HAYAT DEVAM EDİYOR İLE DAVUT GÜLOĞLU YENİDEN SAHNEDE
Davut Güloğlu; altı yıl aradan sonra mükemmel bir albüme imza attı. Bütün meslektaşları tek şarkılık single albüm hazırlarken o on beş mükemmel eseri sevenleriyle buluşturdu.
Fatih Sultan KAR / İST.
Hayat Devam ediyor- Bu kadar naz olur mu? Albümü çok konuşulacak ve ses getirecek. Bu güne değin dokuz albüm ve ölümsüz eserlere imza atam Davut Güloğlu ile geçmişe bir yolculuk yapalım dedik
Kendi kaleminden, kendi âleminden Davut Güloğlu
1972 Rize'de doğumluyum. Ev hanımı bir annenin ve memur bir babanın on-bir çocuğundan yedinci çocuğu olarak dünyaya geldim. Çocukluğum memleketimde geçti. Anne ve babamı küçük yasta kaybettim. Türkiye'de birçok insanın yaptığı gibi İstanbul’a gelmeyi istedim ve 13 yaşımda bu şehre geldim. Geldiğim ilk yıllarda İstanbul'da çeşitli ticari faaliyetlerde bulundum. Fırıncılık, market, sürücü kursunda çalıştım ve işletmecilik yaptım.
“Oğlum ismin tüm dünyayı tutsun.”
Kalabalık bir aileniz varsa öncelikle insanları sevmeyi öğreniyorsunuz. Paylaşım nedir onu tadıyorsunuz. Çok çocuk iyidir, babam şanslıymış o konuda, ben kendimi şanssız görüyorum. Gerçi geç kalmış sayılmam ama ona da yetişemem. Eksileri de şudur; bir ayakkabı on bir çift alınır, bir kazaktan on bir tane alınır, ev alışverişi mağaza alışverişi gibi olur. E tabi bir de işin sevgi boyutu var; babam sırayla başımızı okşamaya kalksa aradan iki gün geçerdi. Sarılık hastasıydı benim babam. Ölmeden bir gün önce hastanede yatarken, kimseyi yanına sokmamalarına rağmen ben koşup sarıldım boynuna ve babam şunu söyledi; “Bu oğluma iyi bakın bu çok farklı bir çocuktur. Oğlum, ismin tüm dünyayı tutsun."
Sanat ağır bastı, futbolu bıraktım
Bir dönem futbola merak sarmıştım. Futbol oynamayı da seyretmeyi de çok severim. Rize Belediyespor; Salarhaspor gibi amatör futbol kulüplerinde 6 yıl futbol oynadım. Ama sanat ağır bastı...
İçimdeki müzik sevgisinin önüne geçemeyerek ailemin büyük desteğiyle 1998 yılında ilk albümüm "Sarılsam da Olmayı" ile müzik dünyasına girmeye çalıştım. Ancak işin doğrusu ilk albümde beklediğim sonucu elde edemedim. Yılmadan usanmadan eksiklerim ne onu görmeye çalıştım. Değerli sanatçı Arif Sağ'ın açtığı kurslara devam ederek müzik birikimini geliştirdim. 2001 yılının Ocak ayında çıkan ilk klipimi "Nurcanım", ikincisini ise "Benim Büyük Allah'ım” adlı parçalarına çektim. Son zamanlarda en çok satan albüm listelerinde uzun bir süre baş sırayı çeken bu albüm çekilen her yeni klip ile de satış grafiğini yükseltti. Bir işe öncelikle ruhen hazır olmalı.
“Mevlana beni çok etkiledi”
Mevlana'nın hayatını yazan bir kitabı okudum. Mevlana çok büyük bir gönül insanıydı. Gördüğüm kadarı ile hak aşkı çok üst düzeyde. Dünyanın gelip geçi olduğunu gönül verilerek gerçek anlamda sevilecek şeyin yüce yaratıcı olduğunu çok güzel hikâyelerle anlatıyor. 800 senedir hâlâ taze ve gündemde ise bu onun çok büyük şahsiyet olduğunu gösteriyor. Bizim kültürümüzde, geçmişimizde var. Aslında tasavvuf insanların ruhunda var. Merak etmiyoruz, bakış açılarını sorgulamıyoruz. Bence tasavvufu bir sanatçının okuyup, bilmesi lazımdır. Ben geç kaldığıma inanıyorum. Kendim o dersleri aldım tabi ki, yani sanat müziği eğitimi aldım. Hepsi içerisinde olan yani dünya ve politik konularda sanatın içinde yer alır. Sanat geniş bir kesime hitap eder. Fakat sanatçıları sadece müzikal anlamla görüyoruz onların politik düşüncelerini bununla karşılaşmadığını ama güzel fikirler çıkardığını biliyorum. Cengizhan ile bomba gibi, çok iyiyiz. Oğlumla ben arkadaş gibiyim. Zaten o doğduğunda henüz sakallarım bile çıkmamıştı. 18 yaşındaydım. Sokakta “Bana baba deme sakın, abi de” diye tembih ederdim. Simdi arkadaş gibiyiz. 20’ye girerken benim oğlum oldu. Ve o sekiz sene içinde çok iyi yetiştirdiğimi fikirlerimi ve düşüncelerimi dünyaya bakışımı ona çok iyi anlattığımı ve onun da dünyaya çok iyi gördüğünü ve inandığını düşünüyorum.
Gönlüm Rize’de
Tüm Rizeliler biliyor ki benim gönlüm hep Rizelilerle. Kalbim her zaman Rize için çarpar. İnanıyorum ki Rizelilerin yüreği de bizim için çarpıyordur. Bu aralar en büyük sevincim Çaykur Rizespor'un Süper Lige yükselmesi. Rizespor sevdamızdır. Rizespor’a şarkılar yazdım, yöneticilik yaptım. “Her şey Türkiye için, ama Rize çayı da çok için.”
Sinema projem var
Senaryosunu yazıp bitirdim, şimdilerde kast aşamasına getirdiğim bir sinema filmi projem var. Karadeniz ve Doğu Anadolu'dan gelen iki gencin yollarının kesişmesini anlatan çok güzel bir hikâye. Fatih'te oturduğum zamanlarda; çocukluk arkadaşımla yaşadıklarımızdan etkilenerek yazdım bu senaryoyu. İnsanların; Kürt, Türk, Laz, Arap, Alevi kökenli olsalar da barış içinde nasıl yaşadıklarını göstereceğimiz son derece keyifli bir komedi filmi olacak. Yoğun iş temposundaki halkımızın gülmeye ve eğlenmeye çok ihtiyacı var.
Davut Güloğlu’nun Kısa Hayat Hikayesi
1972 yılında Rize'de doğdu. Memur bir baba ile ev hanımı bir annenin on bir çocuğundan yedincisi olarak dünyaya geldi. Genç yaşında anne ve babasını kaybettikten sonra bir dönem futbola merak saran sanatçı, Rize Belediyespor, Salahaspor gibi amatör futbol kulüplerinde altı yıl futbol oynadı. Ancak, içindeki müzik sevgisinin önüne geçemeyerek 1991 yılında İstanbul'a gelen Davut, İstanbul'da fırın, market, sürücü kursu gibi çeşitli işlerde çalıştı. Ailesinin büyük desteğiyle 1998 yılında ilk albümü "Sarılsam da Olmayi" ile müzik dünyasına merhaba dedi. İlk albümüyle beklediği başarıyı elde edemeyen Güloğlu yine de yılmadı. Arif Sağ'ın açtığı kurslara devam ederek müzik birikimini geliştirdi. Özel kurslarla çalışmalarına devam etti. Aldığı müzikal eğitimi kendi bilgi ve yetenekleriyle birleştirdi. Karadeniz ritimlerini günümüz müzik anlayışıyla yoğurduğu albümünde kendi müziğini buldu. Birçok eser besteleyen sanatçı bu albümünde kendi eserlerini seslendirirken diğer besteci ve söz yazarlarının eserlerini de yorumladı. " Nurcanım " albümünde dört eserin söz ve müziği, bir eserin müziği, bir eserin sözü kendisine aittir. İlk albümü için "Ben beni yansıtamadım " diyen sanatçı memnuniyetsizliğini dile getirirken, sanatın eğitim ve çalışmalara gebe olduğunu kendisine bir kez daha kanıtlamış oldu. Bu doğrultuda uzun süren çalışma ve araştırmalar neticesinde 2001 yılının Ocak ayında " Nurcanım " albümünü yaptı. İlk klipini “Nurcanım”, ikincisini ise “Benim büyük Allah’ım” adlı şarkılarına çekti. İki buçuk yıl aradan sonra bomba gibi bir albümle geri döndü. "Katula Katula" ismini verdiği albümünü 2003 senesinde çıkaran Davut Güloğlu albümde söz yazarlığını da ortaya çıkardı. On iki şarkıdan oluşan albümün aranjörlüğünü Suat Aydoğan yaptı. Davut Güloğlu’nun, bir şarkıda söz ve müzik, üç şarkı da ise söz yazarlığı yaptığı albüm, 1,5 senelik bir çalışmanın sonucu olarak piyasaya çıktı. Albümünün stüdyo çalışmaları bin beş yüz saat sürdü. Uğurun bozulmamasını isteyen sanatçı bu albümde de a'dan z'ye aynı ekiple çalıştı. Zeynel Abidin'in çektiği fotoğraflarla yazın her rengini albüme taşıyan Davut Güloğlu ekranlara çıktığı ilk andan itibaren halkın büyük ilgi ve sevgisiyle karşılaştı. Her geçen gün sevenleri ve dinleyicileri artan sanatçı bu büyük ilgiyi verdiği her yeni konserde çok daha yoğun hissediyor. Güloğlu; en büyük hedefinin, özünü ve kişiliğini hiç bozmadan sanatında her geçen gün daha başarılı olmak ve Karadeniz müziğini bir gün Avrupa'ya taşıyıp sevdirmek olduğunu söylüyor. İstanbul'un Beylerbeyi semtinde oturmaktadır.
Bugüne kadar, Sarılsam da Olamayı (1998), Nurcanım (2001), Katula katula (2003), Dur Orda Dur (2004), Çat Çat (2005), Kapak Olsun (2007), Kopalım Bari (2009), Seni Seni (2012) , Aşk (2015) ve Hayat Devam ediyor- Bu kadar naz olur mu? (2018) isimlerini taşıyan on adet albüme imza atmıştır.
HABERE YORUM KAT