BAYRAM HEDİYESİ, MOSKOVA CAMİİ’NİN AÇILIŞI

D. Ali TAŞÇI

 

            Dün öğle saatlerinde, Sayın Cumhurbaşkanımız R. Tayyip Erdoğan’ın, Rusya Devlet başkanı Putin’in, Filistin lideri Mahmut Abbas’ın ve Rusya’daki Müslüman liderlerin katılımıyla Moskova Camii’nin açılışı yapıldı. Koç gibi bir cami, Moskova’nın ortasında Müslümanların hizmetine sunuldu. Bu camiyle birlikte Moskova’da altı cami bulunuyormuş.

            Televizyonun karşısına geçip canlı yayında caminin açılışını izlerken, içimden duygu nehirleri akıp durdu. Moskova’daki dini liderle Putin aynı anda caminin açılışını gerçekleştirmek adına, bezle örtülü alanın bezini indirirlerken, Moskova’yı tekbirler ve Salâvatlar inletip durdu.

            Putin, Avrupa’da adeta Müslümanlara savaş açılırken, kendi ülkesinde caminin açılışını yaparak ve bunu yaparken de Abbas’ı da davet ederek, hem Avrupa’ya hem de İsrail’e bir mesaj da vermiş oldu.

            “Eh, bunlar devletler arasındaki incelikleridir, olur böyle şeyler.” diyebilirsiniz; ama dün de aynı yerde bir devlet yok muydu? Yirminci yüzyılın başından, neredeyse sonuna kadar, “Sovyetler Birliği” denilen ve ülkesinde bütün dinleri yasaklayan bir sosyalist- komünist devlet yok muydu? Bütün camiler, kiliseler, havralar kapalıydı bir asırlık dönem içerisinde ve ibadet özgürlüğü tanınmıyordu.

            Bu zulüm devleti bir asır bile dayanamadan yok olup gitti. Birkaç neslin içinden manevi duyguları çalıp gitmesine rağmen, ardından hemen yerden biter gibi ibadethaneler açıldı ve o güne kadar fıtri ihtiyaçlarını bastıran insanlar, inançlarını yaşayabilmek adına mabetlere koştular.

            Sayın Cumhurbaşkanımızın katılımıyla dün gerçekleşen Moskova Camii’nin açılışında eminim gözyaşlarını tutamayan birçok insan olmuştur. Evde halim anlaşılmasın diye odadan odaya geçmek zorunda kaldım; ağladım! Nasıl ağlamaz insan; dün, “ Komünistler Moskova’ya!” diye tempo tutulurken, bugün, “ Müslümanlar Moskova’ya!” demekten kendimizi alamıyoruz. Ben olaya, hiçbir siyasi boyut katmadan bakmak istiyorum; kim nasıl düşünürse düşünsün! Sonuçta Moskova’da bir cami açılmıştır ve on binlerce Müslüman orada Rabbine secde edecektir. Hayatları boyunca bulundukları yerde bir kere bile Allah’a secde etmeyen nursuzların, bu olaya karşı da olumsuz tavır takınacaklarını unutmadan, böyle düşünüyorum.

            Bugün Bayram ve on binlerce Müslüman Moskova’da bu camide namaz kıldı, Allah’a secde etti; ellerini Rahman’a açarak duada bulundular. Bunları bizler, yirmi beş- otuz yıl önce hayal bile edemezdik. Cumhurbaşkanımızın, caminin açılışı sırasındaki durumunu, yüz şeklini görerek halini anlamaya çalıştım. Aynı dönem, aynı fikirlerle hayatı birlikte paylaştık; duygularını hissedebiliyorum. Bir insan nerelere gelirse gelsin, çocukluk ve gençlik yıllarında almış olduğu eğitimi, paylaşmış olduğu kültürel ortamı unutamaz; onlar hep onun üzerinde iz bırakır. Caminin açılışı sırasında güneş gözlüğünü gözlerine taktı. Eminim gözyaşlarını, ruhunun derinliklerinde demliyor ve olup bitenleri, Rabbine hamd ederek karşılıyordu. Lider, halkının inançlarına saygı duyan değil, bu inançları en üst düzeyde yaşayıp halkına model olan, onları sürekli yenileyen insandır.

            Yıllar önce bir yerde okumuştum: Sovyetler Birliği’ne giden ve bir Müslüman eve konuk olan yazarlarımızdan biri, konuk olduğu evin vitrininde bir kavanoz içinde toprak görür. Bunun ne olduğunu, evin yaşlı hanımına sorar. Yaşlı kadın, gönülleri titreten şu cevabı verir:

            “ Evlâdım, o toprak, İstanbul’da ezan sesi duyan topraktır ve bizim için candan daha kıymetlidir!”

            Ne günlerden ne günlere!..

            Dünyada gelişen siyasi oluşumların elbette bir izahı, arka planı vardır; bunu kimse inkâr edemez. Fakat Müslümanlar bu kadar seküler algı ve anlayışlarla hayatı değerlendirmeye kalkışamazlar. Allah’ı devreden çıkaran anlayışlar, Müslümanların yolunu gösteremez. Siz elinizden geleni yapıp, arkasından da ellerinizi O’na açarak sadece O’ndan yardım dilemedikçe, diğerlerinden ne farkınız kalır? Bugünkü Müslüman âleminin belki de en büyük sorunu, duygu yüklü gözyaşlarını demleyememesidir. Tayyip Erdoğan’ın en büyük silahı gözyaşlarıdır; bu onun samimiyetinin mührüdür ve Allah katında da bir değere sahiptir. Bu kültürel ve medeni ayrışmayı bilemeyenler mazur görülebilir de bilip karşı çıkanların güçlerinin Allah’tan büyük olmadığına da artık Müslümanlar iyice inansınlar.

            Moskova’da cami ve secde eden Müslümanlar! Yeryüzü Müslümanlara secdegâh kılınmadı mı? Lideriniz, inançlarınızın liderliğini de yapmıyorsa, sizler köle gibisiniz dünya meydanında.

            Yıllar sonra bizlere bugünleri gösteren Rabbimize şükrediyoruz. Buna öncülük eden Sayın Cumhurbaşkanımıza, herkese ve her kuruma ( Diyanet İşleri Başkanlığı başta olmak üzere) teşekkür ediyoruz, millet olarak.

             Bu bayramın en büyük armağanı bu bence. Bayramınız mübarek olsun!

                             D. Ali TAŞÇI (dalitasci@hotmail.com) Twitter:@DAliTasci