1. YAZARLAR

  2. Seyfullah FIRAT

  3. Eğri oturup doğru konuşalım
Seyfullah FIRAT

Seyfullah FIRAT

Yazarın Tüm Yazıları >

Eğri oturup doğru konuşalım

A+A-

Hepimiz bu ülke toprakları üzerinde yaşıyoruz.
Biz bu gün bir araya gelmiş bir birimize yabancı kimseler değiliz.
Asırlarca bir ve beraber olmuşuz.
İç ve dış tehlikelere karşı birlikte savaşmış, birlikte ölüp birlikte dirilmişiz.
Devlet ve millet beraberliği çizgisinde bütün insanlığa örnek teşkil etmiş, en katı düşmanlarımız bile bize gıptayla bakmışlardır.
Şimdi bizlere ne oldu ki, bütün ortak paydalarımızı bir yana koyup, düşmanlarımızın kurduğu kapanlara düşerek bir birimizi boğazlamanın hesaplarına daldık.
Dün sağcı solcu dediler bir birimize düşürdüler, gün oldu kardeşi kardeşinden kopardılar.
Şimdi de Laik- dindar güzergâhında önümüze mayınlar döşeyerek bizi bir birimize kırdırtmak istiyorlar.
Ne anlaşılmaz durumdur ki, ülke bir iç savaşa doğru taşınmak istenirken, bu ülkede iktidar erkini elinde bulunduranlarla, muhalefet çevreleri arasında çok ciddi kırılmalar yaşanmakta, nefret ve kin tohumları ekilmeye çalışılmaktadır.
AKP iktidara geldiği günden beri bazı çevreler haklı ve haksız bir takım ön yargılar içerisinde oldu.
İktidar erkini elinde bulunduranların da rejimle dertleri ve doku uyuşmazlıkları olduğu herkesçe bilinmektedir.
Bu farklılıkları veya bu fay hatlarını depremlere taşımadan bu sıkıntıları aşmak mümkün olduğu halde her nedense bazı çevreler ortak paydalarımızı aşındırma gayreti içerisine girdiler.
Eğri oturup doğru konuşma erdemini gösterebilirsek, yarın esecek kasırgaların etrafımızı tarumar etmesini istemiyorsak, bazı gerçekleri işaret etmek durumundayız.
Önce şu hususu samimiyetle belirteyim ki, bu ülkede millet egemenliği üzerinde başka hiçbir gücün varlığını tanımayanlardanım.
Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir ilkesine gönülden bağlıyım.
Ancak; milletin iradesini ele geçirip, daha sonrada millet iradesi yerine küresel güçlerin iradesini ikame etmeye bu ülkede hiçbir kimselerin hakkı olmadığına da inanıyorum.
Bu ülkede hiç kimse Cumhuriyetin vazgeçilmezleriyle oynayamaz.
Bu ülkenin Genelkurmay Başkanı küresel güçlere gözdağı verirken, hiç kimse çıkıp da bu ifadeleri alaya alacak türden karşı bir siyaset dili geliştiremez. Kurumlar arasında bir eş güdüm ve uyum vardır.
Sayısal çoğunluk bendedir, ben istediğimi yaparım gibi katı bir inat demokratik bir yaklaşım olamaz.
Bu anlayış içerisinde olanların da daha sonra sopayı görünce millet egemenliğinden bahsetme hakları olamaz.
Bugün bu ülke ciddi anlamda iç ve dış tehditlerle karşı karşıya gelmiş bulunmaktadır.
Ülke toprakları üzerinde bölücü unsurlar cirit atarken ve birileri haritalar çizerek ülkemiz coğrafyasıyla oynarken, bu ülkede iktidar olanlar bu ihanetleri ve bu şer odaklarını görmezden gelemezler.
Asker sınır ötesi harekât yetkisi isterken, birileri çıkıp özgüvenimizi tahrip edecek türden “öfkeyle kalkan zararla ötürür diyerek” cesaretsizlik tohumları ekemez.
Yabancı sermaye gelecek diye en stratejik madenlerimiz yabancılara peşkeş çekilemez.
Birileri millet birlikteliğimizi çözmek, laik ve dinci kargaşaya ülkeyi taşımak isterken, iktidarlar bu tehlikelere karşı vurdumduymaz davranamaz.
Birileri insanları haklı veya haksız bir şekilde meydanlara taşırken, hükümet ehli birisi çıkıp biz istesek beş katını meydanlara taşırız diye karşıt cepheler oluşturma gayretine giremez.
Muhalefetin işi sokaklarda çığırtkanlık yapmaksa, iktidarın görevi de bu seslere kulak vermek, ayrışmaların ve cepheleşmelerin önüne geçmek olmalıdır. Ama gelin görün ki işler bu şekilde seyretmiyor. Toplum adeta kamplara bölünürken millet iradesini elinde bulunduranlar belli bir kesimi karşısına almaktan hayâ bile etmiyor.
Buna hiç kimse demokratik veya iktidara yakışır bir durumdur diyemez. Elbette iktidarın duruşuyla muhalefetin tutumu aynı olamaz. Muhalefet sallayıcı, iktidar ise sakinleştirici olur. Muhalefet olaylara dar bir açıdan bakabilir. Ancak millet iradesini elinde bulunduranlar, milletin bütününe hitap etmek zorunda olanlar; bu olup bitenlere üç yüz altmış derecelik açılardan bakmak zorundadırlar. İktidarların kucağı geniş olacak. İktidar mensupları sokak olaylarına taraf olamaz.
Üzülerek ifade etmek isterim ki, bu yanlı ve yanlış tutumlar sebebiyle ülke gerilmekte ve kargaşalara doğru sürüklenmekteyiz.
Birileri de pusuya yatmış başka bir takım sinsi ve kirli hesaplar içerisindedirler.
Kısaca şunu diyoruz. Kabahat iktidarındır. Çünkü yanlış ameliyat yapan doktor, hatasını hasta bakıcıya çıkaramayız. Muktedir olmak istiyorsan önce kendini küresel güçlerin etki alanı dışına taşıyacaksın, sonrada millet hâkimiyetinden bahsedebilme hakkın olabilecek. Küresel eşkıyalara boyun eğenlerin millet iradesinden bahsetme hakkı olamaz. Bir yandan rejime savaş açacaksın, yabancıların her dediğine evet diyeceksin, diğer yandan da size gösterilen sopayı millete farklı şekilde yutturmaya kalkacaksın. Olmaz böyle bir şey.
Millet evlatlarının bir kesimini düşman ilan edeceksin, diğer yandan papazlarla ve keşişlerle kardeşlik türküleri söyleyeceksin.
Bütün bu çelişkileri millete izah etmek gerekir.
Şimdi ne yapmalıyız veya bu millete hangi görevler düşüyor sorusunun cevabını ararsak, her şeyden önce bu ülkenin ortak paydalarını yeniden inşa etmeniz gerekir.
Bu ülkenin ortak paydalarını bilmeyeceksin, küresel eşkıyaların diyalogcu projesinin ayaklarına yatacaksın, daha sonrada seçimlere gölge düşürüldü diye ahu figan edeceksin.
Bütün bu çelişkileri görmek ve yeniden bir milli duruş belirlemek iktidarların görevidir.
Muhalefet de aklını başına alarak, demokrasi dışı çığırtkanlıklarına son vermelidir.
Bu ülke üç beş aklı kırığın savaş alanı değildir.
Seçim hileleri, şaibeli birliktelikler bu defa pirim yapmayacak.
Bu defa eminim ki milletle ittifak yapanlar ipi göğüsleyecek.
Bundan hiç kimsenin en ufak bir kuşkusu olmasın.

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Yeni dezenformasyon yasası ve kişisel verilerin korunması kanununa göre; kişilik haklarına yönelik her türlü yayın suç teşkil ettiğinden, kurallara aykırı yorumlar onaylanmamaktadır. Lütfen bir aşağıdaki facebook yorumları bölümünü kullanınız
3 Yorum