1. YAZARLAR

  2. Osman YAZICI

  3. Hayatın içinden
Osman YAZICI

Osman YAZICI

Yazarın Tüm Yazıları >

Hayatın içinden

A+A-

 

 

Sevgili okurlarım; bayramda siyasetten uzak, kendimi yazacağım.

Hep başkalarını yazacak değilim ya.

Bizim meslekte böyle şeyler pek olmaz, eleştiri konusu olursunuz.

Onlara da saygı duyacağım.

İnsan yaşamının zor dönemleri vardır.

Türlü mücadelelerden geçersiniz.

Bazen tökezler, bazen düze çıkarsınız.

Sevinçler, acılar kardeştir hayatta.

İlçeye inmek, okumak, başka alanlara talip olmak kolay değildir.

Karadeniz’in tüm özelliklerini bünyenizde toplamak hepsinden zordur.

Gazetecilikte ve bürokraside 30 yıl ayakta kalmak hepsinden zordur

 

*

Bendeniz Rize’nin Ardeşen ilçesi Yukarı durak köyündenim.

Okuma yazma bilmeyen bir ailenin 12 çocuğundan biriyim.

Lise sona kadar Kaçkar’ın eteklerinde çobanlık yaptım, inşaatlarda çalıştım.

Kısacası hem çalıştık, hem okuduk. Hayatın içinden geliyoruz.

Mısır ekmeği tek gıda maddemiz, beyaz fırın ekmeği ise pastamız oldu. Tabandan, tavana uzun bir yürüyüş yaptık.

İlkokulu; tek sınıflı,  tüm sınıfların bir arada olduğu tek gözlü, tek öğretmenli okulda okudum. Defter yerine, çimento torba kâğıtlarını ya da arkadaşlarımın kullanmadıkları; defterlerini kullandım.

Ortaokula, büyüklerimin pantolon ceketleri ve Trabzon lastiği ile başladım.

Almancıların verdikleri gömlekleri giydim.

Köyden ilçeye ilk kez, ilkokul diplomasına yapıştırılacak; resim çektirmek için; çay kamyonu ile gittim.

Ortaokul süresince tek göz odaya kaldım. İlk sinemaya arkadaşım; Osman Saritabak götürdü.

Annem rahmetli,22 kilometrelik köy yolundan; ilçeye sırtında ödün taşıdı, sattığı yağ ve peynir paralarını gönderdi.’Oğlum okuyup adam olacak’ sevincini hep yaşardı.

Hayata asılmam, sorumluluğum bir azda ondandır.

Oğlum mebus olacak adam” derdi. Henüz vekil olamasam da,epey yaklaştım.

Çocukken bahçelerden getirdiğimiz meyveleri,’nereden aldın’ diye sormadan yemeyip, bize ait olanla olmayanı, helal ve haramı öğreten rahmetli annem ile’Devlet adamına dua edilir, beddua edilmez. Çünkü daha zalim olur ve millete eziyer eder’ deyip, bana devlete hizmet etmenin önemini aşılayan rahmetli babamın sorumlulukları hala omuzlarımdadır.

 

*

Rize Endüstri Meslek Lisesi’ne başladığımda; gündüzleri simit sattım, yaz aylarında Hopa-Arhavi-Kemalpaşa’da inşaatlarda çalıştım, hafta sonları; emanet parayla sebze ve meyvecilik yaptım.

Ekmek alamadığım günler oldu, tek kesme şeker ile açlığımı giderdim, Evde yakacak sobam ve odunum olmadığı için; okuldaki bekçisi ile arkadaşlık kurup, okul kulübesinde hem ısındım hem de ders çalıştım, bazende uyuya kaldım.

Teknik Lisesini okumak için Trabzon’a; inşaatta çalışırken tanıştığım; Hopa-Kemalpaşa’dan Hasan Subaşı’nın petrol tankeri ile gittim. Ve o Trabzon’da uğrayacağım, selam götüreceğim ne kimseyi tanıyordum, ne de bir akrabam vardı.

 

Okula veli olarak; Trabzon Lisesi’nin karşısındaki camiden çıkan bir dedeyi ikna ederek götürdüm.

Dört yıllık eğitimim süsesinde; güneş görmeyen, pencereleri olmayan, nemden yataklar ıslanan bodrum katlarında kaldım. Ev arkadaşlarımla simit parasını bölüştük, bayat ekmek alırdık fazla tükenmesin diye.

 

*

Gazeteciliğe bulaştığım için dört yıllık İşletme Fakültesi’ni gecikmeli bitirdim, 50’sinden sonra İşletme Yüksek Lisansını tamamladım, doktoraya başladım. Ve daha nice zorluklarla, hayat mücadelesini verdik.

Çömez muhabir olarak başladığım Karadeniz Gazetesi’nden Sorumlu Yazı İşleri Müdürü ve Başyazar olarak ayrıldım. Üyesi olmaktan onur duyduğum Trabzon Gazeteciler Cemiyeti’nin bir dönem; yönetiminde bulundum.

1978 yılında Trabzon’a gelirken, tek kişiyi tanımazken,  1992’de, her Trabzonlunun tanıdığı bir gazeteci olarak ayrıldım.

Ankara’da; Flaş TV’de muhabirlik, Parlamento’da Dergisi’nde editörlük, Meclis’te danışmanlık, Milletvekili danışmanlığı, ANAP’nin yayın organı olan Petek Gazetesi’nin yayın yönetmeni, Parti danışmanlığı, Başbakan Müşaviri kadrosuyla; İki Başbakana (Mesut Yılmaz, Rahmetli Bülent Ecevit’e), Sekiz Bakana (Cavit Kavak, Hüsamettin Özkan, Fikret Ünlü, Ülkü Güney, Murat Basesgioğlu, Yüksel Yalova ve Yılmaz Karakoyunlu’ya); TRT, Anadolu Ajansı, Basın-Yayın ve Özelleştirmeden sorumlu başdanışmanlık. Anadolu Ajansı Görüntü Hizmetleri ARG’ de ve Tekel Tuz İşletmeleri’nde Genel Müdürlük. Tüpraş, Anadolu Ajansı, Denizcilik İşletmeleri, Et-Balık Kurumu, Gübre Sanayi A.Ş, Tekel Genel Müdürlüğü ve TEKA Puro’da Yönetim Kurulu üyeliği...

40 yaşına kadar tüm bu görevler nasıp oldu. 10 yıldan beri de eskisi kadar yoğun olmasam da, kendimce önemli görevler yapıyorum. Bürokrasideki görevimin yanında Üniversitelerde, “Misafir Öğretim Görevlisi” olarak hocalık yapıyorum.

 

*

Dünyalar güzeli 18 yaşında hukukta okuyan kızım Hande’ye ve sekiz yaşındaki oğlum Ata’ya; TRT Sanatçısı eşim Meliha ile birlikte iyi bir eğitim, güzel bir gelecek, utanmayacakları, onur duyacakları bir soyadı, dahası Atatürk’ün kurduğu ve bize emanet ettiği güzel bir Türkiye’yi bırakmak istiyoruz. Bu gidişle, buna muvaffak olamayacağız.

50 yaşına bu yıl girdim

Bürokraside gelinebilecek yerlere geldim. Artik bilgi ve tecrübelerimi siyaset alanında değerlendirip, ülkeme ve insanlara hizmet etmek istiyorum. Ülkeye hizmet etmenin yolu siyasetten geçiyor.

2015 benim için dönüm noktası olacak.

“Tamam” veya “Devama” karar vereceğim.

Bayramınızı kutluyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Yeni dezenformasyon yasası ve kişisel verilerin korunması kanununa göre; kişilik haklarına yönelik her türlü yayın suç teşkil ettiğinden, kurallara aykırı yorumlar onaylanmamaktadır. Lütfen bir aşağıdaki facebook yorumları bölümünü kullanınız