GÜNAHINA ŞÜKRETMEK!
Yazının başlığına bakıp şaşırmayasınız! Artık günlük hayatımızın olağan söylemi ve birçok insanın “duası” “günahına şükretmek” şeklinde tezahür ediyor!
Nasıl oluyor bu?
Ünlü biridir, ekranlara çıkıyor ve konuşma esnasında yaptığı işten dolayı “Tanrı’ya şükrediyor!” Dinimizin haram saydığı bir işi yapmaktadır; fakat Din’den diyanetten hiç haberi olmadığı ve de o işinden iyi para kazandığı için “şükrünü” yerine getirmekte ve bundan da mutlu olmaktadır!
Ekranda, sosyal medyada, birebir hayatın içinde bu tür insanlar çoğalmış bulunmaktadır. Çocuğu bir faiz müessesesinde iş buldu diye “Allah’a şükreden” “Hacı baba” mı dersiniz; kızını, İslâm’dan tamamen uzak bir hayat yaşayan, fakat zengin birine nikâhladı diye “şükür secdesi” yapan “hacı anne” mi? Çevre dolu bu tiplerle.
Ya şu “dinini bilen”e ne demeli? Filan okuldan mezun olan kızını, İslam’a göre haram olan kıyafetlerle, internet ortamında paylaşan ve bundan mutluluk duyan anne – babaların durumunu? Ve bu durumu paylaşan, mutluluk duygularını ileten idrak cücelerini?
Özellikle ekranlara çıkıp bu tarz söylem ve davranışlarda bulunan “ünlüler”in olumsuz etkileri, gençleri vurmakta ve değer yargılarımız yerle bir olmaktadır.
Şükür kime ve hangi durumlarda yapılır, bilmiyor. Onun bildiği, dünyasının rahata erip ermediği şeylerdir. Fakat bu “rahat”ın Allah katında haram olduğu ve bunun getirisinin acı olacağı hesap edilmemekte, dahası bilinmemektedir.
Haramlara batmış bir toplum iflah olmaz. Hele haramı haram, helâlı helâl olarak görmemek ise şirktir! Bilgisizliğin getirdiği bu vebali kimse kaldıramaz.
Adam üst düzeyde bir yerdedir, büyük bir işletmenin sahibidir.. Fakat yaptığı işler “haram”dır. Akşam evine gelince veya bir dost meclisinde işinden dolayı Allah’tan af dileyeceğine, haramda başarılı olduğu için, O’na “şükretmekte”dir. Biraz sonra kalkıp da namaza durmaktadır. Ailedeki çocukları düşünün bir de; hem haramla büyüyorlar, hem de yapılan bu davranışların “çok doğru” olduğu kanaatine varıyorlar. Bu çocuklar büyüyüp hayata atılınca, “z kuşağı” diyerek onlara hücum ediyoruz. Hepimiz bu durumdaki insanların yemeğini yiyor, çaylarını içiyoruz. Toplum olarak haramla kaynıyoruz; ruhumuzun atomu patlıyor ve insanlık vasfımızı kaybetmekle baş başa kalıyoruz. Harama şükretmek ise haramdan öte bir başka vebal! (Bir asrın kurbanları!)
Toplum olarak birçoğumuz hassasiyetimizi kaybettik. “Bir şey olmaz” anlayışımız hayatımızın her bölümüne sirayet etmiş bulunuyor. İnanmamak, tamamen “ateist” olmak başka bir konu; fakat “namazlı – niyazlı” insanların İslâm’dan bu kadar habersiz, bilgisiz ve idrak cücesi olarak yaşamaları anlaşılır şey değildir. “Allah’a ve ahiret gününe iman” konusu gündeme alınmalı ve konu hakkında seferberlik ilan edilmelidir. Bunu tek başına Diyanet’in yapması pek mümkün değildir, bilenlerin ciddiyetle konuya eğilmeleri gerekmektedir. Gayba imanı netleşmemiş olan insanların “helal – haram” konusunda hassas olmaları mümkün değildir.
Devam edelim:
Yargılamak değil niyetim; anlamaya ve çözüm üretmek için, karınca misali, hatırlatmalarda bulunmaya çalışıyorum. “Müslümanım” diyenlere, “akaid - İslam inanç kuralları” okuyun ve bunu ders haline getirin, diyorum. Birkaç kişi bir araya gelerek ve bilen birisinin okuması şartıyla, ilmihal okuyun. Ön yargısız, dininiz hakkında size lazım olan bilgileri mutlaka öğrenin ve uygulamaya koyun, diyorum. Ramazan geliyor, hiç olmazsa bu Ramazan’da hatimle beraber, Kur’an’ın tercümesini de okuyalım. Rabbimizin dediklerini okudukça ruhunuz incelecek ve hassasiyetiniz artacaktır.
İnsan olarak doğduk, insan ve mü’min - Müslüman olarak ölmekten daha büyük bir dünya kazanımı yoktur.
“Ben Müslümanım” diyenlerin, nasıl Müslüman kalınacağını bilmeleri, en başta gelen görev ve sorumlulukları olmalıdır.
Allah katındaki değerini anlamak istiyorsan, O’nun seni nerede kullandığına bak!
Dünyaya geliş amacını bilmeyen insanın, gidecek olduğu yer pek aydınlık değildir.
Allah’ın gösterdiği nurlu yola binenlerin rızık endişesi taşımaları mümkün değildir; çünkü Rezzak olan Allah, herkesin rızkına kefildir.
ZEYL: Hayatınızın önceliklerini kimler ve neler belirliyorsa, siz onların egemenliği altındasınız.
D. Ali TAŞÇI (dalitasci@hotmail.com) Twitter:@DAliTasci
YAZIYA YORUM KAT