GÖNÜLLERE KUDÜS BAYRAĞI ÇEKMEDİKÇE

D. Ali TAŞÇI

 

                Ne yapabiliriz? Elimizde avucumuzda olan şeylere bakınca maddi olarak yapabileceğimiz, şu an pek fazla bir şey gözükmüyor. Karşımızda 7, 8 milyonluk bir İsrail yok, ABD’si ve dünya siyonizmi, emperyalizmi topyekün karşımızdadır. Duygusallıkla da bu işler pek yürümez.

            Öyleyse uzun vadeli planlar gerçekleştirmeliyiz.

            Hz. Mevlâna Mesnevi’sinde şöyle der: “ O Yahudi, kaplar yüzünden, yani kapları ayrı ayrı görüp onlara takıldığı için müşrik olmuştur. Müminlerse; kapları değil, o kaplardan gelen nûru (suyu) görmüş, birliği anlamıştır.”

            İnsanın gözü kaba yani maddeye takılıp kalırsa ışıktan faydalanamaz, karanlıkta kalır. Müşrikler karanlığın çocuklarıdır. Müslümanlara ne oluyor ki, karanlığın çocuğu olmak için yarışıp duruyorlar?

            Değerli dostlar, ışığımızı kaybettik uzunca bir zamandır, karanlıklarda debelenip duruyoruz. İnsan, karanlıkta hareket edemez veya plansız, düzensiz sağa sola koşturur, sonuç alamaz. Fakat hayvanlar karanlığı sever; çünkü onlar karanlıkta görür. Karanlık onların mekânıdır. Öyle insanlar vardır ki;  “ Onlar hayvan gibidir, hayvandan da aşağıdır, sapkındır.” (Furkan, 44)

            Müslümanlar yıllar yılıdır duyularının esiri konumundadırlar. Suyun kaplarına hayranlıklarını dile getirirken, şekle kapılıp testinin suyunu hesaba katmadılar ve şimdi susuz kalmanın bedelini ödüyorlar. Oysa kaplarla uğraşmak Yahudilerin işidir, onlar bu işin uzmanlarıdır. Biz de onların sahasına girerek deplasmanda rol kapmaya çabalıyoruz; sonuç yenilgi!

            “Ey dünya Müslümanları birleşin!” demek dile kolay da bu nasıl olacak?

            “Ey iman edenler! Allah’a, peygamberine, peygamberine indirdiği kitaba (yeni baştan) iman edin.” (Nisa, 136)

            Bayağı kesirlerde bile ortak payda bulunmadan işlem yapılamaz. Müslümanların ortak payda sorunu oluştuğu günden beridir, işlem devam edemiyor. Ortak paydamız imanımızdı, onu testilere kurban ettik (mi), susuz kalışımız bundan.

            Ben kendi adıma söylüyorum; ( Daha genç olsam yumruklarımı sıkar ve bağırırdım: Kahrolsun İsrail, diye. Sen olmadın ki, o kahrolsa, alanı sen doldurasın. Önce sen ol. Sen güneş gibi doğunca, onun ortaya saldığı karanlık kendiliğinden yok olacaktır.)

             Neslimi, elimden geldiğince, İsrail ruhuyla yetiştirmemeye gayret ediyorum. Niyetim bu, sonucu verecek olan Allah’tır. Bunu başarabilirsem, inanıyorum ki Kudüs, neslimin gönlünde parıldayacak ve bayrağını çekerek özgürlüğünü muştulayacaktır.

            Kudüs’ün ve tüm diğer Bilad-ı İslam’ın (İslam beldelerinin) kurtuluşunu isteyenler, nefsinize ve neslinizin ruh coğrafyasına birer Kudüs bayrağı çekin! Yani Tevhid bayrağı. Gönüllerde bu bayrak dalgalanmadıkça, Kudüs senin olsa ne yazar, İsrail’in olsa ne yazar!

 

            “Allah hiçbir kimseyi, gücünün yetmediği bir şeyle yükümlü kılmaz…” (Bakara, 286)

D. Ali TAŞÇI (dalitasci@hotmail.com) Twitter:@DAliTasci