Ama Allah Zorunlu Kılıyor!

Halil ÇELİK

Geçtiğimiz günlerde bir Kız İmam Hatip Lisesi’nin önünden geçerken dört genç kızımızın okul bahçesindeki sohbetine kulak misafiri oldum. Birinin başı örtülüydü, diğerlerinin değildi. Onları biraz düşündürmek için sordum:
— Burası hangi okul?
— .... Kız İmam Hatip Lisesi, dediler.
Yarı şaka, burası Kız İmam Hatip Lisesi ise başınız neden açık? diye sordum.
İçlerinden biri gayet rahat bir şekilde, “Zorunlu değil ki,” dedi.
Ben de sakin bir sesle, “Ama Allah bunu zorunlu kılıyor,” dedim.
Bir an sessizlik oldu. Yüzler birbirine baktı, gözler yere çevrildi. Ardından sessizce yoluma devam ettim.

Bu küçük diyalog, aslında büyük bir gerçeğin özeti gibiydi. Bir dönem ülkemizde başörtüsü yasakları konuşulurdu. Üniversite kapılarında, kamu kurumlarında, hatta okul bahçelerinde bile başörtüsü “sorun” sayılırdı. Bugün ise garip bir şekilde, başörtüsü Müslümanların kendi iç dünyasında bir “sorun” haline geldi.

Birçok mütedeyyin aile, bu konudaki gevşemeden rahatsız ama elinden bir şey gelmiyor. Öte yandan bazı mütedeyyin ! aileler, kızlarının ya da gelinlerinin başörtüsüz hallerini sosyal medyada rahatça paylaşarak, farkında olmadan başörtüsüzlüğü sıradanlaştırıyor.

Oysa başörtüsü Allah’ın bir emridir.
Kur’an-ı Kerim’de,
“Mümin kadınlara söyle, gözlerini sakınsınlar, iffetlerini korusunlar, süslerini açmasınlar; başörtülerini yakalarının üzerine vursunlar.”
(Nûr Suresi, 31)
buyrulmaktadır.

Peygamber Efendimiz de, “Kadın ergenlik çağına erdiğinde, yüz ve elleri dışında vücudunun görünmesi helal değildir.” (Ebu Davud, Libas 33) buyurarak bu hükmü açıklamıştır.

Yani bu mesele bir “tercih” değil, bir iman meselesidir.
Ama ne yazık ki günümüzde tesettür, manevi bir yükümlülükten ziyade, kişisel bir opsiyona indirgenmeye doğru gitmektedir. 

Elbette bu dönüşümün psikolojik, sosyolojik ve kültürel birçok nedeni var. Fakat burada özellikle bir noktaya dikkat çekmek istiyorum:
Nasıl ki bir sanat ya da meslek lisesinde öğrencilerden belli bir vasıf, kıyafet ve disiplin kurallarına uymaları bekleniyorsa, İmam Hatip Liseleri’nde de aynı kararlılık gösterilmelidir. Çünkü bu okullar, sadece bir eğitim kurumu değil; aynı zamanda bir değer aktarım merkezidir.

İmam hatiplerde başörtüsü “isteğe bağlı” hâle gelirse, bu sadece bir uygulama zafiyeti olmaz; aynı zamanda başörtüsüzlüğün normalleşmesi sürecini hızlandırır. Zira kemiyet uğruna keyfiyetten taviz verilirse, ortada ne bir mesele kalır ne de bir dava…

Bir diğer husus da, artık bu okulların isim ve misyon olarak yeniden ele alınması gerektiğidir. “İmam Hatip” ismi, günümüzde toplumun gözünde tam karşılığını bulmuyor. Çünkü bu okullardan mezun olan kız öğrenciler “imam” olmayacaklar. Bu nedenle isim, maksadı daha doğru yansıtmalı: “İslami İlimler Kız Lisesi” gibi…

Sonuç olarak, eğer etki ve yetki sahipleri bu konuda gerekli adımlar atılmazsa, sadece bir okul disiplini değil, bir şiar kaybolacaktır.
Müslüman kadının kimliğini temsil eden başörtüsü, bir modaya, bir tercihe, bir isteğe indirgenecektir.

Ve o zaman belki bir gün, bir okul bahçesinde aynı soruyu tekrar sorduğumuzda, cevabın ardından kimse şaşırmayacaktır...
Ama Allah zorunlu kılıyor.