1. YAZARLAR

  2. D. Ali TAŞÇI

  3. DÜNYAYI KANA BULAYANLAR ÇOBANLAR DEĞİL, DİPLOMALILARDIR
D. Ali TAŞÇI

D. Ali TAŞÇI

Yazarın Tüm Yazıları >

DÜNYAYI KANA BULAYANLAR ÇOBANLAR DEĞİL, DİPLOMALILARDIR

A+A-

 

            Dünya diken üstünde. Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısı sonrasında üçüncü dünya savaşı çıkar mı? Çıkarsa, bu savaş birinci ve ikinci dünya savaşlarına benzemez, çok insan hayatını kaybeder; çünkü adını sanını bilmediğimiz nice silahlar kan kusar.

            TV haberlerinde, sosyal medyada ve halkın arasında artık savaş konuşuluyor. Üstelik bu savaş bize de çok yakın, Karadeniz kıyılarında dolanıp duruyor. Bize sıçrar mı, geleceğimiz ne olur? Kıtlık, göç, sefalet ve benzeri durumlar artık gündeme geliyor. Ülkelerinden göç edenleri daha iyi anlamaya çalışıyoruz.

            “Şehvet hırsı yılandır, mevki hırsı ejderha.” diyor, Mevlâna ve devam ediyor; “ Sofranın etrafına yüz kişi oturur, yemek yer de, başkan olmak isteyen iki kişi dünyaya sığmaz. Şeytanlık, lûgatte baş çekmektir, bu sıfat lanetlenmiştir.” (Mesnevi)

            Şu makam ve mevki hırsı, baş olma sevdası tarih boyunca insanları kana boğmuştur. Nefsini ilah edinen insanlar baş olduklarında devletlerin, dünyanın başı dönmüş, dengeler sarsılmış ve insanların üzerine zulüm çökmüştür.

            Rusya tarihi boyunca adeta şeytan imparatorluğu olmuş, soğuk coğrafyanın donuk ruhlu insanları, diğer coğrafyalardaki insanlara saldırmayı alışkanlık haline getirmiştir. 1917 Komünist devrimle başlayan yayılma politikası, özellikle zaman içinde Doğu Avrupa’yı yutmuştur. “Prag Baharı” adı altında 1968 yılında Çekoslovakya’nın işgali, 1956 Macaristan’ın işgali, Polonya, Doğu Almanya, Bulgaristan ve diğer işgallerle Sovyetler Birliği yayılma politikalarını sürdürmüştür.

            Yuttuklarını hazmedemeyen Sovyetler Birliği, 1989 yılında dağılmış, Komünizm, yerini Ortodoksluğa bırakarak “Rusya” olarak karşımıza çıkmıştır. Ne var ki, Rusya kendini toparladıktan sonra, önceki sömürgelerini tekrar topraklarına katmayı politik manevra alanına getirmiş ve bunu Kırım’dan başlatarak bugün Ukrayna’nın kapısına dayanmıştır. Eski Doğu bloku ülkelerinin hemen hepsi de bu durumdan rahatsızdır ve Rus füzelerinin kendilerine çevrilme gününü büyük bir tedirginlikle beklemektedirler.

            Putin de tam şeytanca davranan bir lider. ABD ise şeytan imparatorluğunun başında bulunuyor. Dünyayı bu iki “vahşi” devlet, ellerinin tersiyle çeviriyor, masum insanları öldürüyor, her yere kan kusuyor ve bu yapıp ettiklerine kimsenin gıkı çıkamıyor. Birkaç “kınama” ve sonrasında olan oluyor. Cehenneme dönüşen bir dünyada yaşamak ne kadar acı ve zor!

            1974’te Kıbrıs’a çıkartma yaparak oranın yarısını aldık. Ondan sonra başımıza gelmedik şey kalmadı. Kıbrıs’ı aldık da hiçbir dünya devleti onu tanımadı. Yalnız Pakistan ve Bangladeş tanıdılar. Onlar da, ağa devletler baskı yapınca bu tanıma işinden vazgeçtiler. Ardından NATO üyesi ve stratejik ortak olmamıza rağmen, ABD yıllarca bize ambargo uyguladı; sana yağından ampule kadar, yakıta kadar her şey karaborsaya düştü, kuyruklar oluştu.

            Şimdi Rusya’yı kim durduracak? İşine gelirse durur, gelmezse onu durduracak güç var mıdır, bilemiyorum. Rahmetli Erbakan Hoca’nın çok güzel benzetmesi vardı bu ikisi için: “Biri timsahın alt çenesi, diğeri üst çenesi.” derdi.

            Kıbrıs çıkarmasında ülke olarak yekvücut olmuştuk; şimdiki korkum, bir savaş söz konusu olursa, tekrar bir araya gelebilir miyiz, yekvücut olabilir miyiz? Halkımızın bu konuda bir problemi olmaz da “içimizdeki beyinsizler” yan çizebilir. Bu zaman, Kıbrıs çıkarması zamanından çok farklıdır. Teknolojinin ve iletişimin bu denli gelişmesi insanın iç dünyasını, psikolojisini de etkilemiştir. “Vatan” kavramı, “şehadet” kavramı yara almış gibi gözüküyor.              “Şu kadar öğretmen atadık.” sözünden çok, “Bu ülkenin medeniyet kodları doğrultusunda eğitim verecek bir okul açtık.” denilseydi ve bu yolda çabalar olsaydı, daha doğru bir hareket olurdu.

            Toprak kaybından daha tehlikeli ve zararlı olan, nesillerin kaybıdır. Nesillerimiz erozyona uğruyor ve bununla ilgili yapılan şeyler doyurucu ve yeterli değildir. Olamamasının nedenlerinin elbette farkındayız; fakat bundan sonra hiç olmazsa medeniyetimizle nesillerimiz arasında köprüler kuralım. Bu yapılamazsa, ölen gençlerimizden şehadeti çalmış oluruz, Allah korusun!

NOT: Erbakan Hoca’nın ölüm yıldönümünde ona Allah’tan rahmet diliyorum.

            D. Ali TAŞÇI (dalitasci@hotmail.com) Twitter:@DAliTasci

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Yeni dezenformasyon yasası ve kişisel verilerin korunması kanununa göre; kişilik haklarına yönelik her türlü yayın suç teşkil ettiğinden, kurallara aykırı yorumlar onaylanmamaktadır. Lütfen bir aşağıdaki facebook yorumları bölümünü kullanınız