğin dünyasını onarmak için Gazze - Filistin laboratuarında eğitilmektedir.

            Elmas madeninin aslı karbondur (kömür). Yer altında uzun yıllar sıkışan bazı karbonlar elmasa dönüşmektedir. Yani elmas, kömürün çilesidir de diyebiliriz. İnsan, kendi özünü tanıyabilmesi, yeteneğine ulaşabilmesi için çile yokuşuna tırmanmalı ve orasını aşmalıdır. Tarih içinde toplumda öne çıkan, büyük buluş ve yapılanmalara imza atan insanların hemen hepsi büyük acılar çekmişler, çilelerle yıkanmışlar ve amaçlarını gerçekleştirmişlerdir. Sonunda Gazze’den doğacak olan güneş, inşallah dünyayı aydınlatacaktır.

   D. Ali TAŞÇI (dalitasci@hotmail.com) Twitter:@DAliTasci

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Yeni dezenformasyon yasası ve kişisel verilerin korunması kanununa göre; kişilik haklarına yönelik her türlü yayın suç teşkil ettiğinden, kurallara aykırı yorumlar onaylanmamaktadır. Lütfen bir aşağıdaki facebook yorumları bölümünü kullanınız