1. YAZARLAR

  2. Seyfullah FIRAT

  3. ORDU DÜŞMANLARINA SORUYORUM
Seyfullah FIRAT

Seyfullah FIRAT

Yazarın Tüm Yazıları >

ORDU DÜŞMANLARINA SORUYORUM

A+A-

İnsanoğlu biraz nankördür, bundan dolayı da hep kendisine yontar. Bu sebepledir ki; herkes kendisini ve kendi aklını çok beğenir. Bunun aksine hatasını kabullenebilen insan, nefis savaşını kazanma yoluna girmeyi başarmış demektir. Ancak bu yola girmiş bir insan için yine de her şey garanti değildir ve gün olur insanoğlu tekrar eski noktasına dönüp nefsinin esaretine girebilir.

Bizler bu memleketin evlatları olarak her günümüzü ve her saniyemizi sorgulamak durumundayız. Olaylara bakarken neyi, neresinden veya nasıl gördüğümüzü; hata payımızın olup olamayacağını mutlaka düşünmeliyiz. Aksi durumda birçok konuda hatalı yorumlara gideriz ki, böylesi durumlarda hem toplum hem de Allah’ın nezdinde vereceğimiz hesaplar çoğalır ve artar.

Doğrunun tek olmasına rağmen, insanlar arasında ciddi düşünce farklılıklarının olması insanoğlunun söz konusu zaafının inkâr edilemez bir ispatıdır.

Son yıllarda Türk Ordusuna karşı çok acımasız ve çok insafsız saldırılar yapılmaktadır. Bu konuda orduyu toptan terhis etmeye kadar uzanan teklifler ve öneriler bazı şom ağızlarda oldukça yüksek telden seslendirilebilmektedir. Yeni Ordu kuralım diyenler bile vardır.

Biz darbe döneminde günlerce gözleri bağlı olarak ve alçakça işkencelere maruz kalmış bir insan olarak ordumuzun içerisindeki pisliklerden bugün ahkam kesen sıcak yastık çocuklarından çok daha erken haberdar olanlardanız. Ancak buna rağmen biz birileri kadar ordu düşmanı değil, bizzat Türk Ordusu’nun dostuyuz. Çünkü ordusuz millet olmaz, iffet olmaz, din olmaz. Çünkü ordusuz milletler esaret gömleği giymeye mahkum düşerler. Esarete düşenlerin de kirletilmemiş hiçbir kutsalı kalmaz.

Eğri oturup doğru konuşalım. Bendenizin şahsen Türk Ordusu’na olan güvenim günden güne artmaktadır. Bunca saldırı ve karalamalara rağmen, ordumuzun sessiz durması, söz konusu saldırılara karşı tepki göstermemesi cidden alkışlanacak bir durumdur.

Dünyanın hiçbir yerinde ve hiçbir ordu bunca saldırılara karşı sessiz kalmaz ve mutlaka ama mutlaka kendisini savunur. Bizim ordumuzun bu yolu seçmemiş olması bizi mutlu etmekte ve geleceğimizin aydınlık olacağı hususunda umutlandırmaktadır.

Ordu karşıtı olan naylon yastık çocukları önce şöyle bir soruyu kendi vicdanlarına sormalıdırlar. Bu ordunun uçağı, tankı, topu tüfeği var. Peki; bu güç bugün asker karşıtlığı yapan çevrelerin elinde olsa acaba bu çevreler bu memlekette kaç milyon insanı kurşuna dizerlerdi?

Eminim ki; kendileri gibi düşünmeyenlerin birçoğunu bir çırpıda hiç acımadan ve zerre kadar Allah’tan korkmadan ipe çekerlerdi. Bunu da Allah yolunda yaptıklarını söyleyerek bir de kendilerini cihat erbabı olarak ilan ederler ve cennet yolculuğuna çıkarlardı. Bu acı gerçekten adım gibi eminim ve durum aynen böyle olurdu.

İşte; eğitilmemiş, gözleri ve kalpleri köreltilmiş, sevgi yerine yürekleri kin ve nefretle doldurulmuş insanların nankörlükleri bu noktada zirve yapmakta ve olaylara bakarken ne yazık ki tarafsız düşünememektedirler.

Akliselim yerinden bir kere kopmasın, insaf ve izan yok olup gönüller kararmasın. Akliselim kaybolup gönüller kin ve nefret küpüne dönerse, işte insanoğlu böylesine canavarlaşır. Bahse konu bu durum asker içinde, asker karşıtı çevreler için de geçerlidir. İşte bu fotoğraf hiç de uygar ve medeni bir insan fotoğrafı değildir. Hele hele, inanan insan hiç benzememektedir.

Tekrar ediyor ve diyorum ki; bütün arıza ve günahlarına rağmen, bu orduyla iftihar edelim ve onur duyalım. Pislikler varsa temizleyelim, yanlışlar varsa düzeltelim, düzelmeyenleri hizaya çekelim ama birileri öyle istedi diye sakın bu ordunun kimyasını bozmaya yeltenmeyelim. Buna hiç ama hiçbir kudretin gücü yetmez ve ancak yeni acılar yaşamamıza sebep olurlar.

Asker vesayetinden yakınanlar, üstün demokrasiden dem vuranlar; eğer gerçekten samimi isler bize de tahammül edebilmelidirler. Bu kavramlardan bahsedenlerin, bizler iki satır yazı yazdık diye bize ceza evlerini adres olarak düşünüyorsalar bu kavramlardan asla bahsetme hakları olmaz.

Bana göre sivil diktalar askeri diktalardan çok daha tehlikelidir. Askerin had bilmezliği, sivillerin had bilmezliği karşısında devenin ayakları altında ezilen karıncaya benzer. Askerde en azından bir otokontrol vardır. Sivil kaos ortamlarında maalesef ne disiplin, ne izan ne de vicdan kalmaz. Frenler patlayınca kendilerini de toplumu da perişan ederler vesselam.

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Yeni dezenformasyon yasası ve kişisel verilerin korunması kanununa göre; kişilik haklarına yönelik her türlü yayın suç teşkil ettiğinden, kurallara aykırı yorumlar onaylanmamaktadır. Lütfen bir aşağıdaki facebook yorumları bölümünü kullanınız
58 Yorum