YANLIŞLARIN SAVAŞINI YAŞIYORUZ

Seyfullah FIRAT

Ülke ve millet olarak yeni bir dar boğaza getirilmiş bulunuyoruz. Bazı çevreler epey bir zamandan beri askerle milleti karşı karşıya getirmek, ordunun içerisine fitne ve fesat tohumları ekmek için var güçleriyle çalışıp çabalıyorlar.

Dışarıdan beslenen ve biraz da içimizdeki belli odaklarca dürtülen işbirlikçi takımınca da kurgulanan çok acımasız bir oyun sahneleniyor. Sezinlemekte olduğumuz kirli oyun bu milletin varlığına ve bu milletin devleti üzerine oynanmak isteniyor. Ne yazık ki bugün bu ülkeyi yönetmekte olan mevcut iktidar bu oyun sahneye sürüldüğü günden beri söz konusu oyuna aldanmış veya inanmış bir şekilde alet olmuş durumda bulunuyor.

İktidar çevreleri zaten siyaset sahnesine çıktıkları ilk günden beri kendilerine yüklemiş oldukları alışıla gelmişin dışında kalan yeni siyaset tarzları ile bugüne kadar milli çizgi diye kabul görmüş politikalarımızı toptan çöpe atmayı hedeflemişlerdir. Kendilerince geliştirdikleri kendilerine has siyaset tarzı ile ilgili akıl oyunlarını da bir şekilde milletin belli bir ekseriyetine onaylatmayı başardılar.

Sayısal çoğunluğu kendi demokrasi anlayışlarının tek kriteri olarak yorumlayanlar Cumhuriyet ve kurulu düzen karşıtlığı gibi sert yaklaşımları kendilerine siyası misyon olarak seçmiş görünüyorlar.

İktidarın erkinin Ankara parkı üzerindeki bu anlaşılmaz talebi ve baskısı ülkede ciddi sıkıntıların ortaya çıkmasına sebep olmaktadır. Bugün bu memlekette ordu komutanlığı yapmış paşalar hesaba çekilirken diğer başka bir tarafta dağdan inen taharetsiz teröristlerin ayağına kadar gidilerek mobil mahkemeler kurulabilmektedir.

Milletin ve devletin varlık göstergelerinin en önemlisi olan adalet kurumu ve hukuk devleti olma özelliklerimiz söz konusu zıtlaşmalar neticesinde tahrip olmakta ve birçok alanda olduğu gibi bu alanlarda da tehlikeli boyutlarda saflaşmalara doğru taşınmaktayız.

Hukuk hukuktur. Adalet mekanizmaları mevcut yasalara göre işlevlerini yaparlar. Siyası iktidarların veya iktidar yandaşlarının isteklerine göre keyfi yaptırımlar uygulanamaz veya birilerinin keyfine göre hukuki müeyyidelerin içleri boşaltılamaz.

Siz işinize geldiğinde hukuksuzluğu hukuk diye dayatmaya kalkacaksınız, bu yetmeyecek ve yine siz keyfinizce kurduğunuz dedikodu fabrikalarınızın imalatına dayanarak devletin omurgası olan kurumları hedefe oturtacaksınız. İşte o zamanda başka birileri gelir ve daha başka hukuksuzluklar temaruz eder ki, işte o zaman da bu durumdan yakınmaya hiçbir siyasetçinin en ufak bir hakkı olamaz.

Birileri bu memlekette bir takım uydurma belgelerle ordu komutanlarına terörist damgası vurmaya kalkarsa ve aynı çevreler dağdan inenlerin önünde iki büklüm olursa, işte o şartlarda başka biri de çıkıp devletin savcısına militan yakıştırmasında bulunur. İstendik ve hoş olmayan bu durumun acı faturasını elbette günü gelince bu ülkeyi bu hallere getiren sakat mantığın sahipleri veya destekçileri ödemek zorunda kalırlar.

Son zamanlarda korkunç bir bilgi kirliliği toplumu tepeden tırnağa kadar kuşatmış durumdadır. Uydurma veya doğru hiç fark etmez, bir takım belgeler asit yağmuru gibi kafamıza yağmaktadır. Ankara parkı üzerinde çok amansız bir savaş sürmektedir. Bu anlamsız savaşın arka planında dostlarımızdan daha çok düşmanlarımızın pusuya yattığını kavganın tarafları mutlaka görmelidirler.

Bir takım zibidi takımı sokaklarda bile yüksek sesle konuşmaya başladılar. Bir yerlerden cesaret alan söz konusu karıştırıcı ve kışkırtıcı çevrelere göre, ‘Bugüne kadar hep askerler darbe yapmışmış, bu defada polisler darbe yapsa ne olurmuş!’

Evet, işte bu sakat ve hasta mantık bu milletin evlatlarını bir birine düşman edecek kadar insafsız, izansız ve imansız bir mantıktır.

Bu ülkeyi yönetenler bu ülkeyi gerçekten seviyorsalar, huzur ve kardeşlik istiyorsalar bu şarlatan takımının sesini kesmek ve bunlara cesaret verir türdeki yanlış duruşlarından bir an önce uzaklaşmak durumundadırlar.

Bu ülke birilerinin kör inadı uğruna kaoslara sürüklenmemelidir. Biz bu ülkede kimsenin bedel ödemesini istemiyoruz. Günlerce işkence görmüş bir insan olarak hiçbir kimsenin eziyet çekmesine gönlümüz razı değil.

Bize göre bu ülkenin bugün gelmiş bulunduğu noktanın arka planında iktidar erkini ellerinde bulunduranların bir takım oyunbaz çevrelerin oyununa gelmesi zaafı yatmaktadır. Bugün bu ülkede orduyu terhis etmekten alın da, ‘Cumhuriyeti yıkalım ve yenisini kuralım’ teklif ve görüşlerine uzanacak kadar alçakça ve şerefsizce telkinler yapılmaktadır.

Sormak lazım ve sormak istiyoruz. Bunca densizliklere karşı bu iktidar ne yapmıştır veya neleri yapmamıştır? Doğrusunu söylemek gerekirse bu iktidar bunca densizliklerden zevk alırcasına çalım satmış ve şeytan değirmenine su taşıyanlara cesaret vermiştir.

Bize göre iktidarın Ankara parkını tamamen işgal etme ve kendi yandaşları dışındakilere bu parkın yanından bile geçme izni vermeme arzusu ve isteği ülkeyi bugünkü viraja getirmiştir.

Şimdi yapılması gereken nedir sorusuna cevap verebilmekten aciz da olsak şu kadarını önerebiliriz. Bu araç Trafik kazası yapmadan bu virajı mutlaka almalıdır. Bu araç bu hızla bu virajı alır mı veya almaz mı sorusunun cevabini ilerki günlerde hep birlikte göreceğiz.

Bütün temennimiz bu ülkeyi daha fazla germekten, kör inattan, hukukun siyasallaştırılmasından uzak durulmasıdır. Ben şahsen bu konularda çok ama çok umutlu değilim. Çünkü iktidar çevrelerinin kör inadı umutlu olmamıza izin vermiyor. İktidarın gemileri yakma inadı yüzünden ben şahsen ülkem, iktidar ve milletim adına çok korkuyorum.

Benim görebildiğim kadarıyla, geçmişte ‘bizim çocuklar’ diye sırtları sıvazlanıp darbe yaptıran pentagon ağaları, yargı ve asker de hizaya getirildiğinde ‘bizim çocuklar bu işi başardılar’ diye başka birilerinin sırtlarını sıvazlamaya hazırlanıyorlar.

Bu gidiş hayra gidiş değildir, bu inatlaşma bizim çıkarlarımıza hizmet etmemektedir. Olup biten her olay düşmanlarımızın işine yaramaktadır. Olup bitenler yanlışların savaşından ibarettir. Yanlışların savaşından veya bu anlamsız savaşın sonunda bu milletin hayrına netice bekleyenler aldanmaktadırlar.

Tarihimiz boyunca hiçbir ordu komutanı polis tarafından adeta sürüklenerek karakola getirilmemiştir. Buna cüret edenler veya bütün paşaları suçlu diye kamuoyuna lanse etmeye kalkanlar, bize göre çok ciddi yanlışlara imza atmaktadırlar.

İnşallah her iki tarafa akliselim hakim olur da korktuklarımız başımıza gelmez. Bu ülkenin insanı çok çekti, artık şimdi gereksiz acıları çekmeyi hiç ama hiç hak etmiyoruz.