Sağlıkta neşter şart

Osman YAZICI

Kayınpederim, Ankara Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde, kalbinden anjiyo oldu. Akabinde Hepatit-C’ye yakalandı. Gazeteciliğimizi kullandık, ortalığı ayağa kaldırdık. Soruşturma açıldı, sonuçta doktor hatası çıktı. Her hastadan, anjiyo aleti parası alınmasına rağmen, doktor, aynı aleti birçok hastaya kullanınca olanlar oldu. Erken teşhis, kayınpederin hayatını kurtardı.

4 yaşına ayak basan oğlum Ata, sezaryenle dünyaya getirildi. Artık normal doğum tarihe karıştığı için doktorlar sezaryeni tercih ediyorlar. Dahası bir sektör oldu. Ameliyatlar genel anestezi veya epitural dedikleri yöntemle yapılıyor. Epitural, doktorların anlattığı gibi "Televizyonunu seyret, doğumunu yap" dedikleri gibi basit değil. Omuriliğinden yapılan iğne bir milim fazla giderse felç, beyin kanaması riski var.

Eşimde beyin sıvısında azalma, sızmasının devam etmesi, buna bağlı olarak kulakta kalıcı rahatsızlık oldu. Doğumdan sonra, bu nedenle bir hafta başka hastanede tedavi görmek zorunda kaldı. Yine doktor hatası. Annem rahmetli, 12 kardeşimi, ebesi olmayan köyde doğurdu, onun suçu neydi? Bademciği şişen 100 çocuğu doktora götürelim, hepsine cevap "Geniz etini alalım" olacak. Her işimiz sektör oldu.

Yaşanmış örnekleri çoğaltabilirim. Doktor, "Cihazımız arızalıdır" diyerek vatandaşı özele sevk ediyor, gidilen yerin kendisine ait olduğu ortaya çıkıyor. Amerika’da yapılan bilimsel araştırmalarda, doktor hatasından kaynaklanan ölüm oranı üçüncü sırada yer alıyor. Birincisi kalp, ikincisi kanser ve doktor hatalarından kaynaklanan ölümler. Hiç sorumlulukları da yok. Çünkü ameliyata girmeden önce, doktorları kurtaran, sorumlu kılmayan bir belgeyi imzalatıyorlar. İstersen imzalama!

Doktorların para kazanmalarına karşı değilim. Rize-Pazar’da görev yapan bir doktor "Millet çay topluyor, sonunda bize geliyor" dediğinde şaşırmıştım. Karadeniz bölgesinde bilmiyorum, Ankara’da özel hoca ücreti 250–300 TL. Hocaya gidip özel para vermeden, hastanede hiçbir işin görülmez, tetkiklerin yapılmaz, yatma işlemlerin gerçekleşmez. Hocaya para vermesen, kuyruklarda sürünür, asistan ve öğrencilere kobay olursun. Sistem bu. Adamlar devletin hastanelerini babalarının çiftliği gibi kullanıyorlar.

Sağlıkta çok farklı oyunlar var. Herkes devleti soyuyor, faturalar şişiriyor. Gazetelerde okuyorsunuz, gerekmeyen anjiyolar, ameliyatlar, şişirilen faturalar, sosyal güvenliğimizi bu hale getirdiler. Özel hastaneye giden vatandaş, işlemleri bittikten sonra, yapılan tetkikleri gösteren fatura gösteriliyor mu?

Vatandaş desin ki, "Ey hastane! Bana neler yaptın, kurumuma nasıl fatura göndereceksin, bir bakayım." Bakalım verecekler mi? Genel müdürlük yaptığım kurumda şişirilen fatura gözüme çarpmıştı. Üşenmedim, tedavi olan personeli çağırıp, hangi tedaviyi yaptırdığını sordum. Personelim bir dişini çektirmiş, özel poliklinik, diş tedavisinde ameliyat, narkoz dahil ne kadar işlem varsa eklemişlerdi. Kurumu savcılığa verdim, o parayı da ödetmedim.

Kurumlar kesinlikle personelin sağlık giderlerini karşılaştırmalı olarak incelemeli. Kimsenin ispat edemediği ameliyat ve ilaçlardaki entrikaları nasıl denetlenecek? Devlet ödüyor diye zevkine fizik tedavisine gidenleri biliyorum. Dahası estetik yaptırıp, başka operasyon yapılmış gibi gösterenler var.

Sağlıkta neşter şart. Hükümetin getirmek istediği tam gün yasasını destekliyorum. Ya devlet ya özel... Özel hastanelerde yeni düzenleme şart. Aksi halde sosyal güvenliğimiz iflas eder, emeklisine maaş veremez.