ÜLKEYİ YÖNETENLERE AÇIK MEKTUBUMDUR

Seyfullah FIRAT


Yır mı beş yıldan beri, bugünlerde gerçek resmi ortaya çıkan cemaate karşı her türlü mücadeleyi vermiş olduğumu, tehditlerin ve iftiraların hiç birisine boyun eğmeden bu yapının kapanına düşen güzel insanlarımızı kurtarmak için çok yoğun bir çaba gösterdiğimi beni yakından tanıyan herkes bilmektedir.
Bahse konu yapının küresel bir tezgah olduğunu, Ermeni lobisi ve bazı yabancı istihbarat örgütlerinin desteğiyle çalıştıklarını, başardıkları işleri Türkiye Cumhuriyetinin bile başaramayacağını ilk iddia eden bir kaç kişiden birisiyim.
Bugün bu ülkenin mukadderatına yön verenlerin cümlesinin o yıllarda hoca efendi dedikleri adamı göklere çıkardıklarını, yakın çevremde bulunan sözde bir takım dincilerin beni cehennemlik ilan ettiklerini de yine herkes bilmektedir.
Şimdi ise cemaat mensubu olanlarının av sezonu açılmış, herkes her tarafta cemaate mensup terörist aramaktadır.
Ortaya çıkacak boşluğu ve enteresan dönemi kendi çıkarları için kullanmak isteyen her ne kadar edepsiz serseri mayın varsa hepsi çok tehlikeli bir ihbar veya ispiyon şebekesi kurarak etrafı toza ve dumana katmaktadırlar. Bu oyuna gelinmemelidir.
On binlerce dershane çalışanının ve Öğretmenlerin lisanslarının iptal edilmesi doğru değildir. Bu ülkenin en üst düzey insanlarını kandırmayı becermiş olan bu hainler tertemiz Anadolu çocuklarını neden kandırmış olmasınlar ki?
Bu insanları, bu hainlerin zehri ile zehirlenen bu vatan evlatlarını kazanmak, uyandırmak bu devletin aslı görevlerinden birisi olmalıdır.
Benim hayat felsefemde kötü insan yoktur, kötü sebepler vardır. Siz Allah in dinini siyasete alet ederseniz, başka birileride başka birilerini yine dini kullanarak tuzağa düşürürler.
Bu insanların peşin bir teslimiyet gibi hastalıkları vardır. Bu teslimiyet inançların dan ve yetişme tarzlarından kaynaklanmaktadır. Bu insanları tedavi etmek, içine düştükleri teslimiyet psikolojisinin kafesini kırıp dağıtmak tek çıkar yoldur.
Bu konuda görev almaya talibim ve kendimi de bu alanda bir çoklarından daha ehliyetli görüyorum.
Bu insanların aç ve susuz bırakılmalarına, toptan hain görülmelerine, aile düzenlerinin bozulmasına, çocuk veya torunlarının travma yaşamalarına kesinlikle gönlüm razı değildir.
Unutmayalım ki, Haz. Ömer kırk yaşında hidayete ermiştir. Bu insanlara doğru gösterilmeli, bu insanlar da mutlaka kazanılmalıdırlar.