TAYYİP ERDOĞAN
Binbir katakulliye karşı İstanbul’a belediye başkanı oldu; çöpten geçilmeyen, hava kirliliğinden nefes alınmayan, suyu akmayan şehri canlandırdı ve daha ilerilere yürürken önü kesilmeye çalışıldı. Şiir okudu diye hapse atıldı, belediye başkanlığı elinden alındı; fakat o yılmadı, ruhunu millet sevdasında, kader potasında demledi.
“Muhtar bile olamaz” denildi; o çıktı yeniden bir parti kurdu ve kısa zamanda memlekette iktidar oldu, başbakanlığa geldi.
İç ve dış muhalifler ona karşı her türlü şer cephesini oluşturdular, muhtıralar verdiler; ama o, dik duruşundan hiç taviz vermedi, milletinin öncüsü oldu.
Gezi olaylarında herkes başını kuma sokmuş, korku tünelinde bekleşirken, o, “çapulcular” diyerek, bu millete gizli oyunlar kurma peşinde olanların planlarını yüzlerine vurdu ve buradan da kazançlı çıktı.
17- 25 Aralık’ta, onu tutuklama veya öldürme peşinde olanların sinsi planlarına karşı, ince bir feraset ve siyasetle direndi, başardı ve buradan da güçlenerek çıktı.
Suriye’den sahaya indi, masaya oturdu ve gücünü dünyaya gösterdi. Suriyeli kardeşlerine karşılıksız el uzattı, inancının gereğini yaptı ve ruhuyla tanışıklığının huzurunu yaşadı.
Herkes soruyor: “Bu adam bu enerjiyi nereden buluyor?” diye. Bir gram uranyum atomu enerjiye çevrildiğinde, bir büyük gemiye üç defa dünya turu attırıyormuş! Ruhunun atomuyla, yani fıtratıyla tanışan insanların enerjisine akıl sır erdirmek herkesin işi elbette değildir. Enerjisini nefsinden değil, ruhundan alan insanlar yorulmazlar ve pes etmezler.
Rus uçağı düşürüldü, Ruslarla savaş kapıya geldi derken, bir de baktık ki, Rusya’yla daha yakınlaşıldı ve savaş çığlıkları atanların çığlıkları kursaklarında kaldı.
15 Temmuz, onu halk kahramanı yaptı. Bir sözüyle halk sokaklara çıktı ve onun arkasından canı pahasına yürüdü ve başardı. Önüne en büyük engeli koydular, o, halkıyla ve inancıyla bu engelleri de aşarak yürüyüşüne devam etti.
Kudüs’ün İsrail tarafından “başkent” ilan edilmesi üzerine, Birleşmiş Milletleri topladı, “Dünya beşten büyüktür!” dedi ve 128 Birleşmiş Milletler üyesi ülkeyi arkasına alarak, dünya lideri olduğunu dünyaya kanıtladı.
Şimdi de 24 Haziran’da seçime gidiliyor. Muhalif cephe tek ses, Tayyip Erdoğan düşmanlığı üzerinde birleşti ve onu başkanlıktan indirmek üzerine harekete geçti.
Kaderi, onu yaratandan başka kimse bilmez, ama bazı şeyler hissedilir. En iyisini Allah bilir, Tayyip Erdoğan’ın kader çizgisi, bu milletin yeniden diriliş çizgisiyle atbaşı gidiyor. Bu millet de yüz sene sonra yeniden diriliyor! Bu denli canlı ve güçlü bir kader yolculuğunun önüne çıkan herkes sonunda pes etmek durumundadır. Bu milletin üzerinde tecelli eden kader planı daha tamamlanmadı ki, Tayyip Erdoğan sahneden insin.
İnsanların kaderleri gibi, milletlerin, devletlerin de bir kaderi vardır. Milletlerinin, devletlerinin kaderleriyle, kendi kaderleri kesişen insanlar, o milletin başına önder olur, lider olur. Onu oradan indirmek için milleti yok etmek lazım. Bunun önünde de kader engelse, dünya güçleri bir araya gelse, onların gücü bir çöp değerindedir.
Elbette geleceği yalnız Allah bilir. Ama gelecek günlerin, geçmişten daha iyi olacağının işareti, millet sevgisine mazhar olmuş bir liderin şu an işbaşında olduğudur. Başkanlık sistemi de bunun bir delilidir. 24 Haziran sonrasında yepyeni, capcanlı ve daha aydınlık bir Türkiye’ye uyanmak hepimizin dileğidir.
D. Ali TAŞÇI (dalitasci@hotmail.com) Twitter:@DAliTasci
YAZIYA YORUM KAT