FİZİKTEN KİMYAYA BİR YOLCULUK: ORUÇ

D. Ali TAŞÇI

 

            Hz. Mevlâna , “İbadet, evrenle bütünleşmektir.” der. Varlık içinde her şey aslında birbirinin ya tamamlayıcısı, ya da devamıdır; çünkü bir otun yeşermesi için bir evrenin var olması gerekiyor. Otun nabzında evrensel bildiriyi okumaktır, ibadet ve okuyup evrenle bütünleşmektir.

            Oruç mevsimine girdik. Bugün Ramazan’ın birinci günü. Rabbimizin bize göklü armağanıdır, oruç. Acziyetimizin, kulluğumuzun ruhlarımızda şifrelenmesidir. Nefsimizin azgınlığına karşı Müslüman’ca bir duruştur. Vücut ülkesinde fiziği yaşarken, metafiziğe bir kanatlanıştır. Sonsuzluğun ab-ı hayatından kana kana içmektir. Gün be gün zayıflayan din bağının, varoluş bağının bir aylık bir zaman dilimi içerisinde kuvvet kazanması, toplumun yeniden sağlık bulması halidir, oruç. Oruç, “Bildim seni ey Rab!” itirafında bulunan nefsin de gerçek bayramı ve kimliğini arz edişidir.

            Her yaşın ayrı bir yuvası vardır, oruç yurdunda. Çocukluğumuzun masalımsı dünyasının sahurları, teravihleri ileri yaşlarımızdaki ruh birikintilerimizi kanatlandırır. Teravih namazlarındaki tekbirler, salât ve selamlar, Müslümanların ortak sevinçleri bizi biz yapan medeni dünyamızı oluşturur.  Oruç medeniyetinin birer üyesidir her Müslüman;  bunun için özgürdür ve kullara kul olmaktan uzaktır. Nefsini esir alan bir insan, başkalarına kul olmaz ki!

            Kimliğimizi mayalayandır, oruç; mayalayan ve ondan ilahi bir şahsiyet oluşturan! Oruç mayası ile mayalanan mümin, cennet vatandaşı olur. Ruhumuzu kalıba dökendir oruç, İbrahimî teslimiyetle ve Yusuf suretinde. Muhammedî bir aşkın miracında kanat vuruştur; yokluğun sesini duyarak! Yılın diğer aylarında yıpranan, yorulan; hatta kendinden geçip baygınlık geçiren ruhun yeniden onarılması, dinlenmesi ve ayıkması için ilahi bir fırsattır, oruç. Bir canlılık, yeniden bir doğuştur. Maddeyi esaretine alarak, ruhun özgürlüğünü yaşamaktır ve bunun asla izahı yoktur. Bunun izahı, bizzat oruç tutmaktır.

            Oruç ve namaz! Birbirine bu kadar çok yakışan iki kelime, iki kavram sözlüklerde yoktur. Fiziğine oruç tutturan mümin, ruhuna da namaz orucunu tutturarak miraca yükseliyor! Dünyada bundan daha büyük ve görkemli bir şölen mi olur? Oruçlu bir ağızla namaza duran bir mümini hayal edin, işte canlı bir cennet vatandaşı odur; ona bakıp bakıp kendinizden geçebilirsiniz. Güzel insanlar öyle söylememişler miydi; “ Kendinde olmak küfür, kendinden geçmek iman!”

            Bir ay boyunca oruç tutarak bayramı donatırız ruhumuzda ve fiziğimizde. Bir ay boyunca nefsimizi susturur ve ruhumuzu kanatlandırırız. Kanatlanan ruh, bayram sevinci ile bütünleşince insanda kişilik oluşur. İşte bu kişinin adı Müslüman’dır. Bayram, arınmış mümine armağandır, Rabbi tarafından. Bundan daha görkemli armağan mı olur?

            Oruç, mümine yakışan ilahi bir elbisedir.

            Orucunuz mübarek olsun!

D. Ali TAŞÇI (dalitasci@hotmail.com) Twitter:@DAliTasci