1. YAZARLAR

  2. D. Ali TAŞÇI

  3. EHİLLEŞMEYENDİR
D. Ali TAŞÇI

D. Ali TAŞÇI

Yazarın Tüm Yazıları >

EHİLLEŞMEYENDİR

A+A-

 

            Dillerden düşmeyen; fakat çok az bir gönüle girebilen nazenin bir güldür, aşk! Özellikle modern insanın en uzağında bulunan sihirli bir beş duyu ötesidir.

            Ehilleşmeyendir. Onu yakalayacak yeryüzünde hiçbir kement yoktur; ne var ki, bir “delici” bakış onun dizlerini yere çökertir. Gönüle nazar eden bakıştır, insanın saçlarını yolduran.

            Akılla aşk yoluna çıkılmaz; bu yolda “akıl, çamura batmış eşektir.” Yolda kalanlar, akıl kurbanlarıdır. Aşk yolu, hakikat yoludur; böyle olduğu için yokluğu kuşananlar bu yolu aşabilirler. Hakikat, aşkın ebedi yurdudur. Toprak cesedi, geldiği yer olan toprağa; ruhu da geldiği yer olan Rabbine verirsen (Ona ruhumdan üfledim. Hicr, 29), geride kalan şey “yokluk.” olur. İsim olarak var, ama cisim olarak yoktur. İşte bu yokluğun adıdır, aşk!

            “Sen kendi varlığından yok ol; çünkü senin varlığından beter bir cinayet yoktur.” (Mevlâna, Divan-ı Kebir)

            Aşk, yokluk bahçesinin nazenin gülüdür. İsteyene verilir; isteyen de O, isteten de O, istenen de O! Sen çekil aradan ve aynada kendini seyret. Kafdağı’nda sana ayna sunulmadan Simurg olduğunu nasıl görecek, anlayacaksın?

            Bedeli ağırdır aşkın, senden can isterler; candan geçmedikçe sakın ola bu yola koyulma! Candan geçtikçe yol senin için açılır, yokluk denizinde inci avına çıkarsın. “ölür ise tenler ölür, canlar ölesi değildir.” En kıymetli varlığın olan canını bu yolda infak etmedikçe, hayat denen muammanın nifakından kurtulamazsın. Nifaktan kurtulmanın adıdır, aşk.

            Dünyevi her cümle, senin kimlik belgendir; Aşk, bu cümlelerin tutuşmuş halidir. Beş duyu ötesinin sesidir; bu sesi, sadece âşık olanlar duyar; çünkü onlar beş duyuyla hareket etmezler. Beş duyu zindanından kurtulmanın adıdır, aşk.

            Aşk, yokluğa burun değdirmektir; (Sanki burnum, değdi burnuna yok’un/ Kustum, öz ağzımdan kafatasımı. Necip Fazıl). Orada sadece O’nun kokusu duyulur. Âşık, O’nun kokusundan başka koku almaz. Bütün varlıktan bu kokuyu almaktır, aşk.

            Aşk, ruhun nazenin çocuğu olduğu için onda “cinsellik” yoktur, ebedi zevk vardır. Ebedi zevkin adıdır, aşk.

            Aşk senin olunca sen yoksun; o kadar yoksun ki, her varlığa kazınmışsın!

            Söylenmeyendir, aşk; fakat beş yüz perde de olsa sesini duyurandır.

            Aşk yolunu katetmek için; dert çekeceksin, sadakat göstereceksin, şevk içinde olacaksın ve aşk edebini kuşanacaksın.

            Beşeri duygularını beden mezarlığına gömene aşk, ilahi bir armağan olarak sunulur. Beşeri duygu yolları temizlenince, aşk gelir kalp sarayına oturur ve orasını gönül yapar. Aşk, kalbin gönüle ve güle dönüşmesidir; orada sadece bülbül öter.

            “Aşk nağmesinden başka dünyada işittiğim bütün nağmeler, davulun gürültüsü gibiydi.” (Mevlâna)

            “Aşkın açıklanması ve yorumu için her ne söylesem de,

            Sevmeye başladığımda o açıklamamdan utanıyorum,

            Her ne kadar dilim yorumu netleştiriyorsa da,

            Dilsiz aşk daha da açıktır.” (Mevlâna)

            Kimse sana yemediğin bir yemeğin tadını anlatmasın, zihnin bulanır; o yemeği önüne koyup sussun. Sözle anlatılamayandır, aşk. O, yaşanandır, delice ve derince!

            “Kuru idik, yaş olduk,

            Ayak idik, baş olduk,

            Kanatlandık, kuş olduk,

            Uçtuk Elhamdülillah.” (Yunus Emre)

ZEYL: Politika, aşkıma yol vermedikçe ben ona nasıl yoldaş olayım?

    D. Ali TAŞÇI (dalitasci@hotmail.com) Twitter:@DAliTasci

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Yeni dezenformasyon yasası ve kişisel verilerin korunması kanununa göre; kişilik haklarına yönelik her türlü yayın suç teşkil ettiğinden, kurallara aykırı yorumlar onaylanmamaktadır. Lütfen bir aşağıdaki facebook yorumları bölümünü kullanınız