DEİSTİN, ATEİSTİN İSYANI HAYRA VESİLE OLABİLİR Mİ?

D. Ali TAŞÇI

 

            Sohbet ortamlarında konuşulan konular çeşitli olsa da, genelde gençler üzerinde yoğunlaşılır. Gençlerin isyanından söz edilir. “Bin bir türlü” olumsuz davranışları dillendirilerek hükümler ortaya konur. Bu “hükümler” içerisinde neler yok ki: “ Dövmek, hapsetmek, gönül koymak- küsmek, harçlıksız bırakmak, evden kovmak!..”

            Bizler Müslümanız ve dertlerimize çare olarak da dinimizden çözümler üretmek durumundayız. İşin aslı da budur; çünkü dinimiz fıtrat dinidir; insanın doğasına uygundur ve uygun çözümler üretir.

            İsyan, ferdiyetin/ kişiliğin başlangıç basamağıdır. Genç, isteklerine, arzularına, beğenilerine set olarak konan şeylere karşı isyanı seçer ve “ben de buradayım.” der. İlk bakışta bu normal ve olağandır. Hatta olması gereken şeydir; çünkü kişilik, toprak altındaki tohum gibidir, toprağı patlatmadan filiz veremez.

            İsyanı olmayanın imanı kâmil /olgun değildir; çünkü onun kişiliği henüz gelişmemiştir.

            Konuyu açmam gerekiyor:

            Bir su bardağı düşünün; bu bardağın yarısı çamurla doludur. Siz de bu bardağa su doldurdunuz. Bu su içilir mi? İçilirse tadı bozuk olmakla kalmaz, mideyi, bağırsakları bozar, sağlığa zarar verir. Sağlıklı su içmek için önce bardak iyice temizlenir, sonra temiz su bardağa konur ve tadında sağlıklı su içilir.

            İmanın alameti “La ilahe illallah”tır. “La ilahe”nin anlamı “Hiçbir ilah yoktur.” demektir. Kalpteki “şirk” çamurlarını temizlemenin yolu demek ki budur. Kalp temizledikten sonra, “İllallah” aşkla şevkle seslendirilir. Bunun anlamı da şudur; “ Ancak Allah vardır.”

            “La ilahe” bir isyandır, bir karşı çıkmaktır, bir reddiyedir; Allah’a rağmen hüküm koyanlara, ideolojilere ve onlara kulluğa çağıranlara, faniliği ilahlaştıranlara, fıtratı bozanlara… karşı bir isyan, bir reddiye.

            İman, sadece kabullerle olacak bir şey değildir; bir mümin, önce reddiyesiyle, isyanıyla kimlik bulur, içini temizler ve orasını Allah sevgisiyle doldurur. İç temizlenmeden Allah sevgisi oraya gelmez.

            Gençlik; kişilik geliştirme, isyan çağıdır. Kişilik geliştirme sürecine giren gencin önüne engeller, barikatlar koymak yerine, onun iç çamurlarını temizleme sürecine yardımcı olmak gerekir. Onun bu isyanını tağuta karşı yönlendirmek, eğitimin ana hedefi olmalıdır: Haksızlığa isyan ettirilmeli, hukuksuzluğa, adam kayırmaya, her türlü ahlâksızlığa, rüşvete, edepsizliğe, namussuzluğa, şirretliğe… karşı isyan ettirilmelidir. Bunların hepsi “La ilahe” makamıdır ve gencin içinin boşalmasına ve kendine güvenine vesile olur; bir kişilik bulur. Bundan sonrası kolay gelir; “İllallah!” “ Rabbim, büyük olan ancak sensin!”

            Çamura suyu karıştırmanın adı şirktir. Allah’ın sisteminden başkasına gönlünü açmanın adıdır bu. Evreni, galaksileri; seni ve tüm âlemi yaratıp, onlar arasında uyum sağlayan Allah, senin hayat nizamına mı uyum koyamamıştır? Gönül gözü çamurla dolu olan biri veya birileri bunu nasıl görsün? Bunu göremeyenlerin, gencin başına dikilip onun “isyan”ını suçlamaları doğru bir davranış olabilir mi?

            İnsanımızın birçoğunun reddiyesi olmadan kabulleri var ki, bunun adı, çamurlu su içmektir. “Ama”yla başlayan sözleri bitmemektedir. “Ama’yla, fakatla, lakinle” iman bir arada nasıl barınsın? Vücudun hastalığı nasıl keyifleri kaçırırsa, iman hastalığı kişilerin ruhunu bozduğu gibi, toplumu da alt üst eder. Alt üst oluşları hep karın açlığında aramamak gerekir; ruh açlığı, iman açlığı ebedi bir savruluşun çığlığıdır!

            Sen çamurlu su içer ve bunu da gence sağlıklı su diye sunarsan, deist de ateist de gelir, bardağını kırar! İyi ki kırmıştır, belki temiz bir bardağa sahip olursun.

            Gençlerimizi anlamaya çalışalım; enerjilerini şeytana ve onun yolundan gidenlere karşı kullanmaları için onlara yardımcı olalım. Genç, engin denizlere açılmak ister, heyecanlıdır; onları kırmadan limanın güzelliklerini onlara sezdirelim, yüzme öğretelim. Göreceksiniz, bir gün tuttukları taze balıklarla kapınızı çalacaklardır.

            Düşmekte olan bir uçakta ne deiste rastlanır, ne de ateiste. Gençlerin uçağı henüz irtifa kaybetmediğinden “la ilahe” makamındalar. Hayat uçağı bir irtifa kaybetsin, göreceksiniz hepsi ellerini açmış vaziyette “illallah” diyeceklerdir.

            Evet, şeytana ve şeytanlaşmış kişi ve düzenlere isyan eden, sonunda Allah’a ve O’nun Peygamberine iman eder ve rahat eder.

D. Ali TAŞÇI (dalitasci@hotmail.com) Twitter:@DAliTasci