1. YAZARLAR

  2. D. Ali TAŞÇI

  3. PİSLİKLERİ GÖNÜL TOPRAĞINA GÖMEN İNSAN SEVİLİR
D. Ali TAŞÇI

D. Ali TAŞÇI

Yazarın Tüm Yazıları >

PİSLİKLERİ GÖNÜL TOPRAĞINA GÖMEN İNSAN SEVİLİR

A+A-

 

            Bir arkadaşım “ben” dedi, “filanca arkadaşımı çok seviyorum.”
             “Peki, niçin sevdiğini söyler misin bana?” dedim.
             “Bir kere” dedi, “duygularımı paylaşıyor; sonra, değer verdiğim şeylere değer veriyor…”
            “Yani” dedim, “sana uymaya çalışıyor!”
             “Hah” dedi, “aynen öyle!”
             Kimleri, niçin sevdiğimizi bir kez daha düşünebiliriz. Sevdiklerimizi, bizim dünyamızı paylaştıkları için, bizim paralelimizde yürüdükleri için mi seviyoruz, yoksa her şeye rağmen mi?
             Televizyonlarda görüyoruz, genç, kendisini küçük yaşta terk ettiği için anne ve babasına karşı sevgisizliğini, hiç çekinmeden, onların yüzüne karşı haykırabiliyor.
             Delikanlı veya genç kız, karşılık bulamadığı zaman yılların “sevgisi”ni bir anda bitirebiliyor.
             Eşler, aile içinde birbirlerini yansıtamaz duruma düştüklerinde sevgi aynaları körelmiş oluyor ve ayrılık sökün ediyor.
             Örnekleri çoğaltabiliriz.
            Nasıl bir insan, söz ve davranış olursa olsun, onlar, bizi yansıtıyorlarsa, bizim için bir anlam ifade ediyorsa sevgiye layıktır. Aksi takdirde her şey anlamsızdır ve duyarlı tarafı yoktur.
            İnsan, başkalarının gözüne baktığı zaman bile orada kendini görüyor; göremese acaba o gözlere bakar mıydı? Hiç kimse kendi merkezinin dışında hayatı algılamaz.

 

             Başkalarına sunduğumuz aynaya da dikkat etmeliyiz, çukur ayna veya tümsek ayna olmamalıdır; onlar görüntüyü değiştirir, dengeyi bozar. Muhatabımıza düz ayna sunmalıyız ki, orada kendini aynen görsün.
             Gençler çoğu zaman birbirlerine çukur ayna tutarlar; muhataplarına kendilerini olandan büyük gösterirler. Karşı taraf da buna teşne olduğundan seve seve bu durumu kabul eder. Sonra bu durum evlilikle sonuçlanırsa, evlilik sonrası hayat düz aynaya ya da tümsek aynaya dönüştüğünden, işler sarpa sarar.
             Hayatın dört köşesi aynalarla kuşatılmıştır. Kim, nereye bakarsa orada kendini görür. Kendimizi göremediğimiz her yer, güneş de alsa, karanlıktır.
            İnsan kendini tanırsa, sevgisinde de dengeyi yakalar. Başka insanların da kendine benzediğini görür. İşte o zaman başkalarının iç dünyalarını karartacak davranışlardan kaçınır. Bunu yapınca, kendi iç aynası cilalanır ve net görüntü verir. Bu aynaya bakanlar kendilerini orda net gördüklerinden, ayna sahibini severler.

 

        Sevgisini yansıtabilen insan sevilir.

         Başkalarının kötü davranışlarını, iç dünyanızın paratoneriyle toprağa gömebiliyorsanız aranan, sevilen insan olursunuz. Sevilen insanı kıskanmak yerine niçin sevildiğini araştırmak daha akıllıca bir iş değil midir?

         Pisliği ne kadar yıkarsanız yıkayın temizleyemezsiniz; çünkü pislik, yıkanmakla temizlenmez. Fakat onu toprağa atarsanız gider bir ağacın köklerine yem olur, sonra elmaya durur, siz de onu lezzetle yersiniz.

         Sevgi, pislik gibi duran insanları ve onların davranışlarını gönül toprağına gömmenin adıdır. Bunu yapabilen insanın her dalından sevgi meyvelerinin sarktığını görürsünüz. Her şey ve herkes onun etrafında halelenir.

         Kırdık aynaları, bin parça ettik; şimdi kendimizi paramparça olarak görüyoruz. Gözümüze gelen görüntülerin hiçbiri insanı yansıtmıyor; çünkü insan parçalanmayı kabul etmeyen varlıktır.

         Biliyor musunuz, sevgi, ruhun yansımasıdır, şehvetin değil. Ruh sonsuzluk yolcusudur, şehvet anlık. Sevgiler neden kısa vadeli demeyin, onlar sevgi değil, şehvettir.

         Sonsuza dek sevgiyle kalacak olanlar, Sonsuz Varlık’ı sevenler olacaktır.

D. Ali TAŞÇI (dalitasci@hotmail.com) Twitter:@DAliTasci

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Yeni dezenformasyon yasası ve kişisel verilerin korunması kanununa göre; kişilik haklarına yönelik her türlü yayın suç teşkil ettiğinden, kurallara aykırı yorumlar onaylanmamaktadır. Lütfen bir aşağıdaki facebook yorumları bölümünü kullanınız