BU GİDİŞE KİMLER DUR DİYECEK

Seyfullah FIRAT

Hiçbir millet dış saldırılarla asla toptan imha edilemez. Milletlerin tarih sahnesinden silinmesi veya tarihe gömülmesi dış saldırılardan daha çok kendi evlatlarının gafletleri, delaletleri veya ihanetleri neticesinde yaşanır. Şanlı geçmişimizi objektif bir yaklaşımla sorguladığımız zaman başımıza gelen belaların en dayanılmaz olanlarının içimizde yaşayan gafiller yüzünden geldiğini açık bir şekilde görürüz.

Osmanlının parçalanıp dağılması aynı gaflet veya delalet erbabının ihanetleri sonucu yaşanmıştır. Bu millet kendi evlatlarından çektiği kadar başka hiçbir düşmanından çekmemiştir. Harici düşmanlarımızın en zor şartlarda bile hiçbir zaman diz çöktüremediği bu millet ne acıdır ki, kendi evlatlarının yanlışları yüzünden defalarca yok olma tehlikesiyle yüz yüze gelmiştir.

Her yok oluş veya yıkılış tehlikesi yaşadığımız zaman bu millet bir şekilde çıkış yolunu bulmuş, en zor şartlarda bile ayağa kalkmasını yeniden başarmıştır. Son zamanlarda yaşamakta olduklarımızı hafife almak belki de millet hayatımızın en büyük yanılgılarındandır. İçinden geçmekte olduğumuz şartlar çok ağırdır şartlardır ve her saniye aleyhimize gelişen oldubittilerle karşı karşıyayız. Dış politika da resmen teslim bayrağı çekmiş bir durumdayız.

Koskocaman imparatorluktan elimizde kalan bir avuç Anadolu toprağı bile küresel odaklarca bize çok görülmekte ve topraklarımız parçalanarak elimizden alınmak istenmektedir. Asırlarca birlikte yaşadığımız öz kardeşlerimiz şimdi bize düşman edilmiş ve bizden koparılarak küresel eşkıyaların hizmetkarı yapılmak istenmektedir. Üzerimizde ki oyunlar çok açık bir şekilde oynanmasına rağmen, milletin mukadderatına hükmedenlerin bu tezgahlara karşı derin uykularda olmaları işin en acı tarafıdır.

Vatan topraklarımız lime lime edilirken halen bazı şarlatan takımının Osmanlıyı yeniden inşa ediyoruz yaygaraları artık sınır bozucu doza ulaşmış bulunmaktadır. Benim devletim bugün eğer bir dağ eşkıyasının ayağına giderek yardım dileniyorsa bu durum bu millet için bir züldür. Bu onur kırıcı durumları halen bazı çevreler onur vesilesi yapıyorsa başımızı ellerimiz arasına alıp düşünmemiz lazım.

En son manzaraya göre Kürt ambalajı altında büyük İsrail devleti sınırlarını Iran sınırından İskenderün körfezine kadar uzatmış bulunmaktadır. Güney doğumuzun bu yeni yapıya entegre olması için ciddi tehditler ve hesaplar söz konusudur. Bütün bunlara rağmen halen birileri her şeyi güllük gülistanlık göstermeye çalışıyorsa bu manzara delaletin çök ötesinde bu millete resmen ihanettir.

Türkiye resmen oyuna getirilmiş ve kendi bölgesinde yalnızlığa mahkum edilmiştir. Teslimiyetçilikte sınır tanımayanlar bu kafalarla bu işlerin üstesinden gelemeyecekler diye korku duyarım. Halen Ordusunun yarısı hapiste olan ve savaşın eşiğinde olan bir ülke düşünün. Bu korkunç tablo karşısında endişe duymamak nasıl bir zihniyetin eseri olabilir. Türkiye resmen fiili bir işgal tehlikesiyle ve bölünme sancısıyla kıvranmaktadır. Bu acı gerçekler milletten saklanmaktadır. Bugün Güney doğumuzda resmen bir iç isyan söz konusudur ve her gün şehitlerimiz gelmekte ve her gün vatan evlatları kendi vatan topraklarımızda kahpe kurşunlara hedef olmaktadır.

Bugün büyük şehirlerimiz bile her türlü tehdide ve sabotaja karşı korumasız durumdadır. Batı illerinde hoş olmayan sesler çıkmaya başlamıştır. Devlet kademelerinde ki bütün doğu kökenli insanları diledikleri bölgeye gönderin gibi talepler ve sesler yükselmeye başlamıştır. Böylesine tehlikeli gelişmelere karşı halen Cumhuriyetle uğraşan gafillerin adlarını nasıl koymamız gerekir acaba. Bu ne zillettir bu ne delalettir. Her şey elimizden gittikten sonra mı aklımızı başımıza toplayacağız. Allah aşkına kendimize gelelim ve tek vücut olduğumuzu herkese gösterelim artık. Zaman iktidarla muhalefetin kucaklaşma zamanıdır. Zaman siyası kavgalardan uzak durma zamanıdır. Zaman millete moral yüklemenin zamanıdır. Ne yazık ki biz halen iç siyasette bir birimize tezgah kurmakla uğraşıyoruz. Bize de geriye Allah ıslah etsin demekten başka bir şey kalmıyor..