1. YAZARLAR

  2. Sefer YAZICI

  3. İHANET OLİMPİYATLARI
Sefer YAZICI

Sefer YAZICI

Yazarın Tüm Yazıları >

İHANET OLİMPİYATLARI

A+A-

 

 

Sevgili dostlar HDP severliği tescil edildikten sonra Ahmet Hakan COŞKUN’u daha yakından takip eder oldum.

Dünkü köşe yazısının başlığı  “Bu İşin Sorumlusu Sensin EY HÜKÜMET” şeklindeydi. Evet başlık güzel ve doğru. Çünkü iktidar partileri sorumludurlar. Doğru ve yanlış politikalarının hesabını verecek olanlar iktidar sahipleridir. Çözüm sürecinin ve sonrasında cereyan eden bütün hadiselerin sorumlusu şüphesiz hükümettir. Çünkü süreci yöneten irade onların elindedir.

Geçtiğimiz hafta ki yazımda kısaca değinmiştim. “çözüm süreci” denilen projenin niye uygulandığını uzun uzadıya tekrar anlatmayacağım. Bahse konu yazarımız MHP’nin hassasiyetlerini köşesinin başlarına dizmiş. Ve soruyor.

Sen bize "Vurup kırarak, öldürerek çözülmüyor. Yeni bir yola girmek lazım" demedin mi ey hükümet?
 Sen bize "30 yıl aynı yöntemler denendi olmadı, ben şimdi yeni bir yöntem deneyeceğim" demedin mi ey hükümet? vs. vs.

Sevgili dostlar çözüm sürecinin her şeyine kefilim demek, hiç hata yapılmadı demek haddime değil. Ama şunu itiraf etmeliyiz ki on yıllardır çözülemeyen PKK meselesinin çözümünde Devlet gerekli adımları atmadı bahanesinin tüketilmesi gerekliydi. PKK ile mücadele altında 90 lı yıllarda birçok yanlışlar da yapıldı. Bunlar onarılmalıydı. Devletimiz bunları onardı. Ekonomik ve sosyal anlamda birçok adımlar atıldı. Birçok vatandaşımız bütün bu pozitif ayrımcılıklara tepki gösterir hale gelmişti bile. Yanı Kürt kökenli vatandaşımızın devlet ile olan ekonomik ve sosyal bağı yeniden tesis edilmişti.
Çözüm sürecinin en çok eleştirilen tarafı olan güvenlik boyutunda ise bazı zaaflar zuhur etmişti. Devlet PKK’ya mesafe koyan Kürt vatandaşlarımıza yeterince hamiyet gösteremedi. Özellikle 7 Haziran seçimlerinde gördük, zorla HDP’ye oy verdirildi. Musluklardan kan akıtıldı. Devletin gücü Doğu ve Güney Doğu da hissedilmedi.
Şimdilerde birçok Milliyetçi ve ulusalcı arkadaşımızın “biz dememiş miydik” sitemlerine maruz kalıyoruz. Bu iş önceden bilme işi değil. Sosyolojide formül yoktur. İnsanın olduğu yerde psikoloji vardır, tarih vardır, ekonomi vardır, değerler vardır. Bir baba liseyi bitiren oğlunun üniversiteyi kazanamayacağını adı gibi bilmesine rağmen onu dershaneye yazdırır(dı). Niye? Babam okutmadı demesin diye. Bir baba kızına uygun olmayan biriyle evlenmesine rıza gösterir. Niye? Yoksa kızım sevdiğine kaçar gider. Ya da başka biriyle evlenip mutsuz olur sonra suçlusu ben olurum endişesiyle.
Evet dostlar bazen istemediğimiz durumlara da rıza gösteriyoruz demek ki. Devlet yönetmek tabi ki ciddi bir iştir. Şu an ocaklara yeni ateşler düşüyor. Nerdeyse her gün bir şehit daha veriyoruz. Akil denilen grubun açıklamasından bir gün sonra 3 şehit verdik. Demek ki bu iş edebiyatla olmuyor. Ana dilde eğitimle olmuyor. Kürtçe TV ile Kürtçe dersleriyle olmuyor. “megri megri” ile olmuyor. Peki, ne ile olacak?
Doğuda ki vatandaş devletine güvenecek. “Beni koruyan, haklarımı bana veren bu devlete mi yoksa kan döken terör şebekesine mi güvenmeliyim” sorusuna “tabiî ki devletime” demeyle çözülür bu iş. Evet 90 lı yıllarda bir bahane vardı “devlet bizi yok sayıyor” diye. Artık bu bahane tükendi. Devleti yok sayan PKK’nın halkta karşılığı kalmamıştır. HDP’de bu gidişle aynı akıbete doğru ilerlemekte. Paralel ve Doğan medya haricinde bu teröristleri ve uzantılarını cicileştirmeye çalışan birileri olamaz. Bu iki grup ve kalemşörleri siyasi davranmakta. İktidarla husumeti bulunan bu yapılar şer odaklarla ittifak yapıp terör sözcülüğüne soyunmuşlardır. 17 Şubat 1999 Çarşamba günü “Bebeğim rahat uyu katilin yakalandı”  diyen Hürriyet şimdilerde Hakan COŞKUN yönetiminde DEMİRTAŞ’dan saz eserleri dinletmekte.
İhanetin adresi Paralel Medya’nın Bugün Gazetesi 09.02.2012 de “PKK ile MİT’in Oslo anlaşması” diyerek görüşmeleri yerden yere vururken şimdinin Paralel Pelesenkleri ise “2 şehit için Kandil bombalanır mı? Çözüm süreci durdurulur mu? diyor.
Evet, bu sırtında küfe taşımamanın adıdır. Bu ihanetin adıdır. Zekeriya Öz denilen savcının son paylaşımları bile bu ihanet şebeklerinin ne derece sinsi, ne derece dönek, ne derece omurgasız olduğunu göstermekte. Sayın savcımız üzülmüş. Sayın savcımız aslında diyor ki; AKP denilen partinin devrilmesi için. LGBT eylemleri, gezi eylemleri, 6, 7 Ekim olayları, katliamlar, savaşlar, atom bombaları daha aklınıza ne gelirse hepsi bu hükümet için denenebilir. Yeter ki gitsinler.
Biliyorsunuz ki bu ihanet şebekesi daha düne kadar hoşgörü abidesiydi. Apo denen teröriste, PKK denilen örgüte Esat denilen caniye ve daha birçok haine bile merhamet gösteren bu yapı aynen PKK gibi çökertilmelidir. Paralel yapı pirincin içindeki beyaz taştır. Paralel kriptodur. Uyuyan hücredir. Başındaki müdür. Sağında ki memur, holdinglerdeki patron, yurtlardaki bellemeci, koltuğunun altındaki sol görünümlü gazetedir. Paralel; dış ve iç mihrakların söndüremediği Osmanlı ateşine yerli görünümlü Müslüman isimli taşeronların su dökmesidir. Paralel; ihanetin PKK, DEAŞ, DHKPC ve bilumum örgütlerin hamiliğidir. Paralel Türkçe olimpiyatlarından ihanet olimpiyatlarına geçişin adıdır.  

Sevgili dostlar biliyorum yine savruldum. Ah keşke her düşündüğümü kaleme dökebilsem. Keşke meramımı anlatabilecek kelime bulabilsem. Keşke Abdullah ve Fethullah adlarını kirleten örgüt başlarının gerçek yüzlerini ehli iman görebilse. “Abdullah’la olmadı Fethullah verelim” oyununa alet olmasak. Keşke Ahmet Hakan inandırıldıklarının değil de doğruların sesi olabilse.

Ahmet Hakan yazısıyla başladım onla bitireyim. Yazısında “Selahattin Demirtaş çapında ve zekâsında bir siyasetçiden, HDP gibi oyunu yüzde 13’e çıkarmayı başarmış bir siyasi partiden bu oyunu bozması beklenir.” Evet güzelleme bu. Ama gerçek şu; oyunu yükselten HDP veya DEMİRTAŞ’ın zekası falan değil. O zekâ Paralelin zekası o zeka Doğan medyasını zekası ihanet odaklarının zekası. Devletin PKK ile mücadele etmesine oyun diyen COŞKUN Efendi! Ya senin HDP ve DEMİRTAŞ’a yaptığın zeka güzellemeleri doğru. Ya da bu gün senin ifadenle oyunu göremeyen Kandil’e dur diyemeyen basiretsiz HDP ve DEMİRTAŞ gerçeği doğru. Ne ayaksın COŞKUN! Elmalarla armutları sıkıp vişne suyu elde etmeyi Aydın abin mi söylüyor.  Ne şiş yansın ne kebap! bir taraftan şehit cenazesi üzerinden hadiseleri ajite et diğer taraftan eli kanlı maşalara güzellemeler yap. Yok öyle yağma orda dur!

 

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Yeni dezenformasyon yasası ve kişisel verilerin korunması kanununa göre; kişilik haklarına yönelik her türlü yayın suç teşkil ettiğinden, kurallara aykırı yorumlar onaylanmamaktadır. Lütfen bir aşağıdaki facebook yorumları bölümünü kullanınız
3 Yorum