G.Kurmay Başkanı derhal açıklama yapmalıdır

Seyfullah FIRAT

Biz uzun yıllardan beri her gün ve her saniye bu ülkenin güzel insanlarına seslenerek yalan ve iftiralarla kurulmak istenen yenidünyanın sözde yeni Türkiye’sine isyan edercesine yazılar yazdık.

Bu memlekette her ne kadar vatansever insan varsa, bazı zibidiler hariç hepsinin uyduruk bir takım belgelerle içeri tıkıldıklarını dile getirmeye çalıştık.

Tehdit ve şantajlarla korku imparatorluğu kurmak isteyenlere her şartta karşı durduk. Bu konulardaki var olan ısrarımız saklı kalmak kaydıyla şimdi ne yazık ki başka bir takım konularda da yanıldığımızı veya muhabbet duyduğumuz çevrelerce yanıltıldığımızı itiraf etmek durumundayım.

 

Ömrüm boyunca birçok defa yanıldığım, yanıltıldığım veya bu sebeple de mahcup düştüğüm zamanlarım da olmuştur. Güvendiğim dağlara kar yağması sonrasında duyduğum mahcubiyet sebebiyle yüzümün demir ızgaralar gibi kızardığı zamanlarım da olmadı değil.

Herhangi bir meselede yanıldığımı fark edince de hiç bir zaman taassuba düşmeden medenice özür dilemesini bildim ve asla da bağnazlığa düşmedim.

Yaşadığım mahcubiyetlerim elbette her insan gibi bizi de biraz daha temkini davranmaya, önyargılardan uzak kalmaya her ne kadar motive etmiş olsa da, yinede zaman zaman ciddi yanılgılar yaşadığımızı acı da olsa belirtmek durumundayım.

Cumhuriyete ve onun temel orijinlerine olan bağlılığım, Türk milletine olan sonsuz saygı ve muhabbetim sebebiyle, bazı kurumlara veya şahıslara belki de hak ettiklerinin çok ötesinde güvenme veya saygı duyma gibi yanlışlarım da oldu.

Değişik zeminlerde ve değişik zamanlarda yapmış olduğum kişisel sohbetlerimde, katılmış olduğum bazı televizyon programlarında veya değişik köşelerde yazdığım günlük yazılarımda hararetle savunduğum ve toz kondurulmasına gönlümün asla razı olmadığı kurumlarımızın en başında Türk Ordusu gelmektedir.

Türk Ordusu bu toplumun elbette bir parçasıdır. Toplum genelindeki artılarımızla eksilerimizin aynen yansıdığı bir yapıdır. Ordumuz, niteliği olduğu kadar nicelik boyutu da söz konusu olan gözbebeğimiz olan kurumlarımızdandır. Bu sebeple Ordu düşmanlığı yapan çevrelere karşı amansızca savaştım ve bunu kendime adeta bir görev olarak hissettim.

Ancak ne acıdır ki, ortalarda dolaşan bir takım ses ve görüntü kayıtları karşısında boynumuzu eğmekten başka çaremizde kalmadı.

Belki de benim iddia ettiğim gibi birilerinin kurmuş oldukları yalan belge üretme fabrikaları tam mesai çalıştığı da doğrudur. Ancak öylesine konuşmalar ve kasetler piyasaya sürülmüştür ki, bunların hiçbirisini inkar edebilmemiz asla mümkün değildir.

Hele hele en son olarak internete düşen, bu ülkede Hava Kuvvetleri Komutanlığına kadar yükselmiş bir zatın, evladı yerinde olan bir Binbaşıyı karşısına alıp, ona “Karaköy çocuklarının bile kullanmayacakları” bir dille sitem ve hakaret ettikleri şeklindeki sesli kaseti kabullenebilmemiz mümkün değildir.

Eğer bu kasetler uydurma ve montaj kasetler ise, bu iftiralar karşısında Sayın Genel Kurmay Başkanının yapacağı hiçbir şey yok mudur?

Ortadaki söz konusu fotoğrafın karşısına geçip, yeni bir ordu kuralım diyen kötü niyetli zerzevata elbette diyebilecek tek sözümüz dahi kalmıyor.

Bunca pisliğe bulaşmış, ‘Heronları düşürelim, bizimkiler çok fazla kayıp verdi’ diyen şerefsiz halen bu orduda görev yapıyorsa ve bu haberler doğru ise, başımızı iki elimiz arasına alıp yeniden bir değerlendirme yapmamız lazım.

Ülkesine ihanet eden bir takım şerefsizlerin orduya sızması başka şey, söz konusu alçakların halen orduda o elbisenin altında görev yapması çok daha başka bir şeydir.

Dünyanın her hangi ordusu olursa olsun, benzer pislikleri tespit ettiğinde o pislikleri suya sabuna dokunmadan imha ederler. Bizim her şeyimiz olan kahraman ordumuzun söz konusu pislikleri bünyesinde tutmasına hiçbir Türkün gönlü razı olamaz.

Epey zamandan beri bu milletin milli ordusu üzerine bir takım kirli oyunların oynandığını bu topraklarda yaşayan böcekler bile biliyor. Ancak, bu oyunu oynayanlara ordu içerisinden duvar pası yapan alçaklar da vardır. Bunca ses kayıtları, bunca belgeler bir yerlerde imal edilip bir yerlerden servise sokulduğunu hiç birimiz inkar edemeyiz.

Şimdi terörle mücadele etmek amacıyla ikinci bir ordu peyda etmek isteyen odaklar var. Söz konusu odakların bu cesareti nereden aldıklarına şaşıyoruz. Adamlar bu orduyu imha etmeye karar vermişler ve bunun alt yapısını zihinlerde de oluşturmuş bulunuyorlar. 

Nasılsa polisi istediğimiz şekle soktuk, şimdi bir de daha iyi donanımlı bir kuvvet daha inşa edebilirsek ondan sonra işler oldukça kolaylaşacak diye düşünenler olabilir.

Bütün bu hesaplar, yalan ve iftiralarla kurulan dünyanın sonuna gelindiğinin işaretleridir. Ancak bu işaretleri hiç de hayra alamet olarak görmediğimizi de açık yürekle ortaya koymak isterim. Bu hesaplar, bu yalan ve dolanlar bu ülkeye yaradan çok zarar getirecek diye çok ciddi endişelerimiz var.

Sözün kısası şu, internete yansımış bulunan söz konusu konuşmalar karşısında çok ciddi bir eziklik duyuyorum. Benim ordumu temsil eden çok saygıdeğer paşalarımız bizi çok kötü mahcup ediyorlar. Ordu düşmanlarına karşı olan tavrımızda bizi ortak düşmanlarımıza karşı yem olarak verdiniz.

Hayatımın en acı ve utandırıcı travmasını yaşıyorum. Kerhane bekçisi dahi olamayacak ahlak ve karakter yoksunu kimselerin benim ordumda rütbeliler arasına sızacak kadar yükselmiş olmaları karşısında ar duyuyor ve utancımdan yerlere giriyorum.

Sayın Genelkurmay Başkanımız bütün bu rezilliklere net bir şekilde açıklama getirmek durumundadır. Susması ihanete ortaklık anlamına gelir. Zaman geçirmeden konuşmak ve milletimizi aydınlatmak zorundadırlar.

Olup biten her olay bu şanlı orduyu yıpratmakta, Türk milleti ile ordumuzun arasını açmaktadır. İki demeç vermekle bu işler geçiştirilemez. Mutlaka eskisi ve yenisi hesap vermek zorundadırlar.

Millet dostunu ve düşmanını bilmek istiyor. Kimin şeytan sofrasına oturduğunu, kimin bu sofraya garsonluk ettiğini bilmek ve tanımak istiyoruz.

Bir dostumun şu sözünü burada zikrederek yazımı sonlandırmak istiyorum. Dostum diyor ki, “Sevgili hocam, senin utanmana veya arlanmana gerek yoktur, sizi mahcup edenler utansınlar”.

Bana bir nebze de olsa moral veren bu saygıdeğer dostuma senden Allah razı olsun diyorum. Bu ülkeye her kim ihanet ediyorsa, onları da Allaha havale ediyorum.