1. YAZARLAR

  2. D. Ali TAŞÇI

  3. Okullarımızda Kur’an-ı Kerim ile Siyer müfredatı ve gerçekler
D. Ali TAŞÇI

D. Ali TAŞÇI

Yazarın Tüm Yazıları >

Okullarımızda Kur’an-ı Kerim ile Siyer müfredatı ve gerçekler

A+A-

Türk eğitim sisteminde çok önemli bir gelişmeye şahit oluyoruz. Bu yıl ( 2012- 2013 Eğitim ve öğretim yılı ) okullarımıza, seçmeli olarak, Kur’an- ı Kerim ve Siyer ( Peygamberimizin Hayatı) dersleri kondu. Milli Eğitim Bakanlığı, liselerde okutulacak bu derslerin müfredatını yayınladı.

            Buna göre kısaca,

            Liselerde, 9, 10, 11, 12. sınıflarda, toplam 72 saat olarak bu dersler işlenecek.

            Siyer Derslerinde,

            9. sınıflarda, Peygamberimizin hayatının anlatımıyla başlanacak ve “ Güzellik ve İffet” ünitesi işlenecek. “İffet” kavramının, kelime olarak, buraya konması bile başlı başına büyük başarı; çünkü değerlerimizin asıl isimlerini bile unutur duruma geldik, neredeyse; “haya, edep.. gibi.” “İffet” in değeri anlatılırken “ Fıtratın ve inancın gereği olduğu” vurgusu da yapılmaktadır ki, bu da başlı başına büyük bir gelişmedir. Neden?

            Bilebildiğim kadarıyla, M.E.B müfredatında ilk defa “FITRAT” kavramına yer verilmektedir ki, işte bunun adı “eğitim” dir. Çünkü eğitim, fıtratın gelişim sürecidir. Çocuklarımıza atomu öğrettik, maddenin özünü de, kendi özleri olan “fıtrat” kavramından uzak durduk, ne hikmetse bugüne kadar. İnsanın özü, kodu, yaradılış nüvesi olan “fıtrat” öğretilmeden, tanıtılmadan gerçek bir eğitimin yapılamayacağını görmek başlı başına ferasettir, bilgeliktir.

            10. sınıflarda, “ Kadın- Erkek İlişkileri ve Özgürlüğün Sınırları” ünitesi işlenecek. Bu konunun önemi de ortadadır. Özgürlüğün sınırsız olmadığı, kadının ve erkeğin birer insan olarak şerefli oldukları ve istismarının dünyada ve ötede sorumluluk gerektirdiği yavrularımıza öğretilecek.

            11. sınıflarda “Ahirete Bakış” ünitesi var. Beş duyuyla hayata hazırladığımız çocuklarımızın kendilerini aşmakta ne derece zorlandıklarını görüyor ve yaşıyoruz. İç dünyalarının sonsuza açılan penceresidir, ahiret inancı. Bu pencere açılmadan insanın rahat nefes alamayacağını dünyada yaşamıyor, görmüyor muyuz?

            12. sınıflarda “ Evliliğe Teşvik” ünitesi işleniyor. Eğer bu dersler hayata girmezse, önümüzdeki yıllarda “10 yıl evli kalabilenlere devlet ödül verecek” desek ironi yapmış olmayız. Evliliğin önemini ve aile içi şiddetin yaygınlaştığı bir zamanda bu dersler toplumsal hastalıklarımıza ilaç gibi gelecektir.

            Yine aynı sınıflarda Kur’an-ı Kerim dersleri de 72 saat olarak okutulacaktır. Ebedi aydınlık kitabımız olan Kur’an-ı Kerim’i çocuklarımızın kaynağından öğrenebilmeleri, geleceğimiz açısından mutluluk vericidir. Umrede bir şeye tanık oldum; her millet Ravza’da, Mekke’ de Kur’an okuyor, fakat bizim milletimizin insanları bundan biraz uzaktaydılar; çünkü Kur’an okumasını bilemiyorlardı. Şimdi çocuklarımız Allah’ın Kitap’ını tanıyacak ve okuyacaktır. Bu konuda söylenecek o kadar çok söz var ki!

            Şimdi bütün sorumluluk velilerimizin, okul idareleri ve öğretmenlerimizin üzerine düşmektedir. Velilerimiz artık hiçbir mazerete sığınmadan, çocuklarının bedenen ve ruhen gelişmeleri için, bu dersleri en kısa zamanda seçmeleri ve okul idarelerine bildirmeleri gerekmektedir. Seçmeli dersler için, 3-10 Eylül tarihleri arasında 5. sınıflar (eski deyimle), 10-12 Eylül de liseler için dilekçelerin verileceği tarihler olarak belirlenmiş. E- kayıt yapılabileceği gibi, direkt olarak da dilekçeler verilebiliyor. Söylenen değil, söyleyen ve iş beceren veli olsunlar.

            Kaç gündür “4+4+4” medyada ve çeşitli mahfillerde tartışılıyor. Net olarak kimsenin de pek bir şey anlayabildiğini sanmıyorum; anlatılamadığı veya anlaşılamadığı için değil, bazı güç odaklarının anlamak istemediği ve işlerine gelmediği için. Bu girişim “66 ay” gibi kısır bir döngünün içinde boğulmak, sulandırılmak isteniyor. Ayıptır, dünyanın birçok ülkesinde ( İngiltere, Hollanda…) 48 aylık çocuklar bile okullara alınıyor. Dert bu değil aslında, dert, kesintisizin kesintili hale getirilmesi ve İmam Hatiplerin önünün açılmasıdır. Demek ki bu okulların önü açılınca bu milletin de önü açılıyor, ne var ki bazılarının da önü kapanıyor! Ama bu milletin % 99’u Müslüman! Bu milletin çocukları kendi okullarında dinlerini öğrenemeyecekler de nerede öğrenecekler? Siz PKK’yı da, Suriye’yi ve diğer olayları da bu minvalde okuyun. Bu uygulama kesintisiz olarak yapılsaydı, o zaman 66 ay değil, daha düşük aylara da şapka çıkarılırdı.

            Türkiye’de siyaseti, siyaset dışı kurumlar şekillendiremezse; bu ülkenin önünü kimse alamaz.

            Kendi değerleriyle çatışan bir eğitim yol alamaz, alamadı, alamayacaktır; işin doğası budur çünkü.

            Evet, bu bir milattır. Çocuklarımız Allah ile Peygamberleriyle, Kitap’larıyla; kendi özleriyle tanış oluyorlar. Bugün karşı duranlar, yarının aydınlığında sevineceklerdir; ne var ki yarasalar da doğanın bir gerçeğidir.

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Yeni dezenformasyon yasası ve kişisel verilerin korunması kanununa göre; kişilik haklarına yönelik her türlü yayın suç teşkil ettiğinden, kurallara aykırı yorumlar onaylanmamaktadır. Lütfen bir aşağıdaki facebook yorumları bölümünü kullanınız
3 Yorum