Hasdal’dan generalliğe

Osman YAZICI

 

25 yıldan beri terörle mücadele eden, Jandarma Genel Komutanlığı Terörle Mücadele Daire Başkanı Kurmay Albay, Ardeşenli Ahmet Hacıoğlu, paşalığa terfi etmesine üç gün kala(2011) ‘Terör Suçlusu’ diye tutuklanmış ve 16 yıl hüküm giydirilmişti.

Hiçbir Karadenizli teröre bulaşmadı, uyuşturucuya karışmadı. Cumhuriyetine bağlı, dinine sevdalı durdu. Hukuk çerçevesinde milletine, bayrağına ve devletine hizmet etti.Jandarma Kurmay Albay Hacıoğlu da bütün bu özellikleri bünyesinde barındırmış, güzel Karadenizli, vatanperver birisidir. Kumpasçıların, acımaz pençelerine düşürülmüştü.

O tarihlerde aynen şöyle yazmıştım:

Binlerce Mehmetçiği şehit edenler, ettirenler, Teröristlerle kucaklaşanlar dışarıda; terörle mücadelede eden kahraman subaylarımız içerde. Adalet bunun neresinde? Terör Daire Başkanı, terör suçlusu. Yargının başındaki isim olan HYSK 1.Daire Başkanı İbrahim Okur(o dönemdeki) bile bu kararı eleştirip ‘Hâkimler Cezaevlerini bilmiyor’ diyorsa, gerisini siz düşünün

Karadeniz’den terörist çıkmaz

Sevgili Okurlarım,

Jandarma Kurmay Albay Ahmet Hacıoğlu, benim gibi Ardeşenlidir. Dahası Ortaokuldan arkadaşım, hemşerimdir. Kuleli Askeri Lisesi sınavlarına birlikte girmiştik, O kazanmış, ben kazanamamıştım.

Ahmet, çok üstün niteliklere sahip, her Karadenizli gibi, vatanını, milelini, bayrağını seveni vatanperverdir.

Daha önceki yazılarımda belirttiğim gibi: Hiçbir Karadenizli teröre bulaşmadı, uyuşturucuya karışmadı. Cumhuriyetine sevdalı; dinine bağlı kaldı. Demokrasi içinde hep lider, siyasetçi yetiştirdi. Hukuk devletine bağlı kaldı.
Anlayacağınız Karadeniz Türkiye’nin çimentosudur. Kurmay Albay Ahmet Hacıoğlu da bütün bu özellikleri bünyesinde barındırmış güzel bir insandır. Türk devletine, ordusuna, hainlik edenlerle kelle koltukta mücadele etmiştir.

Terörle mücadele etti

34 yılını(Askeri Okul yılları dâhil, fiilen 35 yıl) bu millet ve vatana adamış bir asker olarak, hepimizin can ve mal güvenliğinden sorumlu bir Jandarma subayı olarak ömrünü, çocuklarından, sevenlerinden uzak olarak, terörle mücadelede dağlarda geçirdi.
Kurmay Albay Ahmet Hacıoğlu, TSK’daki çeşitli görevlerinden sonra son iki yılını Jandarma Genel Komutanlığı Terörle Mücadele Daire Başkanı olarak yaparken, 29 Temmuz 2011 tarihinde ‘Terör Örgütü Üyesi olma’ iddiasıyla, hem de 25 yıllık emeğinin değerlendirileceği 2011 Askeri Şurası’dan sadece üç gün kala Balyoz davası kapsamında tutuklandı. Yanı paşalığa terfisine üç gün kala. Ardından da, Balyoz davasından 16 yıla mahkûm edilmiştir.

Albay Ahmet, kendisine 16 yıl ceza verildikten sonra ‘Bu da vatan borcudur. En değerli madalyamı aldım” demişti. Buna karar veren  kumpasçıların vicdanları,onurları nerede bilmiyorum,tabi ki var idiyseler.

Suçumu Bilmiyorum”

Sevgili Okurlarım,

Kurmay Albay Ahmet Hacıoğlu, avukatı aracılığıyla, o dönemde 9 sayfalık bir mektup göndermişti. Hala “ önemli evraklar” bölümünde saklıyorum. Her satırını okudum, düşündüm, yorum yaptım, ömrünü terörle mücadelede geçiren, defalarca terörist saldırısına uğrayan, canını zor kurtaran, Terörle Mücadele Daire Başkanlığı görevini sürdürürken, terfisine üç gün kalmışken, ‘Terör Örgütü Üyesi olma’ suçundan, önce tutuklanıp, ardından 16 yıla kalleşçe mahkum edilen bir  askerin duygularını anlamaya çalıştım.O dönemde yazdıklarımın özetini tekrar  veriyorum.

Mektubundan bazı bölümler: “Sevgili Osman kardeşim, zira bu memlekette kimin başına, ne zaman ne geleceği belli olmuyor. Maalesef bunu 34 yılını bu millet ve vatana bir asker olarak can ve mal güvenliğinden sorumlu bir Jandarma Subayı olarak üzülerek yazıyorum.

 Bana göre artık bu ülkede, hiç kimsenin can ve mal güvenliği, hak ve özgürlüğü kalmadı. Hedef alınan herhangi biri, bir sayfalık bir sahte yazı veya sahte bir liste ismine yer verilerek ülkenin en korkunç bir terör örgütünün elemanı yapılabilir, böyle bir örgüt yok ise de derhal sanal bir âlemde böyle bir örgüt yaratılabilir.

Hiçbir somut delile dayanmadan, kimin ne zaman ve nerede hazırladığı bilinmeyen sahte birkaç dijital veriye dayandırılarak, mevcut yasalarımıza göre soruşturmaya dahi konu yapılamayacak iddialarla, iki yıldır Jandarma teşkilatının Terörle Mücadele Daire Başkanı iken, bir anda “Terör Örgütü Üyesi olma” iddiasıyla 29 Temmuz 2011 tarihinde, hem de 25 yıllık emeğimin değerlendirileceği 2011 Askeri Şurasından sadece üç gün önce tutuklandım. Şimdi de adalet,hukuk ve tahliye beklerken,16 yıla mahkum edildim.En büyük teselim ise halkın vicdanında mahkum edilmeyişim ve suçsuz yerde ceza alışımdır.”

Ahmet, mektubunu, Alman İlahiyatçı Martin NIEMÖLLER’in şu sözleriyle bitirdi ‘Naziler Komünistler için geldiğinde sesimi çıkarmadım, çünkü komünist değildim. Sosyal demokratları içeri attıklarında sesimi çıkarmadım, çünkü sosyal demokrat değildim. Sonra sendikacılar için geldiler, bir şey söylemedim, çünkü sendikacı değildim. Benim için geldiklerinde, sesini çıkaracak kimse kalmamıştı.”

Ahmet kardeşime tekrar geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Suçlu olmadığı anlaşılacak, alnının akıyla aklanacak. Adalet yerini bulacak diye düşünüyorum.

***

Adalet yerini buldu.”Aklandı” demiyorum. Aklanacak bir şeyi yoktu. Haksızlığa uğradı, linç edildi. Şimdi ise hatadan dönüldü, itibari iade edildi.4 yıl önce hak ettiği gererallığe terfi etti.

Maddi hata düzeltildi. Manevi hata ,çöküş ne olacak?Eşinin,okul çağındaki iki oğlunun,ailesinin,kendisinin çektiği izdirapların bedelini kim veya kimler ödeyecek?.Heba edilen 5 yılını hesabını kim verecek.?

Ahmet, aramıza hoş geldin.

Tekrar geçmiş olsun. Hayırlı olsun.