Bayramınız kutlu olsun

D. Ali TAŞÇI

Nedense bayram gelince bir tarafım güler, diğer tarafım ağlar. Hüzünle neşe aynı evi paylaşırlar. Tam olarak nedenini ben de bilemiyorum. Çevremde benim gibi olanlar da var. Demek ki bu, bana özgü bir şey değil, herkesin içinde olabiliyor.
Akif merhum, şiirinde her iki duyguyu dile getiriyor:
“ Âfak bütün hande, cihan başka cihandır;
Bayram ne kadar hoş, ne şetaretli zamandır!
Bayramda güler çehre-i masum-i sabâvet,
Ümmid çocuk sûret-i sâfında ıyandır.”
( Ufuklar gülümsüyor, dünya başka dünyadır. Bayram ne kadar hoş, ne sevinçli, şen zamandır. Çocukluk çağının günahsız çehreleri bayramda güler. Ümit, saf bir çocuk sûretinde ortaya çıkar. )
Bu, bayramın şen, şakrak yüzüdür. Öteki yüzü yok mudur? Onu da şöyle dile getirir:
“ Uzunca saçlı güzel bir kız ağlayıp duruyor,
Gelen geçen, bu niçin ağlıyor? diye soruyor.
- Yetim ayol… Bana evlât belâsıdır bu acı,
Çocuk değil mi? “ Salıncak” diyor…
- salıncakçı!
Kuzum, biraz da bu binsin… Ne çıkar, sevabına say…
Yetim sevindirenin ömrü çok olur…
- hay hay!”
Hayat, bir çelişkiler meydanıdır. Bayram, hayatın adeta dokümanı gibi olduğu için, çelişkiler orda daha bir ortaya çıkar.
Eskiler, “ Çok gülme, başına bir şey gelir.” derlerdi. Belki de kahkaha, geleneğimizde bu yüzden güzel görülmemiş, tebessüm sadaka sayılmıştır.
Kahkaha sanki, içlerinin dipsiz kuyusuna düşen insanların çığlık sesi gibi geliyor bana. Sevincin mi, kahrın mı çocuğu olduğu net değil. DNA’sı bozuk.
Tebessüm ise, aydınlık bir gönülden dışa sızan bal gibi, yüzde duruyor. Gül bahçesi bir kalbin, yüzde şekillenen goncaları gibi.
Bireysel duyguların yanısıra, toplumsal yönelişlerin de zirve yaptığı vakitlerdir, bayramlar. Büyüklerinizin ellerini, küçüklerinizin gözlerini öperken size adeta yeni dünyalar keşfettirir.
Bir yandan çocukluğunuzu hatırlar, sevinçle hüzün arasında gider gelirsiniz; öte yandan, daha geçen bayramda elini, gözünü öptüğünüz sevdikleriniz şimdi yanınızda yok; ebedi yolculuğa çıkmışlar.
Bayram bana faniliği hatırlattığı için onu çok seviyorum, beni ağlatsa da.
Dargın durduklarınızla barışmanız size sürur verir, sizinle dargın olduğu halde dünyadan göç eden yakınlarınızı düşünür, üzülürsünüz.
Eş dost, konu komşu ziyaretlerinde zihninizde hatıralar canlanır, güzel bir iş yapmanın mutluluğunu tadarsınız; öte yandan bir yetimin yere düşmüş bakışları yüreğinizi dağlar.
Genç yaşındaki oğlunu kaybetmiş bir annenin ziyaretine gitmiştik; ananın gözbebeği sanki bir ada gibi sularla kuşatılmıştı. Öte yanda, yeni evli bir çiftin, büyüklerinin ellerini öpme yarışını seyrederken, hayat bütün canlılığı ve neşesiyle akıyordu, orada.
Bir bayram günü, yetim ve öksüz çocukların barındığı mekâna, onların bayramını kutlamak için gitmiştim. Her şeye rağmen gülümseyemiyorlardı; başlar eğik, gözler buğuluydu.
“Çocuklar” dedim, “Siz, Hz. Muhammed’i duydunuz mu?”
Birden başlarını kaldırdılar ve : “ Evet, duyduk.” dediler.
“Biliyor musunuz, O şimdi yaşasaydı, sizinle beraber bu mekânı paylaşacaktı.” dedim.
“Nedenmiş o?” dediler.
“Çünkü o da yetim ve öksüzdü, tıpkı sizin gibi!”
Kimi çocukların gözlerinden boncuk gibi yaşlar aktığını hiç unutamıyorum.
Bayramdır diye lüks arabanızla gideceğiniz hısım ve akrabalarınızın yanına mutluluk mu yoksa kin mi götürdüğünüzü bir kez daha düşünün.
Haramla şişen zenginlerin uşakları var, ama dostları yok; senin dostun olsun yeter. Zaten vatan birkaç dosttan ibaret değil midir?
Bayramda zenginler bir kez daha düşünmeli, mallarını nereden kazanıp, nereye harcadıklarına dair. Fakirler, helal yollarla kazançlarını artırma yollarını araştırmalı.
Kalplerini kin yurdu haline getirenler, aynı yeri din yurduna çevirmenin çarelerini bulmalı.
Anne ve babalar çocuklarına öyle davranmalı ki, bayram, onların beyinlerinde zihinsel kod haline gelmelidir.
Apartmanda yalnız yaşamanın kıyamet olduğu bilinciyle, komşunun daire kapısının zili öttürülmeli.
Eşler, birbirlerine karşı, bayramın hatırlattığı faniliği kuşanarak, daha hoşgörülü davranmalı; “illa ben” diyerek aile içini cehenneme çevirmektense, “birlikte” prensibini benimseyerek evi cennet yapmanın yollarını aramalıdır.
Devletlülerimiz de bayramda adil olmanın ne anlama geldiğini bir kez daha düşünmeli, ehil olmayanları iş başına getirmenin kıyamet olacağını düşünmelidir.
Bayram bize faniliğimizi hatırlatmalıdır.
Bayram, insana metafiziksel bir dünyanın sezgisini veriyor.
Bayramı bize hediye edene şükür.
Bayramınız kutlu olsun.