HAYDİ, EVİMİZE GERİ DÖNELİM!

Halil ÇELİK

 

Bizim bir evimiz vardı. Orada sekineti, huzuru ve kardeşliği bulurduk. Ve o evden gönüllere, hanelere ve halklara İslâm’ı teslim ederdik. Ne oldu o eve? Bilen var mı? Benim ki de soru. Biz nerden bileceğiz o evi. Zaten öyle bir ev olamaz ki?

Vardı kardeşlerim vardı. Öyle bir ev vardı. Unuttuk, unutturulduk. O ev şuanda tanınmaz halde. Hiç kimse kabahati başkasına aramasın. Her birimiz sorumluyuz ama çok ama az. Öyleyse bu evi yeniden nasıl inşa ve ihya ederiz onu dert edinelim.

Rabbimiz o eve Kitab’ında şöyle işaret ediyor. “Şüphesiz, âlemlere bereket ve hidayet kaynağı olarak insanlar için kurulan ilk ev (mabet), Mekke’deki (Kabe) dir.”[1] Bir diğer ayetinde ise Allah'ın mescitlerini ancak Allah'a ve ahiret gününe iman eden, namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren ve Allah'tan başkasından korkmayan kimseler imar eder. İşte doğru yola ermişlerden olmaları umulanlar bunlardır.”[2] olarak tarif ediyor. Hz. Muhammed  (sav) ise “Mescitlere devam etmeyi alışkanlık haline getiren bir adamı gördüğünüz zaman, onun gerçek mümin olduğuna şahitlik ediniz”.[3] buyurarak şahitlik mekanı olarak adlandırıyor.

İşte o ev; Hz. Adem (as)’ın imtihan yurdu dünyaya indirildiğinde kurulan ilk mabet Kabe idi. Hz. Muhammed  (sav)’in Medine’ye vardığında ilk iş olarak yaptığı Mescid-i Nebevi idi. İlk kıblemiz Mescid-i Aksa idi. Vesikamız olan camilerimizdi o evlerimiz. Biz o evlerde kalbimizi dinlerdik, hanemize huzur getirirdik, halklara İslâm’ı ulaştırırdık ve ümmet olma şuuruna ererdik.

Ülkemizin ve İslam coğrafyasının içinde bulunduğu maddi/manevi krizlerden kurtulup selamete ulaşabilmesi için evimize dönmeliyiz artık. Milletimizde o tecrübe, irade ve kabiliyet mevcuttur. Yapmamız gerekenler öncelikle evlerimizi imar edecek mimarlara ihtiyacımız var. Öyle evlerimizin projesini çizecek fiziki yapısını imar edecek birisi değil. Cami mefkuresine sahip imamlar yetiştirmeliyiz. İmam yetiştirmeden o evlerin temelini atamayız.

O evlerin temeli çocuklar ve gençlerimiz olmalı. Direkleri eğitim kadrosu olmalı. Mutfağı hanımefendiler olmalı. Duvarları o eve sımsıkı tutunan cemaati olmalı. Bahçesi, sosyal ve kültürel mekanlar olmalı. Penceresi, kütüphane olmalı. Nihayet çatısı, ilim, irfan ve hikmet olmalı.

Bütün alt kimliklerimizi bir tarafa bırakıp millet, ümmet bilinciyle senin, benim, onun ve bizim olacak evlerimizi yeniden inşa ve ihya etmek için meselenin bir yerinden tutmanın vaktidir. Yarın çok geç olabilir. Öyleyse ne duruyoruz haydi camiye..

 

Halil Çelik[4]

 

[1] Al-i İmran 96

[2] Tevbe 16

[3] İbni Mace, Mesâcid 19

[4] Merkez Hatuniye Camii Uzman İmam Hatibi Pazar/RİZE