AKP İKTİDARI ŞU ANDAN İTİBAREN ÇÖKMÜŞTÜR

Seyfullah FIRAT

           Devlet ve millet birlikteliği canlı bir organizmaya benzer. Canlıya hayatiyet veren önemli organlar olduğu gibi devlete de hayatiyet veren kurumlar ve müesseseler vardır.  Nasıl ki her hangi bir canlı bir organizmanın vücut organları arasın da bir görev bölüşümü varsa, devlet organları ve kurumları arasında da bir iş bölüşümü söz konusudur. Her canlının sahip olduğu organları nasıl ki kendi alanında görev yaparsa, devlet içinde de kurumlar kendi alanlarında yasalarda belirtilen görevlerini yaparlar. Bir insan eliyle yemek yemesi gerekirken nasıl ki ayaklarıyla yemek yemeye kalkması doğru değilse, devletin savcısının emrinde olan kolluk kuvvetleri de ben verilen görevi takmıyorum diyemez.  Osmanlının son dönemlerinde yeni çeri ocağının askerlerinin dedikleri gibi “biz keçeye pala sallarız ve testiye kurşun sıkarız” der gibi enteresan bir durum yaşıyor bugün benim ülkem. Savcı emir veriyor, çiçeği burnundaki yeni emniyet müdürü de ben savcı falan takmam diyorsa,  ikinci bir yeniçeri ocağı vakasıyla karşı karşıya getirilmişiz demektir. Biz de bundan hem iktidar adına hem de ülke adına ciddi manada kaygılar duyuyoruz.
        Devletin içinde senin veya benim adamım ayrıcalığı başladığı zaman, siz orada devlet denilen bir yapıdan bahsedemezsiniz. Mevcut iktidar, bulaştığı iddia edilen yolsuzluklar sonrası ortaya çıkan siyası tabloya göre çok ciddi yaralar almış ve yapılan hatalarla da şu andan itibaren resmen çökmüş durumdadır. Tuhaf olan durum iktidarın bırakacağı enkazı kaldıracak bir mecale sahip muhalefet de pek ortalarda yoktur. Tek çare erken seçime gitmektir. Belki de iktidarın atacağı en doğru adım bu olur ve ülke rahatlatılır. Hiçbir iktidarın ben çöktüysem devlet de çöksün deme gibi bir hakkı asla olamaz. İktidarlar geçicidir ama devletler ebedidir. İktidar bugün kim ne derse desin çok ciddi bir sarsıntı yaşamaktadır. Bu sarsıntının tedavi adresi yalnız seçim sandıklarıdır demek yetmez. Seçimler demokrasilerin tek kriteri asla olamaz. Öyle olsaydı, Hitler veya Mussolini de seçim kazanmışlardı. Seçim kazanmış olmaları onların günahlarını silemediği gibi seçimlerde başarılı çıkmak da yolsuzlukların referandumu olarak yorumlanamaz. Yolsuzlukların aklanacağı yer sandık değil, bağımsız mahkemelerdir.
    Türkiye çok kötü günlere gebedir. Bunun en büyük sebebi iktidarın yanlış tutumu ve dış odakların kurguladıkları oyunlardır. Biz yıllardan beri yazıp duruyoruz ve hep şu tehlikeyi işaret ettik. Devletin cıvatalarının oynatıldığından, milletin kimyasının bozulduğundan, geçmişi toptan reddeden bir zihniyetin devlet üzerinde hakimiyet kurma isteğinden yakındık. Devletin kuşatılmak istendiğini, Cumhuriyet değerlerinin aşındırıldığını, Türk’ü çağrıştıran her ne varsa, bu değerlerin iktidar tarafından hedef alınarak imhaya çalışıldığını dile getirdik. Ne yazık ki zaman bizi haklı çıkardı ve şimdi yolun sonu göründü şarkısı çalmaya başladı. İktidar için bestelenen bu şarkıyı iktidar erkini ellerinde tutanların devletin canına okunan bir Fatiha’ya döndürme gibi bir inatları olmamalıdır.  Her iktidarın geldiği gibi birde gitme zamanı kaçınılmazdır. Hayır, ben gitmem, gidersem bu yapıyı çökertirim de öyle giderim derseniz, işte o zaman da bu yapının altında ezilecek ilk kafa senin kafan olur. Siyasette inat ve hırsın mutlaka bir ölçüsü olmalı. Hiçbir iktidar kurulu düzeni kendi kafasınca yeniden dizayn etmeye kalkamaz. Nasıl ki bir uçak pilotu ben bu uçağı rota dışı kullanırım diyemez ise hiçbir iktidar da ben bu devletin geçmişini toptan reddi miras ediyorum diyemez. AKP iktidarı maalesef bu hataların hepsini yaptı ve biz demeyi unutup ben merkezli bir dünya kurmanın sevdasına yenik düştü. Şimdi gelinen noktanın maalesef ötesi yok ve bu iktidarın bundan öteye bu ülkeye verebileceği başka hiçbir şeyde yok. Yapması gereken tek şey soruşturmalarının önünü açmak olmalıydı ama bu şansı maalesef kaçırdılar. Devlet kurumlarını karşı karşıya getirmekle en büyük suçu işlemiş oldular ve kendi geleceklerini riske attıkları gibi devlet hayatımızı da tehlikeye soktular. Şimdi pusuya yatmış bütün güçler sokaklara taşacak, aynen Suriye’de ve Mısır’da olduğu gibi iç savaş senaryoları devreye sürülmek istenecek. Oluşacak kaos toplumu sebebiyle uyutulan güçler devreye girecek ve Türkiye çok sancılı günler yaşamaya mahkum düşecek.  Allah milletimize akli selim, iktidar erkine de yanlışlarından dönme feraseti nasıp etsin.