Kıssadan hisse
Nice çağlar açılıp kapandı,
Gelen gideni arattı mı, aratmadı mı bilinmez. Ama hepsi tarihimizde yerini aldı. Tarihte yerini alan nice şahsiyetlerimiz de oldu. Niceleri unutuldu, niceleri yanlış anlaşıldı, yanlış aktarıldı
Tarih yalan söyler mi?(!)
Tarih belki yalan söylemez, kötü anılmak, yanlış konuşulmak istemez
Ama cinler(!) yalan söyler!
Tarihi kendi adına değiştirmek için nice cinlerrr(!) vardır ki dilinde yalandan öte bir cümle yoktur.
Fakat tarih her ne kadar dili yok, konuşamaz, haykıramaz görünse de, gölgesi vardır ve gerçekleri gün gelir muhakkak aşikâr kılacaktır.
Bu konuyu kısa keselim, cinler(cin fikirliler) gelip bizi de yanıltmasın, şimdi
..
Artık çağ açıp kapamak kolay geliyor bizlere, teknoloji insanıyız ya
Yeniçağ kapandı
(!)
Sırada klavye çağımız var. İnternet âleminin biraz kaba, biraz komik bir tanımı vardır hani; KLAVYE DELİKANLISI. Parmakları klavyenin üstünde, gözleri bilgisayar ekranında, birini asan, birini kesen, birini tanımayan, birini yeren, döven, söven
Haydi savaşa
İyi de abi orda interneti nasıl bağlayacağız bilgisayara? Diz üstünü mü alıp gitsem, masa üstünü mü? Bir de DVD oynatıcı mı götürsek, savaşın şarjı bittimi(!) aralarda son çıkmış filmleri izlerdik, ZAMAN GEÇER
Zaman geçiyor zaten, hem de son sürat
Hani belki bilgisayarlarınızın başında fark etmemiş olabilirsiniz. Saat; 2008i 2 geçiyor(!) Ölüme çeyrek var
Çağ kapatıp açalım bu sayfalarda, klavye delikanlılığı yapalım bizlerde. Artık çok kolay! HEPİMİZ DELİ-KANLIYIZ. Asarız, keseriz, biçeriz, dikeriz. Akşama evde de sofraya oturur yemek yerine, bilgisayarı yeriz
Çocuklarımızı gerçeklerin içinde gerçeklerden uzak yetiştiririz. Dünya evimize bir tık kadar yakınken, bizler dünyadan öte dünyaları hayal ederiz.
Yeniçağ kapandı da er meydanı boş mu kaldı?
Fatih İstanbulu fethederken, cahiliyetin en hasını yaşayanlar, şimdi cirit mi atacaklar?
Hurra, gün bize doğdu, er meydanı bize kaldı(!) bize yani şaklabanlara
Fatih İstanbulu fethederken
Meleklerin kaç kanadı vardı?(!)
Hadi bu konuyu da kapatalım. Ne de olsa klavye ellerimde, istediğim çağı açar, istediğimi kaparım(!) istediğimi yerer, istediğimi överim, istediğim konuyu yazar istemediğimi kimseye haber dahi vermem
Bu yazıyı okuyan, bu kanalı izleyen(!) yazılanlar ve izletilenler dışında bir şey göremez, bilemez, hissedemez(!) (öyle mi?)
TV de gördüklerine kör kütük inanan ve onların sınırlarından öteye gidemeyenlere sözümüz.
..
Açlık gelmiş kapıya dayanmış, birkaç sene içerisinde belki de Irak edilmek isteneceğiz ki ağır ağır o yolda ilerleniyor. Diyorlar ya Irak hiçte o kadar ırak değil! Belki hooppp, gümmm yapmayacaklar ama şimdiden duvarlarımız çatlamakta. Sağlam surlarımızı çatlatıyorlar. İçten içe çınarın köklerine kurtlar inmekte. Zaman çatlakları aşındırır, önlem alınmazsa ÇATLAYAN DUVAR, ha bugün, ha yarın çöker...
Surlarınızı sağlam tutun.
Surlarımızı mı?
Evet, surlarınızı
Aile surlarınızı, ana baba olabilme surlarınızı, evlat olabilme surlarınızı, öğretmen, öğrenci, avukat, doktor
Vatandaş olabilme surlarınızı sağlam tutun.
Silahlı, mayınlı, bombalı bir savaş olmasa da bizleri bekleyen. Fikirlerin volta atacağı, fikirlerin insanları zehirleyip büyük kitleleri imha edeceği savaşlar var kapımızda. Fikirlerinizi diri tutun, canlı ve gerçek fikirlere ihtiyacı olacak bu ülkenin. Fikri olmayanlar sussunlar, ya da ne bileyim insanların kılık kıyafetleri hakkında yorum yapsınlar. Bu açmazsa onları Seda Sayanın 7. eş adayının kim olacağını tahmin etmeye çalışsınlar
Aslında onlarda haklılar. Ana haber bültenlerinde günün haberi olarak bunlar verilirse, onlardan da ancak bu kadar
Yani demek istiyorum ki; DESTEK OLUNULMAYACAKSA, KÖSTEK TE OLMASINLAR!
Evet, vakti geldi. Yeni bir konuya geçiş yapalım. Anlamak isteyene sayfalar dolusu yazsanız zaten anlamayacak, çıkışıp KARŞIT olmaya devam edecektir.
Şimdi sırada canlı kalkan olmak var!
Hadi her birimiz canlı kalkan olalım; Vatana.
Vatana kurşun sıkan, satılmışa değil elbet(!)
Göz göre göre, damarımıza basmaya çalışıyorlar. Onlar; birkaç kendini bilmez zevat! Acınacak halleri var, onun bile farkında değiller. Bir o yana bir bu yana ne yapacaklarını, neye destek neye köstek olacaklarını bilemeden, kime ne numara yapacaklarını kestiremeden bir şeylerde parmağımız olsunun peşinde koşturup duruyorlar. Koşturmaktan öte, bir EL onları iteliyor. EL yani, kuklaların iplerini tutan USTA EL(!)
İnsanlıktan nasibini almamışlar, tüm insani duygularımızı kullanmaya çalışıyorlar. Bizim bir asker anamız çıkıp OĞLUMA KALKAN olacağım dese ve dağda oğlunun yanında bulunsa, bu kan emiciler. Gözlerini dahi kırpmazlar! Şimdi kimin insani duygularını kullanmak istiyorlar!
.
Üç S bıktırır, zarar verir, öldürür, öldürtür
.
Sigara,
Stres,
SİYASET!
..
Konuların kısa özeti;
Demem o ki, çağ açıp kapamak bizim bildiğimiz kadar kolay bir iş değil. Yaşadığımız her gün tarih sayfalarında, dün diye, bir önceki gün, bir önceki sene, asır
Diye yerini almakta.
Dünya hayatı ne zaman biter bilinmez. Ömür başta uzun görünse de, kısacık aslında.
Kısacık yaşamlara nice güzellikler sığdırmış atalarımız. Nice hoşgörü, anlayış şehirleri oluşturmuşlar. Şimdi bizler bize sunulan bu anlayış ve hoşgörü timsali tarihimizi elimizin tersiyle itelemeye mi çalışıyoruz?
Burası Türkiye
diye diye, ne kadar da tuhaf insanlar yaptılar bizleri.
Tarih artık hızlı geçiyor ve hızlı yazılıp aktarılıyor. Hızla geçen bu zaman dilimlerinde, iyi işler yapabilmeli insan. Tarih hepimizin tarihiyse
Niçin taşın altında eller eziliyor ki, gücümüz yok değil. Yeter ki birlik olalım ve tüm taşları ortak bir gayret içerisinde yerinden söküp atalım
- Var mısınız?
- Varızzzzzz!
İyi de böyle haykırırken, elinizdeki kan ve gözyaşları da neden!
.
Sözüm/üz bitmedi
Özüm/üz ile aynen devam
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.