İnanmayan Birinin Bayram Yazısı

Dine inanmayan İsmet Barkan, Bayram'da ailesi, çevresi, çalışma arkadaşları ve kendisinin "dine" bakışı üzerinden ilginç bir iç muhasebesi yaptı.

İsmet Berkan/Radikal

Bayramınız kutlu mu olsun, mübarek mi?

Daha birkaç gün önce Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 'Bayramın adı şeker değil ramazan' dememiş olsaydı, üstelik bunu neredeyse en basit konularda bile yaptığı gibi tehditler savuran bir kabadayı edasıyla yapmasaydı bu eski defterleri açacağım yoktu.

Az sonra okuyacağınız yazı, taa dört yıl öncenin şeker bayramından kalma bir yazı. Bayramın ilk günü diye, okuyucularımın bayramlarını kutlamak amacıyla yazdığım, yüzeysel sayılabilecek bir 'kültürel çatışma' yazısı.
Bir gazetecinin basit gözlemi ile bir başbakanın siyasi söylemi arasında kuşkusuz önemli farklar var. Ben yazdığımda, kendi çapımda gözlemlediğim bir olgudan söz ediyorum ama Başbakan aynı konuyu söylediğinde bir anlamda bir siyasi emir vermiş oluyor.

Hoş kültürel çatışma gibi konular, siyasilerin emirleriyle vs. ne hızlanır ne yavaşlar, toplum
o konuları kendi uygun gördüğü hızda ve biçimde karara bağlar. Ama burada Başbakanın yaptığı, söz konusu kültürel çatışmanın yaşandığı muharebe alanında bir taraf olmak.
Benim bu konularda konuşmam ne kadar doğru bilmiyorum ama bu kültürel çatışma, özellikle cumhuriyet ve modernlik söz konusu olduğunda hemen hemen her küçük konu başlığında yaşanıyor; cumhuriyet ve modernlikten o kadar da memnun olmayan muhafazakâr kesimler, cumhuriyetin yaptıklarını eleştireyim derken bir yandan efsanelere dayalı bir alternatif tarih ve kültür dayatmasına girişiyorlar, bir yandan da mesela
2. Mahmud'un 'modernlik' projesi olan 'fes'i savunmak gibi absürd noktalara düşebiliyorlar.
Her neyse, bir yandan bayramınızı kutlamış olayım, bir yandan da taa 2004'ten kalma bu yazıyı sizinle yeniden paylaşayım istedim. Bayramınız mübarek olsun efendim.

***
Ne annem ne babam dindar sayılacak insanlardı. Elbette Allah'a inanır, elbette sorulduğunda 'Elhamdülillah Müslüman'ız' derlerdi, ama namaz kıldıklarını pek görmüşlüğüm yok.
Evdeki diğer büyükler, anneannem ve ben ilkokulu bitirdiğim yıl ölen büyükbabamdı. Büyükbabamla ilgili pek az hatıram var, ama bu hatıralarda onun dindar olduğuna dair bir şey bulunmuyor. Buna karşılık anneannem beş vakit namazında gerçek bir dindardı ama o da büyükbabamı kaybettikten sonra kendini dine vermişti büyük ölçüde. Ben ise dine inanmıyorum ama bu kültür içinde yetiştiğim için istemesem de, biraz kaçınılmaz bir biçimde Müslüman'ım.

Bu girişi yapmamın ve bu denli kişisel şeyleri sizlerle paylaşmamın nedeni şu: Bugün bayram. Benim öğrendiğim ismiyle 'Şeker Bayramı'.
Ama bugün pek çok kişinin bu bayrama farklı bir isim vereceğini göreceksiniz. Onlar bayramı 'Ramazan Bayramı' olarak adlandıracaklar. Bayrama bu ismi verenler, kendilerinin diğerlerinden daha dindar olduğunu düşünenler esasen. Sadece daha dindar olduklarını düşünmüyorlar, bana öyle geliyor ki, kullanmayı tercih ettikleri bu isimle, bayramı 'Şeker Bayramı' diye adlandıranların dinden uzak kişiler olduğunu da ima ediyorlar bence. (Yoksa çok mu alınganlık ediyorum?)

Dinin siyasetin bir parçası olmasının, bizi birleştiren değil ayıran şeylerden başlıcası haline getirilmiş olmasının sonuçlarından biri bu maalesef. Birileri Şeker Bayramı diyor, diğerleri Ramazan Bayramı.

Dinin birleştirici yerine ayırıcı olmasının tek yansıması bu değil. Yine bu sabah, birilerinin 'Bayramınız mübarek olsun' dediğini duyacaksınız, başkalarının ise 'Bayramınız kutlu olsun' ya da 'İyi bayramlar' dediğini.


'Bayramınız kutlu olsun' lafına hiç alışamadığımı itiraf edeyim. Bu bir milli bayram değil ki kutlu olsun? Gerçi 'kut' kelimesi de dinle ilgili bir kelime ama Müslüman kültürüne ne kadar dahil olduğu şüpheli. (Bana soracak olursanız 'kut' kelimesi, Türklerin eski dinine, Şamanizm'e göndermesi olan bir kelime.)

'İyi bayramlar'ı itiraf edeyim ben de kullanıyorum son birkaç yıldır ama buna bir türlü alışamadım. Galiba daha çok, 'Bayramınız mübarek olsun' demenin tuhaf kaçacağını düşündüğüm insanlara 'İyi bayramlar' diyorum. İşte zurnanın zırt dediği yer burası. Neden bazı insanlara (ki etrafımda daha çok onlardan var) 'Bayramınız mübarek olsun' demenin tuhaf kaçacağını düşünüyorum acaba? Yanlış anlaşılmaktan, o kişiler tarafından 'dinci' gibi algılanmaktan çekindiğim için mi?
Dikkat edin, 'dindar' demiyorum, 'dinci' diyorum.

Oysa benim büyüdüğüm evde anneannemi saymazsak ne dindar insan vardı ne de anneannemi saysak bile 'dinci' insan. Ve bana çocukluğumdan itibaren bayram tebriğinin 'Bayramınız mübarek olsun' cümlesiyle yapılacağı öğretildi. Sanırım bizimkine benzer başka evlerde de aynı tebrik biçimi geçerliydi.

Sanırım, bayramın 'mübarek' mi yoksa 'kutlu' mu olacağı, aynen bayramın adının 'Şeker' mi 'Ramazan' mı olduğu meselesi gibi, bizi bölen konulardan biri.
Dine, bizi, ona inanmıyor olsak bile ortak kültürümüzden ötürü birleştirmesi gereken şeye daha büyük kötülük yapılabilir miydi acaba? Dinin siyasi çekişmenin bir unsuru olmasının en önemli sonucu, dindar insanların bile 'dinci' diye anılmaya başlanması değil mi?

Ben çocukken ve gençken, din, en azından benim çevremde, hayatın normal unsurlarından biriydi. Bugün maalesef öyle değil. Kendi çalıştığım işyerinden biliyorum, pek çok arkadaşımız ramazanda oruç tutanlara şaşırıyor. Ve ben de onlara şaşırıyorum, 'Ne var bunda? Her inançlı insanın dinci olması gerekmiyor' diyorum.
Ama benimki boş bir çaba, bazılarımız yaşadığı topluma giderek yabancılaşıyor. Bazıları da bu yabancılaşma hızlansın diye elinden geleni ardına koymuyor.

YURT VE DÜNYA Haberleri