Ramazan rahatsızlığı!

Hızır TONYALI

Güzelim memleketimizde birileri dinden geçinirken birileri de dine saldırıyor.
Özellikle Ramazan ayı gelince bu istismar doruğa çıkar.
Eline bir dosya, yanına bir sakallı amca alan, Kur’an kursuna yardım makbuzuyla karşınıza çıkar.
Bu bazen Batum’daki kurs veya cami olur, bazen de Ünye ve hatta Samsun, Zonguldak bile.
Hadi Batum’u anladık, ta Zonguldak’taki Kur’an Kursu için Rize’den, Pazar ve Ardeşen’den, Çayeli'nden dükkân dükkân yardım toplamak ne oluyor?

Diğer taraftan da bir saldırı başlar.
İnsanların huşu içinde oruç tuttukları, belki namaza başladıkları, iftar saatinde kaynaştıkları, teravih vaktinde camileri doldurdukları Ramazan ayı, bazılarını da feci rahatsız eder.
Mutlaka ve mutlaka bu ay içinde Müslümanlara saldıracak bir şeyler arayıp bulurlar.

Eskiden topyekûn hücuma geçer, hafife alır, alenen saldırırdılar.
Olmadı, bu defa kaleyi içerden fethetme yollarına başvurdular.
Sahte din adamları, ilahiyatçılar buldu, onların ağzıyla vurdular.
Her Ramazan bir sahte din adamı skandalı patlar, medyalarında İslamcı yazarlar türer.

Nedense, buldukları dinciler sonra minci olur.
Din adamı siyaset yapıyor diye kıyamet koparırlar; kendi Müslümanları milletvekili hatta partisinin lideri olunca verdikleri köşede Cuma Hutbeleri aynen devam eder.

O din adamı, karısını sekreteriyle aldatsa da, her türlü ahlaksızlığı yapsa da haber olmaz, partisinde tek başına kalsa da köşe hutbesi oradan kalkmaz.

Sonra Almanya’da 4 kişi, toplanan yardımları iç etti diye patronları bile vaaza başlar!
Bütün Müslümanları sahtekâr, yardımseverleri ahmak ilan ederler.

Her Kurban Bayramı’nda tavuk kesmek tartışılır.
Oruç yine Ramazan’a, kurban da hac mevsimine rastlar!
Aptal aptal konuşur, Müslüman mahallesinde salyangoz satarlar.

Milletin ibadeti, bağlılığı bunlara bir numara bol gelir...
Ezandan, oruçtan rahatsız olurlar.
Ramazan batar, bayram sıkar bunları…
Sonra da kalkar mahalle baskısı diye feveran ederler.


Yaşamın ihtişamı kimseyi aldatmasın!
Hayat, Allah’ın koyduğu kural ve nizam üzere başlayıp devam eder ve yine O’nun takdiri neticesinde biter...

Bir saniyesi diğerine benzemeyen insanın; mutlak hakikat karşısında, her an değişebilir olan fikir ve hezeyanlara aldanıp isyan etmesi ne acıdır.

Sadece kendi cüzi irademizle ortaya koyduğumuz icraatlardan sorumluyuz.
Yaptıklarımız hem bu dünya hem de ebedi âlemde bir şekilde karşılığını bulacak.

Ne güzel bir dinimiz var. İrademizin erdiği noktaya kadar sorumlu tutulmuş, sonrası için yüce Yaradan’a teslim olmuşuz.

Kulluğa karşı çıkan zavallılar, kelimelerimize takılacaklar muhakkak.
İnsan olmanın verdiği duygusal çatlaklarla eşyaya ram olup, mutlak güce kulluğu reddetmeyi entelektüellik zannedenler; ilahi teslimiyetin manasını çözemezler.

Allah’a gerçek manada teslim olan; başkasına boyun bükmez, kul olmaz.
Dünyayı; gerçek aleme uyanacağı bir rüya olarak bilen, kendi sorumluluklarını atlayıp, iradesinin ermediği mevzularda kaybolmaz.
Hayatı doğumla ölüm arasında sıkıştıran bir insanın kendine, ailesine, vatanına, milletine saygısı olur mu?

İnanmayan insanlar için, vicdanın bir otokontrol sistemi olduğunu iddia etmek; kendi kendini kandırmaktan öte bir anlam ifade eder mi?
Ölümden sonraki hayata inanmayan insanlardan, vicdan beklemek kadar beyhude bir durum olabilir mi?
Ölümle biten kısa bir hayatı, vicdan adı altında nefsini sıkan kurallarla neden zehir etsin ki kendine insan?

İnancın olmadığı bir dünyada, siz hangi kanunla insanların yaşadığı travmaları engelleyebilir, toplumsal hayatı düzene sokabilirsiniz?
İnancın olmadığı hangi ordunun askerine ‘Size savaşmayı değil, ölmeyi emrediyorum!’ diyebilirsiniz?

Bırakın insanlar inandıkları gibi rahat ve huzur içinde yaşasınlar.
Kimse zorla kimseyi Müslüman yapamaz.
Günümüz iletişim çağı. Bilmiyordum, duymadım, anlamadım diye mazeret kalmadı artık.

Ve yine kimse zorla Müslümanlığı inananların içinden sökemez.
Geçmişte ve bugün yaşananlar ortada.
Zorlamayla, iftirayla, kumpas ve komplolarla bu dine leke süremezsiniz.

İnançları bu kadar istismar etmek doğru şeyler değil.
Sonuçta bu dinin sahibi Yüce Allah.
Kişilerin aracı olup istismar ettikleri konuyu bu açıdan da değerlendirmelerinde fayda var.
Hangi cenahtan olursa olsun, şu mübarek günleri istismar edenleri biraz olsun insafa davet ediyorum.