Lazlara kurban olsunlar!

Osman YAZICI

Sevgili okurlarım, son dönemlerde moda oldu; Kürt açılımı, Ermeni açılımı, Alevi açılımı. Şimdi de Lazları karıştırıyorlar.

‘Kürtçe eğitim hakkı’,’Kürtçe savunma hakkı’, taviz verilmese açlık grevleri, eylemler vesaire.  “Kurtar bizi terörist başı” Çocuk katilinden medet bekler olduk

Herkes bir açılımın, tavizin peşinde. İstekler sıralanıyor, açık oturumlar düzenleniyor. Herkes her konuda uzman kesiliyor.

İşin kötüsü, bunların hepsi İnsan Hakları şemsiyesi altında bizi bölmeye çalışan AB ile sözde dostumuz Amerika Birleşik Devletleri yaptırıyor.

Allah aşkına, bizden bunu isteyen,  dayatan Avrupa, kendi ülkesinde; Türkler Türkçe öğrensin diye Türkçe yayın yapan Televizyon kuruyor mu? Türkçe savunma hakki verilmesi için yasa değişikliğine gidiyor mu?

Almanya ve bazı batılı ülkeler, yabancı dil bilmeyen işçilere oturum izni bile vermiyor.

Almanya, Türklere ”Madem benim ülkemde yaşayacaksın; benim resmi dilimi bileceksin’ diyor. Doğru olan da budur.

Türkiye’nin resmi dili Türkçedir. Herkes bu dili bilecek. Vatandaş olmanın gereği budur.

***

20 çocuk yapmasını bilen PKK, çocuklarına Türkçeyi öğretecek. Eğitimi sağlayıp okula gönderecek. Devletin okulunu, öğrencilerini yakmayacak, öğretmenleri kaçırmayacak, devlete meydan okumayacak.

Vatanı korumanın dışında hiçbir günahı bulunmayan Mehmetçiği arkadan vurmayacak, sokakları cehenneme çevirmeyecek, ülkeyi bölmeye çalışmayacak, ekmeğini yediği ülkesine ihanet etmeyecek, Türkiye’yi bölmek isteyenlerle işbirliği yapmayacak. Emperyalistlerin maşası olmayacak.

Bunun yanında kendi dilini, kültürünü, geleneklerini koruyacak ve yaşatacak. Hiç bir Kürt kardeşim, Kürt kökenli olduğu için devletin hiçbir kapısı yüzüne kapanmadı.            Kürt kökenli Cumhurbaşkanı başta olmak üzere, devletin her kademesinde görev almanın onurunu hep birlikte  yaşamadık mı?.Kurtuluş Savaşı’nda Çanakkale’de birlikte şehit olmadık mı?

***

Son günlerde “Lazlar da Kürtler gibi belli hakların peşinde” şeklinde e-Mailler alıyorum. Süzme bir Laz olarak(Ma lazı vore-ben bir lazım) ve de bu özelliğimden de onur duyan biri olarak diyorum ki:

Lazların isim veya hak peşinde koşmak gibi niyetleri yok. Lazların geçmişi şan ve şerefle doludur. Lazlar bu vatanın yılmaz bekçileri, savunucularıdır askerleri, siyasetçileri işadamlarıdır.

Lazlar, bu ülkede; dinini, dilini ve vatanını inkâr etmeden, bağlılığını sarsmadan yaşamaktadır. Lazların resmi dili Türkçedir. Bunu değiştirmeye hiç niyetimiz yoktur.

Bu Türkçemizin yanında zenginliklerimizin de farkında olup, Lazca dilimizi de yok etmemek için uğraş vermek, yeni nesilerimize aktarmak, binlerce yıllık tarihimizi yaşatmak, geliştirmek bizim görevimizdir. Bu bizim atalarımızdan kalan mirastır. Herkes anadilini özgürce konuşsun, geliştirsin. Resmi dilimizin de Türkçe olduğunu kimse unutmasın.

Karadenizin belli bölgelerinde Lazca dili konuşuluyor. Türkiye’nın her coğrafyasında Lazlar ağırlıklı olarak vardır.

Ben de bu dili bilenlerden ve gururla konuşanlardanım. Fırsat buldukça bu dili kullanır ve konuşurum. Memlekette, köyde Lazca konuşuruz. Lazca bilen iki kişi bir araya geldik mi ”İkinci kanala” hemen geçeriz.

Dedem de, babam da, ben de, şimdi de çocuklarım Lazcayı bilir konuşur. Resmi dilimiz Türkçedir ve bundan da gurur duyuyoruz. Başka arayışın içine girmedik. Lazcayı geliştirmek ve bu kültürü yaşatmak için de elimden geleni yaptım, yapmaya da devam edeceğim.

***

Lazlar olarak, dosta düşmana mesajımızdır.

Demokrasiyi elden bırakmadan; hep lider, Başbakan, Meclis Başkanı, asker, siyasetçi, bürokrat yetiştirdik.

Türkiye’nin çimentosuyuz. Memleketin en zor günlerinde; bütün düşmanlar karşısında dimdik ayakta durduk, haksızlığa izin vermedik, teröre asla karışmadık, uyuşturucuya bulaşmadık, yanlış işlere girmedik.

Devletimizi, bayrağımızı hep bildik, saygıyı elden bırakmadık. Hem dinimize bağlı, hem Cumhuriyetimize sevdalı kaldık.

Devletimizin bize verdiği hizmetlere yetindik, eksiklerimizi kendimiz tamamladık. Bakabildiğimiz kadar çocuk yaptık, eğitimine önem verdik, okul yakmadık, devlete karşı gelmedik.

Hiçbir açılımın peşinde koşmadık, bizi bölmeye çalışanlara asla izin vermedik, barındırmadık, Atatürk Cumhuriyetine gönülden bağlı kaldık, çocuklarımızı asker ocağına davul-zurna ile gönderdik.

Bu vatanı korumak, şanlı bayrağımızı dalgalandırmak için, cephede en önde koştuk, bu uğurda şehit olanları bağrımıza bastık.

İşte bizim açılımımız. Kimse Lazlarla uğraşmasın. Ben Lazlara kurban olurum.

***

Sonuç olarak, etnik açılımlar ülkemizi bölünmeye götürür, mikro milliyetçilik bir yıkımdır, Karadeniz halkı bu ülkenin çimentosudur. Laz açılımı, Kürt açılımı veya diğer etnik açılımlar dış güçler ve özellikle bazı istihbarat örgütlerine bağlı düşünce kuruluşlarının amacına hizmet eder.

Emperyalistler büyük devletleri böl- yönet projesini uygulayarak daha iyi sömürmek için çalışmaktadır. Bölgemiz üzerinde oynanan, Lazcılık akımları dış güçler tarafından desteklenen ülkemizi zayıflatmak için kullanılan plan ve projelerdir.

AB Fonları ve Soros Vakfına yakın Açık Toplum Enstitüsü ve Tarih Vakfı kuruluşlar ne yazık ki Doğu Karadeniz’deki Yerel Tarih ve Batık kültürleri ortaya çıkarma adı altında, bölücü ve yıkıcı faaliyetleri desteklemektedir.

Bugün Rize ve Artvin’in bazı ilçelerinde konuşulan Lazca üzerinde Gürcü istihbaratı ve Almanya ‘da bulunan Laz Enstitüsü halkı kışkırtmak için çalışmaktadır. Ülkemizde etnik guruplar üzerinde çalışma yapan bazı kuruluşlar, ilginç sınıflandırmaya giderek, hedeflerine sorunsuz bir şekilde varmak istiyor.

Örneği, Alevi Türkmen ile Sünni Türkmeni etnik iki farklı etnik gurup olarak göstermişler. Türkçe konuşan Tatar, Özbek, Uygur, Kazak, Azeri Türkleri ayrı etnik guruplar gösterilmiştir.

 Fakat batı kendine sıra gelince Protestan Almanı, Katolik Almanı aynı etnik gurupta göstermiş. Bizde ayrışmayı destekleyenler, kendilerinde birliği savunmuştur.

Emperyalizme karşı tek yumruk olmalıyız. Laz’ı Kürdü, Türkü, Türk adlı şanlı bir ulusun dallarıdır, bir elin parmaklarıdır. Ayrılıkta azap, birlikte güç ve rahmet vardır. Emperyalistlerin oyuncağı olmayalım.