1. YAZARLAR

  2. D. Ali TAŞÇI

  3. Z KUŞAĞINDAN SONRA ELİF KUŞAĞI
D. Ali TAŞÇI

D. Ali TAŞÇI

Yazarın Tüm Yazıları >

Z KUŞAĞINDAN SONRA ELİF KUŞAĞI

A+A-

 

            “Z Kuşağı” diyorlar ya.

            2000 yılından sonra doğan, genç yaşlardan beri dijital teknoloji kullanan kuşağa verilen bir isim olarak karşımıza çıkmaktadır.

            Hızlı ve analitik düşünme yetisine sahiptirler. Bireycidirler, ekip çalışmasına yanaşmazlar. Özgüvenleri yüksektir. Özgürlüklerine ve bağımsız olmaya oldukça düşkündürler. Başaramayacak oldukları hiçbir şey yoktur gibi düşünürler. Kuralların onlar için bir bağlayıcılığı yoktur. Ailelerine, geleneklerine bağlılık yerine kendi yollarını çizmek isterler. Geçimlerini sağlamak için yaptıkları işler onlar için sadece gün içerisindeki sıkılma zamanıdır. Çaba harcamak, özveri sergilemek Z kuşağına göre değildir. Teknoloji sayesinde bilgiye çok çabuk ulaşabildikleri için hızlı yaşamaya alışmışlardır. Bu nedenle çok çabuk sıkılıp vazgeçebilirler. Z kuşağı, psikolojik bunalım oranının en yüksek yaşandığı nesil olarak kabul ediliyor; çünkü içlerinde ateş kaynamaktadır.

            Bu kuşağı biraz anlamaya çalışalım.

            Evet, onlar isyan halindeler. Ruhlarına yaban olan bir dünyaya baş kaldırmaktadırlar. Bu isyanlarının da aslında farkında değiller. Yerel bir dünyadan evrensel bir dünyaya giriş kapısında olduklarından, yönlerini tayin etmede kararsız bulunuyorlar. Bu evrensel dünya da onların fıtri yapılarına ters gelen bir dünyadır. Teknolojinin birden bire tavan yapması sonucu, bir anda maddi zenginliğe ulaşan insanlar, onların modelleri konumunda. Uzun vadeli, emek isteyen şeyler onlara göre değil. Bir anda zengin ve şöhret olmak istiyorlar. “Postmodernizm”in tam kucağındalar; on beş dakikalığına “şöhret” olmak için böcek yiyebilir, canlarını verebilirler. Cinsellikte hudut tanımadıkları için akla gelmez deneyimlere başvurmaktan çekinmiyorlar.

            Bu çocuklar aslında kendilerini arıyorlar da onlara doğru model olacak, yol gösterecek büyüklerden mahrumlar. İnsanı ayrılıklar pişirir ve kendine getirir. Bunlar henüz sağlıklı olduklarından hastalıkla denenmemişlerdir. Sağlıktan ayrılıp ızdırap çekmemişlerdir. Dolayısıyla ruhları pişmemiştir.

            Gençlikten ayrılıp ihtiyarlamamışlar ve ihtiyarlığın acizliğini tatmamışlardır.

            Ve en önemlisi hayattan ayrılmak demek olan ölümü düşünecek durumda değillerdir; çünkü onların gözünde hayat o kadar hızlı akıyor ki, bu hızda ölümün sinyallerini alamamaktadırlar. Sonsuz hayat düşünceleri olmadığı veya puslu olduğu için, her şeyi bu dünya hayatına sıkıştırmak ve bir anda her şeyi yaşamak sevdasındalar. Bu algı onları çok hızlı yapmaktadır. Bu anlayış, onları bunaltmakta, çünkü insanın fıtri yapısı sonsuza akmaktadır, bu yol da kapalıdır.

            İnsanın iç dünyasında akan hayat nehrinin önünü tıkarsanız, sonunda barajı patlatarak hem kendine hem de başkalarına zarar verir. Bu gençlerin iç dünyaları kapalıdır; çünkü dünya eğitim sistemlerinden hiçbiri, onların iç dünyalarını açmak için bir projeye, bir plana sahip değildir. Z kuşağı bir neden değil, fıtri olmayan eğitim sistemlerinin bir neticesi, bir kurbanıdır. Fıtratına ters düşen bir eğitimden geçen bu nesiller, şimdi bu yanlışlığa isyan etmektedirler. Önümüzdeki zamanlarda, yine fıtratlarına ters eğitilen bir üst modellerinin de örneklemeleriyle, bu gençler arasında intiharların çoğalma tehlikesi bulunmaktadır.

            Ruh dünyası ateş alan bu gençler, bugün madde bağımlılığıyla adeta idare ediyor, fakat zaman içinde bu durum da onları tatmin etmeyince, intiharların çoğalması adeta mukadder duruma gelecektir. Kaza ve kader denizine yüzme bilmeden düşen bu gençlere yüzme öğretecek insanlar da, maalesef, ortada pek gözükmemektedir.

            Ben bu gençlerin de kendilerini bulabilmelerinin mutlaka bir yolu yordamı olduğuna inanıyorum. Bu gençlerin duyularına değil de sağlıklı bir biçimde duygularına hitap edilince, gözlerini masum ve yardım ister bakışlarla size diktiklerini görüyorum. Acıdan kıvranana ilaç, susuz olana su, nefes alamayana oksijen verdiğinizde, kimse bu verilenlere asla burun kıvırıp reddedemez; çünkü onlara muhtaçtır. Bütün bunların da zamanı yoktur, her dönem için geçerlidir.

            Çağ, her dönem olduğu gibi, şimdi de İslam’a muhtaçtır; çünkü İslâm, ilaç, su ve oksijen hükmündedir. Ne var ki, her dönem, öz baki kalmak şartıyla, yeni bir dil ve üslup ile çağın insanlarına seslenmek, çareler üretmelidir. Güneş aynı güneş, ama her sabah, farklı bir sabaha doğmaktadır. Çağın fıtri dilini yakalayamayanlar, çağdan sürgün edileceklerdir.

            Ben gelecek olan nesilden çok ümitliyim. Elmasın aslı karbondur. Karbon (kömür) yer altında pişerek, kabuklarını dökerek ve çile çekerek uzun yıllar sonra elmasa, yani özüne dönüşmektedir. Z kuşağı kabuklarını döküyor, çok mübarek bir nesle analık edecektir, inşallah.

            İnsan Allah’a muhtaçtır; O’na kulluk yapmaktan uzak düşünce her türlü bela onun başının üstünde döner durur. İnsanın insan kalabilmesinin tek yolu “La ilahe illallah Muhammedün Resulullah”ı idrak edip o doğrultuda yaşamaktır. Yolu kaybedenlerin ne kuşakları biter ne de vehimleri. Zaten Z’den sonra da harf bulunmamaktadır. Z Kuşağı’ndan sonra inşallah Elif Kuşağı gelecektir.

            D. Ali TAŞÇI (dalitasci@hotmail.com) Twitter:@DAliTasci

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Yeni dezenformasyon yasası ve kişisel verilerin korunması kanununa göre; kişilik haklarına yönelik her türlü yayın suç teşkil ettiğinden, kurallara aykırı yorumlar onaylanmamaktadır. Lütfen bir aşağıdaki facebook yorumları bölümünü kullanınız