SEÇİMLERİN ANALİZİ

Seyfullah FIRAT

Türk milleti bir defa daha iradesini ortaya koymuş bulunuyor. Bu şekilde en son yapılan seçimi de gerilerde bırakmış oluyoruz. Bütün kirli oyunlar bir tarafa, dağıtılan rüşvetler diğer yana konulduğunda yine de milletin ortaya koyduğu iradeye saygı duymak gerekir. AKP’nin üst üste kazandığı bu başarı tesadüf elbette olamaz.

Parlamenter demokrasilerde sayısal çoğunluk iktidarlar için vazgeçilmez bir ölçü olsa da, sayısal çoğunluğun azınlıkları bastırdığı veya korkuttuğu bir rejimin adi parlamenter demokrasi olamaz. Parlamenter demokrasi, sayısal çoğunluğa sahip olan iktidarla azınlığa düşen muhalefetin ülke meselelerini ortaklaşa omuzladıkları sistemin adı olsa gerek.

Batı demokrasilerinde seçimler sonrasında insanlar arasında hiçbir fark gözetilmeksizin iktidarlar bütün toplumu kucaklar. Ne yazıktır ki, bizim siyaset geleneğimizde bu olgunluk henüz yakalanamadığı için olacak, seçimler sonrasında ortaya çıkan iktidarlar, yandaş takımına cömert davrandıkları kadar yandaş olmayan karşı cephede kalan insanlara da her konuda maalesef çok defa cimri davranırlar. Bu gelenek yüzünden de partizanlığı bir türlü memleket meselelerinin geri planına itemiyoruz.

Bu durum bizdeki demokrasinin ne kadar uydurmaca bir demokrasi olduğunu, her şeyin içine ettiğimiz gibi parlamenter demokrasiyi de nasıl kendimize uydurduğumuzun bir başka göstergesidir.

Batıda veya dünyanın hiçbir yerinde veya bizim dışımızda kalan diğer ülkelerinin hiçbirisinde seçimler bizde olduğu kadar tantanalı geçmez. Her ne kadar yalan varsa, her ne kadar kirli çamaşır elde edilebilmiş ise hepsi seçimlerde malzemeye dönüştürülerek hiç de hoş olmayan manzaralara şahit oluruz.

Geride bıraktığımız seçimlerde de benzer şeyler fazlasıyla yapıldı, insanların mahremleri seçim meydanlarına taşınarak bana göre ahlaksızlıkların daniskası sergilendi. Devlet imkânları ve medyanın gücü bolca kullanıldı. Bütün bunlara rağmen kayda değer bir kaza veya bela yaşamadan seçimleri geride bırakmış olmanın mutluluğunu yaşıyoruz.

Şimdi sırada hükümetin teşekkül etmesi ve kurulacak hükümetin Türkiye Büyük Millet Meclisi’nden güvenoyu almasını gerektirmektedir. Tüm dileğimiz milletvekillerinin yapacakları yemine sadık kalmaları ve bu milletin hizmetinde olmalarıdır.

Seçimlerin ortaya çıkardığı manzaraya baktığımızda Sayın Başbakanın Başkanlık sistemi ve yeni Anayasa arzuları biraz gündemden düşmüş gibi görünüyor. Zaman ne gösterir bilinmez belki ama bu manzara onu işaret ediyor.

Seçimlerin en büyük sürprizi Sayın Başbakan için olmuş olmalıdır. Sayın Başbakan diliyle açıkça seslendirmiş olmasa da, MHP’nin meclise giremeyeceğine inanmış ve bütün gayretlerini bu konuya tahsis etmişlerdi. Çünkü MHP Sayın Başbakan için tam bir baş belası ve bu belayı bir şekilde def etmesi gerekirdi. Ancak Sayın Başbakan emeline kavuşamamıştır ve MHP güçlü bir gurupla işte meclistedir. Bundan böyle MHP’nin nefesi sürekli bir şekilde iktidarın ensesinde olacak ve çok ciddi bir misyonun gereğini yerine getirecektir.

Oynanan veya kurgulanan oyunda MHP’ye seçimler sonrasında sokağı adres gösterenler hayal kırıklığına uğramışlar ve MHP sokaklarda değil de, mecliste mücadelesine devam edecektir. MHP’nin seçimlerde başarılı olması iç ve dış odakları şimdi yeni hesaplar yapmaya zorlayacak ve gelecekte çok çeşitli entrikaların bu alanda oynayacağından da zerre kadar şüphemiz yoktur.

MHP Türkiye otağının direğidir. Bu direkten rahatsız olanların gönül ve düşünce bağlamında ciddi sıkıntıları vardır demektir. Türk milleti nasıl ki tarihler boyunca küfrün başının belası olmuş ise, Türk milliyetçileri de küfrün hizmetkârlarının hep korkulu rüyası olmuştur. Sayın Başbakanın MHP karşıtlığı anlaşılabilir bir hal değildir. MHP geçmişte mecliste AKP’ye hiç de yabana atılamayacak yararlı katkılar sağlamış bir siyasi partidir. AKP her trafik kazası yapacağı zaman MHP direksiyona tutmuş ve yardım etmiştir. Buna rağmen MHP rahatsızlığının arka planında çok daha önemli meseleler vardır sanırım.

Seçimler öncesi MHP’ye kurulan tuzaklar küskünleri, dargınları kenetlendirmiş ve bu dava adamları kurulan kapanlara karşı inadına MHP demişlerdir. Türk milliyetçilerine kurulan tuzaklar tutmamış, Türk milliyetçileri birliklerini ortaya koyarak kurulan bütün tuzakları darmadağın etmiştir. Şimdi herkes boyunun ölçüsünü almış durumdadır.

Sonuçlardan MHP tabanı pek fazla mutlu olmamıştır. CHP için de durum aynı sayılır. Her iki partide de değişiklik isteklerinin artacağını söylemek işi abartmak olmaz sanırım.

Şimdi Türk milliyetçilerinin Türkiye daha da gergin günlere taşınacak diye kaygıları vardır. Üst üste iktidar olmak inşallah iktidar çevrelerini şımartmaz. İktidar partisinin Bakanlıklarla ilgili yeni düzenlemelere gitme düşüncelerini devleti AKP’nin şirketine dönüştürme stratejileri olarak yorumlayanlar var.

Seçimler öncesinde MHP-CHP- BDP koalisyonundan bahseden arsızlar, bölücülerle kimlerin ileriki zamanlarda kol kola gireceğine utanarak şahitlik edecekler. MHP devletin ve milletin bütünlüğünden yana tavır koyacak ve ortak paydalarımızı her şartta savunacaktır elbette. Seçimlerin sonunda bekçisiz köy isteyen bilinir veya bilinmez eşkıyalar MHP’nin meclise girmesiyle hüsrana uğramışlardır.

AKP ve özellikle Sayın Başbakan bütün ekibiyle birlikte MHP’ye karşı korkunç bir gri propaganda kampanyası yürütmüşlerdir. Buna rağmen MHP’nin tahmin edilen ve tasarlanan oranın üzerinde oy alması ileriki günlerde bu çevrelerin kimyasını bir hayli bozacak diye düşünüyorum. Türk siyasetini dizayn etmek isteyen odakların, MHP’nin olmadığı ama BDP’nin olacağı bir meclis hayalleri suya düşmüş bulunmaktadır.

Şimdi işin en zor kısmına gelindi. AKP iktidarı acaba yüksekten uçuşa geçerek, kibre kapılarak yanlış işler yapar mı? Esasen Sayın Başbakan bunun sınavını vermiştir. Tam tamına dokuz seçimden başarıyla çıkmıştır. Politikalarını onaylamasak da Sayın Başbakanı bu başarısından dolayı herkesin alkışlaması gerekir.

Sayın Başbakanın bu üçüncü dönemdeki durumu eski dönemlere göre daha zor geçecek gibime geliyor. Sayın Başbakan son defa seçildi. Parti içi muhalefetin veya otoriter karakterinden dolayı Sayın Başbakana karşı tavrı olabileceklerin eskiden olduğu kadar silik kalacakları ihtimali bir hayli azalmıştır. Bu sebeplerle Sayın Başbakanı bu dönem daha uysal bir karakterde görmek isteyenlerin sayısında artış olacaktır sanırım.

Sayın Başbakanı her ne kadar kibre kapılmayacağız dese de bu durum insanoğlunun doğasında vardır. Kudretli olmak insani yoldan çıkarır derler. Hele bir de mutlak kudret elde edilirse iş biraz daha sarpa sarabilir. Sanırım Türkiye’nin yakın gündeminin en büyük sancısı bu kaygı ve istenmedik endişeler olacak.

Üstün demokrasinin sözde kalıp kalmayacağını ileriki günlerde hep birlikte göreceğiz. Seçim sonuçlarının millete hayırlar getirmesi temennimizdir. İnşallah kazasız, sıkıntısız yıllar yaşarız. Millet kararını vermiştir ve AKP’ye yeniden onay vermiştir. Bu kararı saygıyla karşılamak herkesin boynunun borcudur efendim.